YEZİDİ AŞİRETLER

YEZİDİ AŞİRETLER Yezidi aşiretler ile iligili bilgi vermeden önce dilerseniz. Bu kelimenin kapsadığı mana ve anlam üzerinde durmaya çalışalım. Yezid ismi dünya üzerinde bir dini terim Olarak pek fazla bilinmediği için hakkında birçok rivayetler ve hikâyeler anlatılmıştır. Bu nedenle Yezidilerin gerek dinlerinin kökeni, gerekse taşıdığı isim açısından haklarında birçok varsayım ve teori üretilmiştir. Bu varsayımları özetleyerek aktar maya çalıştım. Bazı tarih bilginleri derlerki: Yezidilik İslam dininden kopan birkaç aşiretin kurduğu veya inandığı, yine temelinin miladi yedinci yüzyılda yaşayan Muaviyenin oğlu II. Yezid’e dayandığı bir dindir. Yezid Emevi devleti kralı idi.(M. 680–683) Bu adam Muhammed İbni Abdullah’ın talebesi idi. Muhammed Bin Abdullah ‘’mezahibi Şİta’’ (*) isimli eserde fikirlerini şöyle açıklar. Yezid döneminde şehid edilen Hz Hüseyinin (R.A) bu şekilde zülmen şahadet olayı Müslümanlar tarafından çok büyütüldü. O kadar büyütüldü ki o savaşa katılan tüm askerler kâfir kabul edildi lanetlendi. Yezid’e olağanüstü derecede hakaretler yapıldı.O kadar ki nerede ise Müslümanların %99 u bu konuda ittifak etti. Buna tepki olarak birkaç aşiret Adi Bin Müsafirin (Allah sırrını kutlu etsin Abdulkadiri Geylaninin halifesi ve talebesi idi ) başkanlığında bu aşırı akımlara karşı ilmi savunmalar yaptı. İşte Bunlara bu nedenle yezidi savunmalarından dolayı yezidi yezid taraftarı ismi verildi. Bu mezheb önceleri saf bir tepkiden ibaretti. Daha sonra dallanıp budaklandı. Bilhassa Adi Bin müsafir’in soyundan gelenler bu işi çığırından çıkarttı hatta bu adamlar kutsal kutsal kabul edildi. Böylece onlarda kendilerine göre düzdükleri bir din ortaya çıkardılar. Ve böylece bilerek veya nefislerine uyarak bu halkı İslamdan uzaklaştılar. İkinci bir gurup ise Şöyle bir iddiada bulundu. Bu dinin temeli Hariciler (*) olarak bilinen bir gurubun başını çeken Yezid bin Enisiye dayanır. Bu adam şöye bir iddiada bulunuyordu. Allahın Resulu Muhammed Mustafa (Onun üzerine selam olsun) dünyaya gelmeden önce Allah Acem’den (Kürtlerden) bir peygamber gönderdi ve kendisine bir kitap verdi. İşte Yezidilik bu dindir. İsterseniz Kur’an a bakın Kuran’da bunlardan Sabiler olarak bahsediyor. İşte Yezidilik sabiliğin bir mezhebidir. Diyerek ortaya çıkıp birçok fikirler ileri sürdü. Buna istinaden kendisine inanan guruba yezidiler dediler. İslam tarihçilerinden Sem’ani (1) İbni Kuteybe (2) ve diğerlerine göre Adi bin Musafir Emevi hayranı biri idi. Hz Muaviyeye hakaretlere tahammul edemedi. Onun Sancardaki, hakkari’deki vaaz ve nasihatları ile etrafına birçok kabile ve aşiret. Adi bin Müsafir Vaazlarında: Yezid günahkârdır. Fakat kâfir değildir. Zira o hem namaz kılar hem oruç tutardı. Hem İstanbul’a kadar Allah adına cihada katıldı. Ama günahkâr bir idi. Fasıktı. Diye inanıyordu. Fakat kendisinin vefatından sonra müridlerinin ekserisi Mecusilikten dönme oldukları için ve İslamıda iyi bilmedikleri için Adi Bin müsafirin vaazlerini çarpıtarak kendilerine göre bir din uydurdular. Bilhassa bu işin başını Müsafirin torunları ve soyu çekti. Böylece halk bunlara yezidi diye isim koydu. Üçüncü bir gurup tarihçi dediki: Bunlar İsmi Yazd-azd olan bir şehrin halkıdır. Bu yazd şehri İran ın doğusunda horasan bölgesindedir. Yazd veya Yezd kelimesinin anlamı Melik veya tanrıdır. Azdi veya ezdi ise Allah’ın kulu anlamına gelir. Bunlar kökeni eskiye dayanan bir millettir. Tarihteki isimleri Tirahiye teryaha dır. Adi bin müsafir de bu aşirettendir. Asıl ismi Musafir bin Ahmed Kürdi dir. Ünlü coğrafyacı Yakut Hamevi (3) bunlardan kitabında bahseder. Dördüncü bir gurup ülemanın iddiasına göre Yezidiler, aşiretlerin Şengal dediği İslam coğrafyacılarının Cibal dediği bölgede bulunan Dasin dağlarında yaşayan bir toplulukturlar. Bu dasinlilerin en büyük aşireti ise Mezuri aşiretidir. Yezidilerin tamamı bu bölgeden Diyarbakır, Mardin, turabidin, Sa’rad gibi şehirlere dağılmışlardır. Dinleri inançları daha sonra ortaya atılmış fikirlerdir. Zira bunlar emevilerden çok çekti. Beşinci bir gurup bilgin Yezidiler Aslen Irak’ta yaşayan assur, babil, devletlerinden kalma bir gurup veya topluktur. Bunların mesela hala Sümerlerde ve babil ile Asurlularda kutlanan Nisanın birinci haftasındaki Çarşambaya tesadüf eden günü yılbaşı bayramı olarak kutlamaları bunun delididir. Ve bu bayrama Serisale sersal (yılbaşı) diyorlar. Sümerler buna ekitu, Babilliler de Sersal derlerdi. Yezidi aşiretlerde Nisanın birinci çarşambasından başlamak üzere haziranın birinci çarşambasına kadar her Çarşamba mukaddestir. Babillilerde de bu böyleydi. Bunlar antik bir Mezopotamya topluluğudur. Dinleri de Sümerlerden bu yana süzüle süzüle gelmiş karmaşık bir dindir. Bütün dinlerden az veya çok alıntı vardır. Altınci bir gurup bilgin dedilerki; Yezidi inancı aslında Mısır Firavunlarının inancının bir devamıdır. Zira Mısır da Güneş kutsanır ve tapılırdı. Yezidiler de de güneş kutsanmaktadır. Firavunların diğer birçok dini inançları da bu topluluğun dini inancı ile örtüşmektedir. Buraya kadar Yezidilerle ilgili sizlere tarihçi, felsefeci, ilahiyatçı, gibi kendi dallarında ihtisas sahibi bazı ulama guruplarının fikirlerini aktarmaya çalıştım. Sizlerde öğrenmiş oldunuz ki bu aşiret hakkında birçok nazariye ileri sürülmektedir. Bölge aşiretleri bu ezdi aşiretler arasında ayırım yapmadan hepisine birden ezit derler. Ve ezitlerle aralarında müthiş bir düşmanlık vardır. Ezite Çiyaye Şengale’e Şengal dağînin yezidi cümlesi artık nerede ise atasözü kadar kullanılır. Hatta Bu düşmanlığın bir işareti olarak Müslüman Aşiret şairleri ve müzisyenleri bir kişiyi karalayacaklarsa şöyle bir kaliplaşmış karalama şiiri düzmüşler. ‘’Germuşun (Eskiden Urfada bir ermeni köyü) Gâvuru, Köbaninin ( Suriyede aynularap kazası) Fıllası,(ermeni) Şengal’ın (irak sancar dağları) yezidi ‘’kadar vicdansız Aslında bu aşiretlerin inancı reenkarnasyonu kabul etmekle Hinduizm, güneşi kutsamakla Mezopotamya halklarının dini, yıldızları kutsamakla Asurluların Sabiizm dini, (manular) yedi büyük melaileyi kabul etmekle İslam, velhasıl hırıstıyanlar, Yahidiler, Mecusiler gibi tüm inançların karıştığı bir mozaik din. Mushafi Reş, Kitabi Cilve incelendiğinde her din ve topluluk inancının içinde bulunduğu bu din günümüzde hala devam etmektedir. Şayet bunlara Yezit bin muaviyenin taraftarıdırlar demiş olsak hiçbir ibadet veya dualarında, ibadetlerinde böyle bir isim veya bu isme benzer bir kelime bulamıyoruz. Hem yezid’e aşırı bağlılıktan ileri gelen bir gurupsa ve kurucusu Arap’sa din kitapları niye kürtçe olarak yazılmış. Mecusilik dinin devamıdır dersek Ne ateşe saygıları var. Ne de kitaplarında Mecusi dininin kurucusu zerduştla ilgili dua, metih, salâvat, saygı amaçlı bir tek kelime var. İslamdan kopmadır dersek. Ne İslam pegamberi, nede islamda kabul edilen bir tek farz bunlarda yok. Marol Balık tavuk eti karnabahar bal kabağı niye haram. Sonra İbrahim peygamber(A.S) Nuh tufanı, firavn, Mekke, Kudus, Kral Buhtunasar (nabukadnazar) Bu kültüründe niçin geçiyor. Bütün bunlar bu din hakkında bir karara varmaya veya bir fikir yürütmeye engel şeyler tabii. Ama bütün bu karmaşıklığa rağmen Bu dinin mensupları yüzyıllardır bu bölgede taasup derecesinde dinlerini yaşamaya devam ediyorlar. Daha öncede değindiğim gibi aşiretler din konusunda ifrat derecesinde hassas bir topluluktur. Mesela Yezidilerin bölge halklarından yemediği tokat kalmadı. 13, yüzyılda Moğollar bu halka musallat oldu. Moğolların ardından 1700- 1900 yılları arasında bölgedeki aşiret beylikleri ile Osmanlı devleti musallat oldu. Kimi zaman lalaş dağına çıkıp Kurucuları kabul edilen şeyh Adinin mezarını yerle bir ettiler. Kimi zaman katiamlar yaptılar. Ama günümüzde hala ayakta ve dimdik durmaları bu insanların dinlerine ne kadar taasupla bağlı olduklarının bir delilidir. Kendiside bir kürt olan şeyh Adinin doğumu 1078 dir. (4) İşte bu dinin başlangıç tarihi de bu zat ile beraberdir. Yani yeni bir din. Öyle kökenini uzak yerlerde aramanın kimseye bir faydası yok. Fakat bu dinin bu kadar uzun bir süre bağlılarınca yürütülmesi gizemli ve olağanüstü bazı hal ve hareketlerin zuhuruna bağlanabilir. Yezidi pirleri, Kavalları, Fakirleri. (bunlar ruhban sınıfıdır. ) belirli bir sırra sahip olduklarını iddia ederler. Ve bu sırları yine fiiliyata geçirmeyi başarırlar. Mesela En keskin zehirleri içerler ve ölmezler. Hatta kendisini yılan ısırıp zehirlenen Müslüman aşiret bireyleri eskiden yezidi pirlerince tedavi edilirdi. Bunu nasıl becerirler bilemeyiz. Ama Pir ve zehir ayrılmaz bir parça Yezidilerde. En büyük gösterileri zehir içme. Aşiret yerel tarihçileri derlerki: Sultan dördüncü murad Bağdat seferine giderken Suruç ovasında askerleri ile beraber mola verir. Bu arada bölgenin aşiret reisleri bir bir gelip hem bölge ile ilgili şikâyetlerini hemde bağlılıklarını Ulu sultana bildirirler. Bunun üzerine sultan bir emirle bölgede dini faaliyet gösteren ülemanın şeyhlerin de toplanmasını ve davet edilmesini ister. Naimi şeyhleri, Kösan Şeyhleri, köbani şeyhleri, Elhan şeyhleri, Ziyaret şeyhleri, Harran şeyhleri Urfa merkez şeyhleri ileri gelenleri bir bir Sultanın otağ çadırının önünde saf tutarlar. Bu arada bölgede bulunan dunan aşireti Reşi kabilesi yezidi pirleride gelmiştir. Onlarında başlarında Keçeden yapılmış külahları, aba tipinde koyunyününden yapılmış cübbeleri ve ellerinde uzunca tesbihleri var. Diğer saf tutup bekleyen muhterem zatlar, herhalde yezidi taifesi de sultan tarafından davet edildi düşüncesindeler. Derken sırayla misafirler divan çadırına davet edilir. Allahın hikmetine bak ki ilk içeri girenler yezidi pirleri olur. Sultan önce onların seyid olup olmadığını sorar. Onlarda biz seyid değiliz. Fakat şeyh taifesindeniz derler. Sultan nedir sizin şeyhliğinizin kerameti. Ne tür bir şeyhlik ve sofilik yaparsınız. Deyince Pirlerden biri cebinden bir şişe zehir çıkarıp efendim biz her türlü zehiri içebiliriz ve ölmeyiz. Bu Allahın bize verdiği bir nimet. Yılan ve akrep zehirleri bize tesir etmez derler. Sultan hayretle korumalarından birine bu zehir şişesini bir hayvan üzerinde dene diye emir verir. Asker bunu acelece bir koyun üzerine dener ve geri döner. Sultanım derhal tesirini gösterdi ve hayvan öldü der. Sultan zehiri şeyhe iade ettikten sonra iç bakayım ya şeyh der ve şeyh bütün zehiri sonuna kadar içer. Hatta çadırın içindeki koku o kadar sert ve rahatsız edici olurki içerdekiler dahi baygınlık derecesinde gelirler. Fakat yezidi pirleri dimdik ayakta durup bir şey olmazlar. Bunun Üzerine Sultan kâtibe emir verip bundan sonra bunlara maaş bağlanmasını ve kendilerinden vergi alınmamasını belirten bir ferman yazdırır. Ancak dışarıda bekleyen Ulema ve şeyhler. Aralarında; yahu bu yezidi pirleri içeri girdi Muhtemelen keramet babından zehir gösterisini sultanın önünde tekrarladılar. Kendilerinin yezidi olduklarınıda gizlediler. Bu konuda sultanı uyarmak lazımdır deyip Şeyh Bozan ve şehy Hüseyin destursuz içeri daldılar. Fakat bunun farkına varan pirler çıkmak üzere sultandan izin istediler. Şeyh Hüseyini kösan ellerinde beratı görünce hemen devreye girip; Sultanım bunlar yezidi dinine mensup olup gayri müslimdirler. Bu zehir meselesi de küçüklükten beri vucutlarını buna alıştırıp gösterdikleri bir istidrac dır. (kâfirlerden sadır olan harikulade hal) Bunun üzerine sultan beraatı yırtıp onların tutuklanmasını ve bu din hakkında bilgi toplanılmasını emreder. Bazılarına göre Pirler dışarı çıkıp izlerini kaybettirdiler. Daha bu ve benzeri birçok gizemli halleri olan bu dinin bilginleri pirler ve kavallar, Fakirler günümüzün modern çağında hala bu şekilde bir yalnızlık, inziva hayatı yaşarlar. Senede bir defa Hac yapmak üzere sancarda lalaş dağında toplanır. Ve haccı olurlar. Hac törenleri o kadar heycanlı ve coşkulu olurki o heycana ve coşkuya kapılmamak mümkün değildir. Lalaş dağının tepelerine doğru yola çıkan hac kervanının el defleri ve kaval sesleri arasında yeşil renkli Melek’i tavus’un sancakları göklere doğru kaldırılır. Bir yandan zılgıt sesleri bir yanda şeyh Adi üzerine getirilen salâvat ve söylenen kasideler. Bütün haccıları coşturmaya yeter ve artar bile. Yezidiler siz şeytana ibadet ediyorsunuz diyen Müslümanlara çok kızar ve bunu asla kabul etmezler. Buna büyük tepki gösterirler. İftiradır derler. Sadece Allah yedi büyük melek yarattıktan sonra kâinatın idaresini bu yedi meleğe teslim etmiştir. .Bunların en büyüğüde Meleki tavustur derler. Müslümanlarda bu Meleki tavusun Şeytan olduğunu ispatlamak için olmadık iftiralarda bunuyorlar derler. Fakat Kitab’i reş ve kitabi Cilve incelendiğinde Bu Meleğin hal ve hareketleri İslamdaki şeytan tanımı ile ne gariptir ki örtüşmektedir Yezidi aşiretlerin iki adet mukaddes kitapları bulunur. Bunlardan birine Kitab’a Cilve Diğerine Mushaf’a reş (siyah kitap) derler. Şimdi size Kitabi cilveden bir bölüm aktaracağım. (5) Kitabi cilve ikinci bölüm birinci kısım 3. cümle: Melekleri yarattım. Onları her şeyiyle bir araya topladım. Ve onlara ibadet ve taata kulluk etmeye sadece ben layığım diye nasihat ettim. 4.Cümle: 40.000 sene müddetle (bu nasihatlarım devam etti) Sonra âdemi en güzel şekilde yarattım. Sonra melekleri imtihan etmek üzere Âdeme secde etmelerini istedim. Onlara emrettim. 5. Cümle: Melaikeler 40.000 yıl önce söylediğim nasihatleri unutarak âdeme secde ettiler. (40.000 sene önce benden başkasına ibadet etmeyin diye nasihat etmişti) .Yanliz melek tadus benim emirlerimi hatırladı ve Âdem’e secde etmedi. 6, Cümle: Bizde Tadusun bu hareketine karşı onu bütün meleklerin sultanı ve cennette âdemin hocası, mürşidi (yol göstericisi ) yaptık. 7. Cümle: Melek Tadusu bütün meleklerin sultanı yaptım. Onun eliyle Levhi Mahfuzun Anahtarını selamete çıkardım.(onun korumasına verdim) Oradaki emirleri ve yasaklarını takip eder göklerde ve yerde uygular. Bu gün hala Şeyh Adinin soyundan gelen torunları Pir ve fakirler bunları idare etmeye devam etmektedir. Dr. Fritiz Kitabında Yezidi aşiret listesini şu şekilde vermektedir. 1- kıleri 2-Mexabili 3-Maseki 4-Davudi 5-Reşıkan, 6-Baravi 7-Mendıki 8-balekurdi 9-Akosi 10- şekari 11-Çekoni 12- Besi 13- Boci 14- Yezidi 15- Dümbülli (Zaza kısmen)16- Buxti (kısmen) 17- Dunai (kısmen ) 18- Xaldi (halidi) 19- Mahmudi 20- Kelyaği 21- sohran 22- dasini 23- şarki (6) 23- mendoli 24- Ba’kube 25-şehriban 26- Reşvan Bu listede geçen aşiretler 1700 lü yıllar da her ne kadar Bu dine mensup iselerde günümüzde birçoğu müslümandır. Suriye Afrin bölgesinde, Kürt dağı civarında geniş bir kısım olarak 1516 larda yaşadıkları (7) Van Musul Sancar Hakkâri ve daha birçok yere dağıldıkları bilinmektedir. …. KAYNAK :BYDİGİ.NET UYARI: SİTEMİZİN TÜM HAKLARI SAKLI OLUP, İNTERNET ÜZERİNDEN YAYIN YAPMAKTADIR. İZİNSİZ VE KAYNAK GÖSTERİLMEDEN KULLANILAMAZ.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder