KARESİOĞULLARI BEYLİĞİ

KARESİOGULLARI

 XIII. üzyılın sonu ile XIV. üz ılın ilk yarısında Kuzeybatı Anadolu'da hüküm süren bir Türk beyliğidir. Anadolu Selçuklu Devleti'nin çökmesinden sonra uç beyleri tarafından kurulan küçük devletlerden biri olup adını kurucusu Karesi (doğrusu Karası) Bey'den alır.

Karesi adı Osmanlı r zamanında da ya- şamaya devam etmiş ve beyliğin merkezi olan Balıkesir e Cumhuriyet dönemine kadar Karesi sancağı denilmiştir. Karesioğulları'nın menşei hakkında kaynaklarda herhangi bir bilgiye rastlanmamakta, ancak Tokat'taki Hamzalar Mezarlığı’nda bulunan hanedana mensup Kutlu Melek Hatun ile oğlu Mustafa Çelebi'nin mezar taşlarından şecerelerinin Danişmendliler'e dayandığı anlaşılmaktadır ( Uzunçar şılı. Kitabeler, s. 43-45).

 VII. (XIII.) yüzyılın sonlarından, muhtemelen 696 (1296-97) yılından itibaren Selçuklu uç beyi Kalem Bey ile (Kalemşah) oğlu Karesi Bey Bizanslılar'ın Erdek. Biga, Edremit. Bergama gibi şehirlerini fethedip Antikçağ'da Mysia adıyla bilinen Balı­ kesir, Bergama ve Çanakkale toprakları­ nın büyük bir kısmına hakim oldular. Karesi Bey, Bizanslılar'ın karşı hücumlarıyla geçirilen birkaç yıldan ve bu arada vuku bulan babasının ölümünden sonra Balıkesir'de çöküş halindeki Selçuklu Devleti'ne karşı bağımsızlığını ilan ederek kendi adını taşıyan beyliği kurdu. Kısa sürede Mysia bölgesinin tamamını ele geçiren Karesi Bey'in zamanında beyliğin gücü giderek arttı. Onun ölümü (728/ 1 328'den önce) üzerine yerine oğlu Vahşi Bey geçti. O yıllarda güneyde Saruhan, doğuda Osmanlı beylikleriyle komşu olan Karesioğulları'nın topraklarını genişletme imkanı daha çok Ege adalarında ve karşıdaki Rumeli sahillerinde idi. Bu sebeple Vahşi Bey idare merkezini Bergama'ya taşıdı ve kardeşi veya oğlu olduğu sanılan Demirhan Bey'i de Balıkesir in idaresiyle görevlendirdi. Bu arada, gelişen Osmanlı akınIarına ve ele geçirdikleri yerlerde bağımsızlık amacı güden Latinler'e karşı öncelikle onla ın çevresindeki Türkmen beyliklerinin tarafsızlığını sağlamaya çalışan Bizans imparatoru l ll. Andronikos'un 1328'de Biga'ya gelerek Demirhan Bey'le bir saldırmazlık anlaşması yapması, Demirhan Bey'in müstakil bir bey gibi hareket ettiğini ve böylece Karesioğulları'nın biri Balıkesir, diğeri Bergama olmak üzere iki merkezden yönetilen geniş topraklara sahip bir beylik haline geldiğini göstermektedir. Demirhan Bey, Çanakkale Bağazı ve Marmara denizinden gemilerle Rumeli'ye asker çıkararak akınlar yaparken Bergama'da oturan. "han" ve "melik" unvaniarını kullanan Vahşi Bey de Ege adaları civarında faaliyette bulunuyordu. Ege sahillerindeki Türkmen beyliklerinin batıya doğru genişlemeye çalışmaları ve özellikle Avrupalılar'ın deniz ticaretine engel teşkil etmeleri karşısında Venedikliler. Rodos şövalyeleri ve Bizans İmparatorluğu bir Haçlı ittifakı kurdular. 73S Muharreminde (Eylül 1334) Edremit sularında Vahşi Bey'in kumandasındaki Türk donanmasıyla Haçlılar arasında meydana gelen şiddetli savaşta Haçlı donanması Türkler'i ağır bir yenilgiye uğrattı. Haçlılar'ın bu başarısı Ege'deki Türk yayılmasını geçici olarak durdurduysa da tamamen önleyemedi; kısa sü- rede kendilerini topariayan Karesioğulları ile diğer beylikler akıniarına tekrar başladılar. 1337'de Çanakkale sahillerinden karşıya geçen Karesi aklncıları Trakya içlerine kadar yağma hareketlerinde bulundular. Fakat Vahşi Bey, Bizans imparatoru lll. Andronikos'un 1341 'de ölmesinin üzerinden çok geçmeden Trakya'ya yaptığı iki saldırıda da başarısızlığa uğradı ve Bizans'la bir daha topraklarına saldırmayacağına dair bir anlaşma yapmak zorunda kaldı. Vahşi Bey hakkında bu tarihten sonra herhangi bir bilgiye rastlanmamakta, o sıralarda veya bir sü- re sonra vefat ettiği sanılmaktadır. Vahşi Bey'den sonra Karesi Beyliği karışıklıklar içine düştü . Demirhan Bey ile Dursun Bey arasında meydana gelen olaylar, aynı zamanda beyliğin Osmanlı idaresi altına girişinin de başlangıcını teşkil etti. Demirhan Bey'in idaresinden memnun olmayan Vezir Hacı l bey ve Karesi ümerasından Evrenos Bey, Gazi Fazıl Bey. Ece Bey gibi ileri gelenler. halk tarafından çok sevilen Dursun Bey'i (halen adı Balıkesir ' in Dursunbey ilçesinde yaşamaktadır) Karesi tahtına davet ettiler ve bu hususta Orhan Bey'den yardım istediler; daveti kabul eden Dursun Bey de Orhan Bey' e kendisine yapacağı yardım karşılığında Bergama, Edremit ve Balı- kesir'i vermeyi önerdi. Teklifi olumlu karşılayan Orhan Bey onu da yanına alarak ulubat'ı ele geçirdikten sonra Balıkesir'e geldi. Demirhan Bey karşı kayamayacağını anlayarak Bergama Kalesi'ne çekildi. Orhan Bey daha sonra Bergama'yı kuşatmak üzere harekete geçti; bu arada Dursun Bey'den ağabeyi ile gö üşerek onu barışa ikna etmesini istedi. Fakat Demir han Bey'le konuşmak için Karesi ayanı ile birlikte Bergama surlarının önüne gelen Dursun Bey ansızın kaleden atılan bir okla öldürüldü. Bunun üzerine Orhan Bey'- den korkan Bergamalılar Demirhan Bey'i teslim olmaya zorladılar; böylece kaleden anlaşma yoluyla çıkan Demirhan Bey Bursa'ya gönderildi; iki yıl sonra da orada öldü. Böylece Karesi Beyliği Osmanlı Beyli- ği topraklarına katılmış oldu (746/1345 veya hemen sonrası). Orhan Bey ele ge- çirdiği Karesi topraklarını oğlu Süleyman Paşa'ya (Rumeli fatih i) ikta etti. Kısa süren hakimiyetine rağmen Karesi Beyliği, bulunduğu mevki açısından hem kara hem de deniz devleti olma özelliğinden dolayı önem taşımaktaydı. Beylik, 40.000 atlı askerden oluşan bir kara ordusuna ve etkili bir donanmaya sahipti. Karesi Beyliği'nin denizcilikteki ileri seviyesi Osmanlı bahriye teşkilatı için bir kaynak ve örnek teşkil etmiştir denilebilir. Balıkesir'de bol miktarda ipek ve ladin reçinesi üretilmekte ve Avrupa pazarlarına gönderilmekteydi. İstanbul kumaş­ ları da çoğunlukla Balıkesir ipeğinden dokunuyordu. Günümüzde Karesi Beyli- ği'nden kalan herhangi bir mimari eser yoktur; sadece Bergama'daki Güctük Minare'nin XIV. yüzyıl başlarında Karesi Beyliği zamanında yapıldığı ileri sürülmektedir. Karesioğulları'ndan Vahşi Bey ile oğ lu Beylerbeyi'ne ait gümüş ve bakır sikkeler mevcuttur. Karesi soyunun hemen hemen XVIII. yüzyıla kadar devam ettiği ve mensuplarından bazılarının kendilerine Osmanlı sultanları tarafından verilen vakıfları yö- nettikleri, bazılarının da tirnar sahibi ve yaya müsellem sıfatıyla Osmanlı devlet teşkilatında görev aldıkları bilinmektedir. Balıkesir'de Zağanos Paşa Camii civarında Karesi Dede adıyla ziyaretgah haline getirilmiş, Karaisa adıyla da anılan bir türbe ve içinde biri büyük, altısı küçük yedi kitabesiz sanduka bulunmaktadır. Karesi Beyliği'nin tarih sahnesinden çekilmesi ve yerini Osmanlı Beyliği'ne bı­ rakması. Osmanlılar için askeri ve siyasi genişleme açısından önemli bir merhale teşkil eder. Süleyman Paşa, Rumeli'ye ge- çişinin gerek hazırlık döneminde gerekse gerçekleşmesi sırasında Karesi ümerası­ nın büyükyardım ve desteğini görmüş­ tür. Yeni fethedilen Rumeli topraklarını Türkleştirmek maksadıyla Anadolu'dan getirilen Türk nüfusu arasında Karesi ilinden gelenler Süleyman Paşa zamanında Gelibolu yarımadası ile kuzeyine yerleştirildiler. Hasköy'deki Balıkesirli, Karasili, Gönenli, Danişmendli ve Dimetoka'daki Karesiyurdu gibi yer adları o tarihten kalmadır.

Kaynak:İslam Asiklopedisi

 

Düzenleme:memede Kazım

UYARI: Bu sitedeki bütün materyallerin her hakkı saklıdır. İzin alınmadan ve kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz ve kopyalamak suretiyle elektronik ortamda kullanılamaz ve kitaplaştırılamaz.

BİBLİYOGRAFYA :

BA. TD, nr. 453 (tarihsiz). vr. 162'; İbn Bibi. el-Evamirü'l-'Ala'iyye, , 109-111; İbn Battüta. Seyahatname, ı, 338-339;

Yazıcızade Ali. Tarih-i Al-i Selçuk, TSMK, Revan Köşkü, nr. 1390, vr. 280'; Dukas. Bizans Tarihi(trc. VI. Mirmiroğlu), istanbul 1956, s. 5;

Aşıkpaşazade. Tarih, s. 43- 45,47-51,62,65, 81;0ruç b. Adil, Tevar1h-i AL-i Osman, s. 16, 90; Kantakuzenos. Corpus Scriptorum Historiae Byzantinae (ed. L. Schopen). Bonnae 1828-32, 1, 339-340, 390, 427, 435-436; ll, 475-476, 507, 529-530, 552-556; lll, 65-66, 69-70,457, 546; N. Gregoras, Corpus Scriptorum Historiae Byzantinae ( nşr. L. Schopen). Bonnae 1829-55, I, 214-215, 538; ll, 741- 742; lll (nşr. 1. Bekker), s. 562;

Uzunçarşılı, Anadolu Bey likleri, s. 96, 99, 199; a.mlf., Karasi Vilayet! Tarihçesi, istanbul 1341, s. 71, 76, 85; a.mlf .. Kitabeler, istanbul 1345/1927, s. 43-45; a.mlf., "Karasi-oğulları", İA , VI, 331-335; D. M. Nicol, The Last Centuries of Byzantium (1261- 1453), London 1972, s. 203-204, 208, 210;

Osman Turan. Selçuklular Zamanında Türkiy e Tarihi, istanbul 1984, s. 130-131, 264-265, 272-274, 644, 645; G. Ostrogorsky, Bizans Devleti Tarihi(trc. Fikret ışıltan). Ankara 1986, s. 4 76-477; P. Wittek, Menteşe Beyliği (tre. Orhan Şaik Gökyay), Ankara 1986, s. 17-18; E. A. Zachariadou, "Karesi ve Osmanlı Beylikleri: İki Rakib Devlet", Osmanlı Beyliği: 1300-1389 (tre. Gül Çağalı Güven v.dğr.). istanbul 1997, s. 240-255;

ZerrinGünal Öden. Karası Beyliği, Ankara 1999; Ahmed Tevhid, "Balıkesir'de Karasioğulları", TOEM, 11/9 (1327). s. 563-568;

Beyhan Karamağaralı, "Sivas ve Tokat'taki Figürlü Mezar Taşlarının Mahiyeti Hakkında", Selçuklu Araştırmalan Dergisi, ll, Ankara 1971, s. 85-86;

İbrahim Artuk, "Karasıoğulları Adına Basılmış Olan İki Sikke", TD, sy. 33 ( ı982). s. 283-284;

Halil inalcık. "The Rise of the Turcoman Maritime Principalites in Anatolia, Byzantium and Crusades", Byzantinisch e Forschungen, sy. 9, Amsterdam 1985, s. 192, 208; Cl. Cahen, "f5arasi", Ef2 (ing.). IV,


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder