ŞAMAR, ŞAMMAR AŞİRETİ

Bu aşiretle ilgili açıklayıcı bilgiler, İsmail Hakkı Paşa'nın emriyle, 288/1871 yılında üçüncü defa çıkarılan Diyarbakır Vilayeti Salnâmesi'nde bulunmaktadır. Salnâme'ye göre bu  aşiretin bilgileri, Arablaşmış Aşiretler şeklinde verilmiştir. 
Diyarbakır'da ikamet etmekte olan aşiretlerle ilgili geniş bilgi Diyarbakır Vilâyeti  Salnâmesi'nde verilmiştir. Adı geçen salnamede Şammar Aşireti ile ilgili malumat şöyledir;
"Tahkike nazaran aşiret-i merkume ale'l-umum 10.000 haymeyi cami' bir aşiret olup şeyhleri üç familyadan ibarettir. İşbu üç familyanın birincisi, El-Cerbe tabir olunan familyadır ki, şeyhleri İzzetlü Ferhan Paşa ve Şeyh Abdülkerim ve Abdürrezzak ve Abdurrahman ve Ma'cun ve Muhammed ve Faris'dir. Muma-ileyhimin hepsi karındaştırlar.
İkincisi, Ez-zeydan tabir olunur familya olup Semir ve Gazban namıyla iki ma'ruf  şeyhleri vardır. Bir vakitten beri şu familya ile El-Cerbe familyası arasında nifak ve şikak vaki'  olduğundan 150 hayme miktarı cemaatlerini alıp Haleb Vilâyet-i Celilesi dâhilinde seyyar bulunan Anze Aşireti derununa dehalet etmişlerdir.
Üçüncüsü, El-'Amur denilen familya olub, şeyhleri Ceza' ve El-Hamis nâm
kimesnelerdir.
Bunlardan ma'ada aşiret-i mezkure fürûundan El-Harise, Es-Sayyih ve El-Nihim ve El-Sebat ve El-'Amud ve El-Feddağa ve El-'Abade isimleriyle mevsum bir takım kabileler daha olub bâlâda isimleri tasrih kılınan büyük şeyhlere tabi'dirler.
Aşiret-i mezkure külliyetli ağnam ve deveye malik olub yapağı ve revgan-ı sade, koyun ve kuzu ve deve sarfiyatından pek çok ticaretleri olduğu gibi kendi melbusâtları içün muhtaç oldukları eşya ve zahireyi çöle civar elviye ve kasabat ve kura ahali-i meskunesinden akçesiyle alurlar ve ağnam ve yapağı ve yağ ve deve iştirası içün içlerine tüccar giderler.
İşbu Şammar Aşireti, Siverek ve Urfa ve Belih ve Harran ve Mardin ve Cebel-i Abdülaziz ve Musul ve Tel'az ve Cebel-i Sancar aralarında bulunan bir yerde geşt ü güzar edüb sinin-i sabıkada hükümetten beğayet-i muhteriz ve vahişetleri mütezayid olduğu ve hatta ekser şeyhleri ebniye ve sekena dahi görmemiş bulundukları halde bir kaç seneden berü işbu
vahişetler zail olduğundan hepsi hükümete gelip giderler."
Şammar Aşireti kış mevsiminde Demirkapı, Unyat ve Sincar'ın kuzey ve güneyi ile Cebel-i Abdülaziz'in etrafına kadar olan sahada yaşıyorlardı. Yaz mevsimindeki ikametleri ise Sincar Dağı ile Cebel-i Abdülaziz arasındaki sahada olmuştur..

Başka bir araştırma;
1980'lerin başında Saddam Hüseyin'in baskısı yüzünden Şammar aşiretinin Irak kısmında bölünmeler oldu. Aşiretin lideri ve El Yaver'in en büyük amcası olan Muhsin Yaver, Londra'ya (İngiltere) kaçtı. Küçük amca Humaidi, Musul'da kaldı. El Yaver de ailesini yanına alarak Suudi Arabistan'a gitti. Büyük amca Muhsin, Suudi Arabistan'ın bugünkü veliaht prensi Abdullah'ın kızkardeşiyle evli olduğu için genç El Yaver, Riyad'da krallar gibi karşılandı. Petrol ve Mineraller Üniversitesi'ni bitiren El Yaver, amcasının nüfuzunu kullandı ve Irak-Suudi Arabistan'daki Şammarlar'ı birbirine kenetleyen isim oldu. Ardından Washington'daki Georgetown Üniversitesi'ne gitti. 4 yıl sonra da Riyad'a geri döndü. Burada bir telekomünikasyon şirketi satın aldı ve Suudi Arabistan'da yaşamını kurdu. Taa ki Saddam devrilene kadar...

Şammarlar, 20 yıldır İngiltere'de bulunan amca Muhsin'i "ruhani lider", Musul'daki küçük amca Humaidi'yi ise "lider" olarak görüyordu. Saddam Hüseyin gidince, iki amca da Riyad'a haber saldı ve El Yaver'e "Irak'a dön" emri verdi. El Yaver de Riyad'daki şirketini sattı ve Bağdat'a döndü. Amca Humaidi, Saddam'ı deviren savaş sırasında Amerikan ordusuna silahlı destek vererek Pentagon ve ABD Dışişleri'ne yakınlaştı. Irak geçici hükümet konseyi kurulduğunda da aşireti temsilen yeğeni El Yaver'in ismini konsey üyeliği için önerdi. ABD teklifi kabul etti. Ancak amca Humaidi, yeğeninin konsey üyeliğini göremeden hayata gözlerini yumdu. Aşirette de "lider" arayışı başladı...

Yeni liderin Humaidi'nin iki oğlundan biri arasından çıkacağı düşünülürken, oğullar yeğen El Yaver'i destekledi. Ve böylece Londra'daki ruhani liderin de onayıyla El Yaver, hem geçici hükümet konseyine girdi, hem de Musul'daki aşiret lider koltuğuna oturdu. İyi eğitimli, modernliğe önem veren, ABD'den "gizli destekli", laik Sünni El Yaver; barışçı tutumuyla hem aşiret bünyesindeki Şiiler hem de dışındaki Kürtler'le yakın ilişkiler kurdu. "Birleştirici" kabiliyeti de ona 22 üyeli geçici konseyin ezici desteğiyle "Irak devlet başkanlığı"nı getirdi. 
ŞAMMAR, bölgedeki en etkili aşiret. Suriye'den Suudi Arabistan'a kadar geniş bir alana yayılmış bir aşiret. Aşiretin üyeleri arasında Sünniler'in dışında Şiiler'in de olması. Suriye'de de üyeleri olan aşiretin en tanınmış üyesi ise Suudi veliaht prensi Abdullah'ın eşi. Aşiretin lideri Şeyh Musin Adil El Yaver, Irak'ın yeni devlet başkanı Yaver'in yakın akrabası. Şammar, Kürtler'le de dostane ilişkilere sahip... Şammar aşireti ayrıca Amerikan'ın düzenledeği operasyonda öldürülen Saddam'ın oğulları Uday ve Kusay'ı Musul'da saklamıştı.

Şammar Aşiretinin Islah ve İskân Çalışması İsmail Hakkı Paşa'nın Diyarbakır Valiliği sırasında ıslah ve iskân için en fazla uğraştığı aşiret, Şammar Aşireti'dir. İsmail Hakkı Paşa, Şammar Aşireti'nin 1286-1289/1869-1872 yılları arasında, Diyarbakır Bölgesi'nde yapmış olduğu fenalıklara karşı, çok çetin müncadeleler vererek muvaffakiyetler kazanmıştır.
Şammar Aşireti, 1286 / 1869 yılından itibaren Urfa, Siverek ve Mardin taraflarından Nusaybin'e kadar, Diyarbakır bölgesinde bulunan ve sayıları 600 kadar olan köylere gelip taciz hareketlerinde bulunmuşlar ve buralar zamanında mamur köyler olduğu halde, şimdi harap ve viran kalmıştı. Bu köylerin ahalisinin tekrar yerlerinde iskân edilebilmeleri için teftiş amacıyla gönderilen Ali Bey, çalışmaları sayesinde ahaliden geri dönenler verimli arazilere yerleştirildiler. Ayrıca Nusaybin havalisinde bulunan Cubur Aşireti'ne mensup ahali de yeniden imar olunan 16 köye iskânları gerçekleştirildi. Şammar Aşireti'ne karşı bölgede mücadele etmek için Asâkir-i Seyyare adıyla bir kuvvet oluşturulmuş ve bu kuvvet için 800 adet iğneli tüfenk alınmıştı.
İsmail Hakkı Paşa, Dâhiliye Nezareti'nden gelen tahrirat üzerine, çeşitli tedbirler almak için 1286/1869 yılının yaz mevsiminde bölgeye geldi. Bir miktar asâkir-i seyyare kuvvetlerini münasip yerlere iskân edip bu çalışmalarını Dâhiliye Nezareti'ne arz etti. Dâhiliye Nezareti'nden gelen cevapta, Şammar Aşireti Reisi Şeyh Abdülkerim'in diğer aşiretler nezdinde büyük etkisi olduğu bildirilerek kendisine buyruldu verilmesi istenmişti. Bu emir üzerine Şeyh Abdülkerim'e 27 Nisan 1870 tarihinde Diyarbakır Vilâyeti tarafından buyuruldu verildi.
Sözkonusu bu buyruldu da Şammar Aşireti Reisi Şeyh Abdülkerim'in Diyarbakır Vilâyeti dâhilinde bulunan çöl tarafının muhafazasına tayin edildiği bildirilerek hükümetin ne zamandan beri buraları ıslah edebilmek için çalılığı belirtiliyordu.
Ancak, önceden iskân edilmiş olan aşiretler zamanla bulundukları yerleri terkederek Şammar Aşireti'ne katılmışlardı. İşte bu yüzden, vilâyet meclisinden verilen mazbata gereğince bu aşiretlerin Şammar Aşireti'ne katılmaması ve bulundukları yerlerde kalarak ziraat çalışmaların devam etmesi için Nisan 1286'dan itibaren Şeyh Abdülkerim 5.000 kuruş maaş ile memur tayin edilmişti. Buyuruldu da Şeyh Abdülkerim'in görevleri arasında, Şammar Aşireti'nden olmayan kabilelerin hiç birisinin Şammar içinde kabul edilmeyerek Cubur, Şerâbi, Bakara, Tayy Aşiretleri gibi diğer aşiretlerin Şammar'a iltihak etmiş olan gruplarının hükümetin istediği yerlere sevkettirilmesi, diğer aşiretlerden bir hane bile Şammar içine gider ise, bunun familyası ile beraber derhal eski yerine gönderilmesinin sağlanması bulunuyordu.

Dâhiliye Nezâreti'nden gelen cevabî iradede ise şöyle denilmekteydi:

"Diyarbakır Vilâyeti çöl cihetinin esbâb-ı ma'mûriyet ve oralarda bulunan ahalinin emniyeti istihsal ve Şammar Aşireti'nin ahvâli ıslah olunmak üzere mukaddema gösterilen teminat üzerine aşiret-i merkûme meşayihinden Diyarbakır'a gelmiş olan Abdülkerim'e meşayih-i merkumeden olup mumaileyhin taht-ı emrinde ve hidmetkârı makamında bulunan hamisi ile ceza'ın bâ-irade-i seniyye hazine-i celileden mahsusu olan 6.000 kuruş maaşlarından 1.000 kuruşunun sa'yen terkiyle 5.000 kuruşun tahsisine meclis-i vilâyette karar verilip ve şeyh-ı muma-ileyh Şammar dâhilinde ne kadar müste'arab ahali var ise kâmilen hükümete teslim ile mahall-i ma'lumede iskân edilmek ve her türlü muhafaza ve hidmette bulunmak ve muhalif harekette bulunur ise maaş kat' olunmak üzere senede rabt olunub işbu şurutu cami' kendisine buyruldu dahi verilmiş olduğundan şerâit-i mezkûreyi ifâ ettikçe şeyh-i muma-ileyhe verilmek ve hilafına hareketi onda kat' olunmak kaydının derciyle maaş-ı mezburun tahsisine müsa'ade olunması vilâyet-i mezkure valiliği tarafından tevar edüb evrak-ı müteferri'a ve dâhiliye muhasebesinden terkim olunan mezkure ile beraber arz ve takdim kılınan tahriratta inhâ ve iş'âr olunmuş ve siyâk-ı iş'âra nazaran muma-ileyh Abdülkerim'in tavzif ve taltifi orala-ileyhe verilecek maaşın yine mahallince karşılığı dahi bulunmuş olmasıyla zikr olunan 6.000 kuruş maaşın 1.000 kuruşu hazineden verilerek 5.000 kuruşunun ber-minvâl-i muharrer şeyh-i muma-ileyhe tahsisi ve i'tası hususunun vilâyet-i merkumeye cevaben iş'âriyle hazinece ifâ-yı muktezâsının dahi maliye nezâret-i celilesine havalesi hakkında her ne veçhile emr ü ferman hazret-i mülûkâne şeref-sunûh ve südûr buyurulur ise ona göre hareket olunacağı beyaniyle tezkere-i senâverî terkîmine ibtidâr olundu efendim. Fî Gurre-i Rebiü'l-evvel sene 1287."
Şammar Aşireti reisi Şeyh Abdülkerim'e Diyarbakır vilâyeti tarafından verilen buyruldu ile çevredeki diğer aşiretlerin Şammar Aşireti'ne karışıp taciz hareketlerinde 

bulunmaları önlenmiş, ayrıca bunların devlet tarafından tesbit edilecek başka yerlere şevkiyle iskân edilmeleri planlanmıştı. Ancak Şammar Aşireti'nin yerleştiği Re'sulayn ve Nusaybin kazalarının özel bir idare ile Zor Mutasarrıflığı'na bağlanması, bu aşiretin devlete karşı ayaklanmasına yol açtı. İsmail Hakkı Paşa Re'sulayn ve Nusaybin civarlarında bulunan Şammar Aşireti'nin daha iyi kontrol altında tutulabilmesi için bu iki yerleşim yerinin adı geçen mutasarrıflığa bağlanmasının uygun olacağını düşünerek Dersa'âdet'e başvurmuş ve Dersa'âdet de Zor Mutasarrıfı Arslan Paşa'yı durumdan haberdar etmişti. Böylece Re'sulayn ve Nusaybin kazaları Zor Mutasarrıflığı'na bağlanarak idareye başlanmıştı.
Şammar Aşireti'nin reisi Şeyh Abdülkerim ve kardeşi Abdürrezzak, gerçekte Re'sulayn ve Nusaybin'in Zor Mutasarrıflığı'na bağlanmasına kızdıklarından, bahane olarak ise bu kazalarda görev yapan memurlardan hakaret gördüklerini söyliyerek ahaliye karşı taciz hareketlerine başladılar. Mardin'in bazı nahiyelerine ve Cizre kasabasına kadar gelerek burada ahaliyi katlettiler. Bu durum Mardin Mutasarrıfı tarafından îsmail Paşa'ya bildirildi. İsmail Paşa bu sırada ıslahat faaliyetleri için Harput'ta bulunuyordu. Hemen emir vererek Diyarbakır'daki Süvari alayı ve Re'sulayn'da bulunan Seyyare zabtiye bölüklerinin bölgeye hareket etmesini istedi. Kendisi de Diyarbakır'a gelerek buradan Mardin'e hareket etti.
İsmail Hakkı Paşa akılcı bir politika ile bölgede en çok nüfusa sahip olan Şammar Aşireti'ni kontrol altında tutabilmek için aşiret reisi Şeyh Abdülkerim ile görüşüp Onu maaşa bağlamış ve bu kötü hareketlerden vazgeçmesini istemişti. Ayrıca Şeyh Abdülkerim'in nezdinde diğer küçük aşiretlerin Şammar Aşireti'ne katılarak bölge için daha tehlikeli olmaları engellenmişti. Ancak Şeyh, İsmail Paşa'nın her türlü iyi niyetine karşılık küçük bir bahane ile yeniden eskisi gibi, vilâyette göçmen aşiretleri organize ederek ahalinin huzur ve sükûnunu bozmaya devam etti. Bu durum karşısında İsmail Paşa, Şammar Aşireti'nin bu yıkıcı faaliyetlerini engellemek için gerekli tedbirleri alarak harekete geçti.
İsmail Hakkı Paşa'nın bölgeye hareket ettiğini duyan Şeyh Abdülkerim, telgraf hatlarını bozarak Cizre'den aşağıya doğru çekilmişti. İsmail Hakkı Paşa, Cizre'ye gelerek, telgraf hatlarını tamir ettirip eşkıyanın safdışı bırakılması için her türlü tedbirin alınmasını istedi.
Şammar Aşireti eşkıyasının bir kolu ise, Cizre'den aşağıya doğru hareket ederek Beşhabur Nahiyesi'ne hücum edip yağma hareketlerinde bulunmuştu. Nahiyede bulunan asker ile ahali ittifak ederek eşkıyaya karşı koymuşlar 50 kadar eşkıya öldürülerek dağıtılmış, askerlerden ise 2 ölü meydana gelmişti.
İsmail Hakkı Paşa, eşkıyanın durdurulması için, Dâhiliye Nezâreti'nden gelen telgraf üzerine harekete geçmiş ve faaliyetleri hakkında Dersaadet'e bilgi vermeyi ihmal etmemiştir. Nitekim İsmail Hakkı Paşa, eski Musul'a kadar gelip, eşkıyanın takibi için yapmış olduklarını ve ayrıca Hamam Ali denilen yerde, Şammar Aşireti eşkıyası ile karşılaşılarak hezimete uğratıldıklarına dair, Dersaadet'e 11 Cemaziye'l-evvel 1288/29 Temmuz 1871 tarihli telgrafnâme gönderdi. Bu telgrafnâmede İsmail Hakkı Paşa, şu bilgileri vermiştir:
"Taliya taburunun her ikisi, süvari bölükleri Miralay Osman Bey kumandası ve asâkir-i zabdiye ile aşâir-i atlusu Kurd Osman Ağa refakatiyle bir koldan gelen altı bölük 

astarlu binbaşıları Hakkı Efendi ve seyyare bölükleri tabur ağası Şemhal Bey ve asâkir-i atlusu da Mardinli Hacı Süleyman Ağa ile diğer koldan Şammar Arabanı'nın tertibi zımnında kaç gün önce gönderildiği gibi bir tabur asâkir-i şâhâne dahi Musul kumandanlığı canibinden hareket ettirildiği Bağdat Vilâyet-i Celilesi'nden cevaben alınan telgrafnâmede beyan buyurulmuştu: Binbaşı Hakkı Efendi, Hacı Süleyman Ağa ile arabân-ı merkumenin Hamam Ali'de tesadüf ederek aralarında çatışma olmuş eşkıya tarafından 19 nefer öldürülmüş, diğerleri firar etmiş velehü'l-hamd asâkir-i şahaneden bir neferin burnu bile kanamayıb eski Musul'a hareket edib Bağdat Vilâyet-i Celilesi ile haberleşerek eşkıyanın takibine devam edilmiştir."
Daha sonra İsmail Hakkı Paşa, 13 Cemazye'l-evvel 1288/31 Temmuz 1871 günü beraberinde bulunan askerler ile Musul'dan üç-dört saat aşağıda bulunan Hamam Ali Köyü'ne gelip eşkıyanın takibi için gerekli olan tedbirleri aldı.
Hamam Ali Köyü'ndeki çatışmadan sonra Şammar Aşireti mensupları Musul'a bağlı Şirman Köyü'nde oldukları hafiyeler tarafından öğrenilince İsmail Hakkı Paşa, Miralay Osman Bey ile Kurt Osman Ağa'yı Şammar Aşireti'ni tenkile gönderdi. Dört saat süren muharebeden sonra Şammar Aşireti dağıtıldı. Bu muharebe ile ilgili bilgileri İsmail Hakkı Paşa, Erdebil'e bağlı Sendic Köyü'nden, Musul Telgrafhanesi vasıtasıyla Dersaadet'e telgraf çekerek göndermiştir. İsmail Hakkı Paşa, bu telgrafında konu ile ilgili şu bilgileri vermektedir:
"Şammar Aşireti'nin Şirman nam mevzide olduğu 16 Cemaze'l-evvel 1288 (2 Ağustos 1871) tarihli telgrafname ile bildirilmişti. Bunlardan 3.000 haneden mütecavizi burada bir cemiyete karar verdikleri tayin olunan casuslar vasıtasıyla tankik olunmasıyla Miralay Osman Bey kumandasıyla Taliya Taburu ve astarlu asâkir-i şahane ve seyyare ve zabtiye ve Kurd Osman Ağa, aşair atlusuyla sevkolunub oraya varmalarıyla dört saat kadar muharebeden sonra 300'den fazlası öldürülmüş ve bir haylucası Dicle Nehri'ne dökülerek gark etmiş velehü'l-hamd asâkir-i merkûmeden bile zarar ve ziyan isabet etmeyerek fakat asâkir-i zabdiye-i seyyareden iki nefer ölmüş bir nefer yaralanmış, aşair atlusundan 10 nefer yaralanmıştır.Çarpışmadan sonra Abdülkerim, zevcesini terkederek rezaletle kaçmış muharebe meydanında kalan karı çoluk ve çocukları ise salıverilmiştir. Ele geçen emval, eşya ve sairenin bahsine gelince cins ve miktarını mübeyyin defteri derdest olduğundan ve 100 kilodan fazla zahire çuvallarıyla beraber şimdi meydanda bulunduğundan bu çadırların mezkûr Şirman'a mesafesi yakın olup Bağdat Vilâyet-i Celilesi dâhilinde bulunan Tekriyyet Kasabası'na nehren şevkiyle orada muhafaza edilerek satılıp Osman Vak'ası'nın tüccar ve ahalisinin yağma ve zorla alınmış emvallerine karşılık tutulmasının uygun olduğu Dahiliye Nezâret-i Celilesi'ne ve Bağdat Valisi Hazretleri'ne telgrafla arz ve iş'âr olundu."
Şammar Aşireti'nin Bağdat Vilâyeti tarafındaki kolunun ber-taraf edilmesiyle ilgili olarak İsmail Hakkı Paşa, yine Sendic'ten 6 Ağustos 1871 tarihinde çektiği telgrafla şu bilgileri vermiştir:
"Şammar'ın Bağdat Vilâyet-i Celilesi dâhilinde geşt güzar eden fırkalarının darb ve tenkiline Eşref Paşa Hazretleri kumandasıyla sevkolunan iki tabur bunları tazyik ederek çıkan çatışmada Abdülkerim'in kardeşi Abdürrezzak dahi bulunduğu vilâyet-i müşarun-ileyhadan alman telgrafnamede beyan buyurulmuş olduğu gibi iki nefer zevcesi de vefat etmiştir. Bu 

tarafça çoluk-çocuklarını çöl ortasında terk ve firar eden Şammarlular hakkında Musul'a telgrafnâme yazılmıştır. Bunlar yek-diğerini sekiz-on saat kadar aç ve susuz çölde arayıp bulamadıklarından vefat ettikleri hafiye memurlarının dönmesiyle anlaşılmıştır."
Şammar Aşireti ile olan bu mücadele ve çarpışmalar sonucunda artık aşiret eşkıyalık edemez hale gelmiş ve dağılmıştı. Ancak bu başarılara rağmen aşiret reisi Şeyh Abdülkerim ele geçirilememişti. Bu durumu tehlikeli gören İsmail Hakkı Paşa, mutlaka şeyhin yakalanmasını istiyordu. Bunun için de arama faaliyetlerine devam etti.
İsmail Hakkı Paşa'nın Şammar Aşireti'ne karşı elde ettiği muvaffakiyetle ilgili olarak Diyarbekir Gazetesi'nde şu bilgiler yer almaktadır66:
"Şeyh Abdülkerim, isyan eylediği zaman Vali-i Müşarünileyh hazretleri Ma'muretü'l-Aziz'de idiler. Ma'muretü'l-Aziz'le Diyarbakır arası 28 ve Diyarbakır ile eşkıya-i merkumenin bulunduğu Cizre havalisi 56 saat mesafe olub 80-90 saat mesafesi olan uzak bir mahalde ve durmayıb seyyar bulunan eşkıya-i arabanın tenkili için Vilayet Valisi bizzat tedbire teşebbüsle giderek onlara yetişmesi ve varması mahal olacağını mülahaza ile eşkıya yakalarını ele vermeği hayal bile etmez iken keyfiyetleri şekavetleri Diyarbakır'a ve Diyarbakır'dan Ma'muretü'l-Aziz'e akseder etmez Vali Paşa Hazretleri, Ma'muretü'l-Aziz'den bir gün bir gecede Diyarbakır'a gelerek derhal tekmil ve ikmal ile Mardin, Nusaybin, Cizre ve ondan çöl tarikiyle aşağı doğru azimetle asakir-i nizâmiye-i şahanenin piyadeleriyle beraberce olmak üzere geceli gündüzlü giderek mahall-i mezkurede eşkıyayı yakalamış ve Şammarlılar'ın böyle şımarmasından dolayı gereken ceza verilmiştir. Buralarda bile işbu mevsimde gündüzün yol gidilmesi ne kadar müşkül iken güneşin şiddetine bakmayarak Cizre ve Musul havalisinde çöl tarikiyle her gün fevkalade bir mesafe ile eşkıyayı yakalayıncaya kadar usanmadan gitmesi müşarünileyh hazretlerinin gayret ve hamiyyet-i zatiyyelerine büyük delildir."

Şammar Aşireti'ne karşı alınan bu muvaffakiyetlere karşılık, Diyarbakır şu'arasından Hakkı Efendi iki tarih yazmıştır. Birincisi şöyledir:

"Hazret-i Abdülaziz Han kim vücûdun âleme
Bâis ve iman etmiş hûda-yı müste'an
Bazı ve isyan eylemiş idi Şammarlular bütün
Bir şamarla kahr ve tenkil eyledi, Osmaniyan
Vali İsmail Paşa'nm şu âleb-i himmetin
Doğrusu şayestedir takdir eylerse cihan
İşitince söyledim Hakkì iki tarih-i tam
Her biri olsa sezahatır pesend şâran
Eşkiyayı vurdu İsmail Paşa cenk ile
Harble arabanı bozdu asker-i cenk-i avran"
Hakkı Efendi'nin diğer şiiri ise şu şekildedir68:
"Sâye-i devletle İsmail Paşa-yı şecîr
Bir Şamar vurdu ki hep oldu Şammarlu târ-ı mâr
İki çeşme çıktı bedi'i hâhın didim tarihini
Bozdu arabanı cüyûş Padişah nâmdır."

Şammar Aşireti'nin son durumu ve ele geçirilen mallarla ilgili ismail Hakkı Paşa 23 Cemaziye'l-evvel 1288/9 Ağustos 1871 tarihinde Dersaadet'e çektiği telgrafta, Şammar Aşireti'nden kalan zahire ve çadırların Bağdat Vilâyeti'ne bağlı Tikrit Kasabası'nda satıldığını, hâsılatının yağma edilen mallara karşılık tutulduğunu bildirdi. Yine aynı telgrafında Şammar Aşireti perişan edildikten sonra Dicle'de boğulanların yanında, çöllerde açlık ve susuzluktan ölenlerin sayısının 1.500'ü geçtiğini eşkıya reisi Şeyh Abdülkerim ve kardeşi Abdürrezzak'ın oğullarının vefat ettiğini, geriye kalanlarının ise Sersar, Hazer ve Safra taraflarına çekilerek, burada su bulamadıklarından Habur tarafına çekilmek niyetinde olduklarını, içlerine gönderilen casuslar vasıtasıyla öğrenildiğini bildirdi.
İsmail Hakkı Paşa'nın Şammar Aşireti'ne karşı giriştiği mücadele, yanında bulunan vilayet memurlarından birisinin kaleme alıp Diyarbekir Gazetesi'ne gönderdiği ve gazetenin yazıya göre, İsmail Hakkı Paşa, eşkıyayı takibe çıktığı sırada şiddetli bir baş ağrısına tutulmuş ancak buna aldırış etmeyerek hareketine devam edip eşkıyayı dağıtmıştır.
Ayrıca İsmail Hakkı Paşa, devletin namusu için her türlü fedakârlığı göze alıp, bedenen çekmiş olduğu eziyetlerden başka, yalnız casus memurlarına kendi özel kesesinden harcadığı meblağın iki maaşından daha fazla olduğunu belirtmiştir. Aynı nüshada bizzat gazete tarafından da "Vali-i müşarun-ileyh hazretlerinin uğur-ı meyamen devlet ve millete işbu besalet ve himmeti dahi hûdâmat-ı sabıkası misillü dünya durdukça sahayif-i tevârihin rûnk ve cümlemize bais-i iftihar müteallik olduğundan muzafferiyet-i mezkureyi gazetemiz lisanından dahi tebrik ederiz." denilerek dile getirilmektedir.
Şammar Aşireti'nin isyanında başlangıçta Şeyh Abdülkerim'e uymuş olan ve 2.000 haneden meydana gelen Es-Sayih Aşireti de, Şammar Aşireti'ne karşı alınan muvaffakiyet-lerden sonra, aşiret reisi İsmail Hakkı Paşa'ya haber göndererek devletin yanında yer alacaklarını bildirmişti. İsmail Hakkı Paşa gönderdiği cevabında ellerinde ne kadar, yağmalardan almış oldukları mal varsa, teslim etmek şartıyla affedeceklerini bildirdi. Ancak Es-Sayih Aşireti yağmalamış oldukları malları sarfetmiş olduklarından yapılan anlaşma sonucunda bu mallara karşılık her hanenin ikişer deve ve beşer koyun vermeleri kabul edilmiştir.
İsmail Hakkı Paşa, Şammar Aşireti'nin Diyarbakır ve havalisi için tehlike olmaktan çıkarmak için sonuna kadar mücadele etmekte kararlıydı. Nitekim Şammar Aşireti'nin takibini bırakmayarak 16 Cemaziye'l-ahir 1288/2 Eylül 1871 tarihinde Dersaadet'e telgraf çekerek bilgi vermiştir. Bu telgrafa göre, Şammar eşkıyası dağıtıldıktan sonra Şeyh Abdülkerim bir kaç yüz adamıyla Musul'dan aşağıda bulunan Sarsar'a gittikleri haber alınmıştı. Sarsar'a İsmail Hakkı Paşa'nın isteği ile 6. Ordu-yı Hümayun 13. alayının 1. taburu, eşkıyayı takibe gönderildi. Askerin geldiğini duyan Şeyh Abdülkerim, 200 kadar adamıyla ilerlemek istedi. Fakat Fırat Nehri'nin geçitleri tutulduğundan geçiti olmayan bir yerinden yüzerek Şamiye'ye geçmeye çalıştı, fakat kendi kurtulmasına rağmen birçok adamı boğuldu.

İsmail Hakkı Paşa Dersaadet'e 21 Cemaziye'l-evvel 1288 / 7 Eylül 1871 tarihinde gönderdiği diğer telgrafta ise şu bilgileri vermektedir.
"Altıncı Ordu-yı Hümayun mensûbanından Miralay Osman Bey kumandasındaki asâkir-i şâhâne canibinden Elhede'de çevrilen eşkıya dağtıldıktan sonra Sarsar nâm mevziide içtima' eden eşkıyanın saire ile birleşmek üzere oraya gittikleri istihbar kılınmasıyla icabı kadar asâkir-i şâhâne vesair atlısının Sarsar'a azimetleri Binbaşı Azmi Efendi ve Yakub Bey'le Kurt Osman Ağa’ya işar ve geçende dehalet eden Sâyih Aşireti'nden 500'ü atlı 1.000 kadar olmak üzere ve on günlük yem ve binekleri kendi yanlarında bulunmak üzere buradan tesyar olundu. Şayet eşkıya uzak mahalle sıvıştıkları anlaşılırsa fevkalade masraf ve memhubât-ı muamelenin hemen ru'yetiyle merkez vilâyete avdet-i âcizanem musammem olup keyfiyet Dâhiliye Nezâret-i Celilesi'ne arz olunduğunu beyan ederim."
Şeyh Abdüikerim, Şamiye taraflarına geçtikten sonra, İsmail Hakkı Paşa askerle etrafını çevirerek sıkışıp kalmasını sağladı. Bu durum karşısında Şeyh Abdüikerim ise, Bağdat Vilayeti'ne mektup yazarak, güya kabahat sahibinin firar etmiş olduğunu bildirerek, kendisinin ne kadar mal, hayvan ve eşyası varsa hükümete terk edeceğini belirtti. Bağdat ise gönderdiği cevapta, kendiliğinden gelmesini aksi takdirde vurularak öldürüleceğini bildirdi. Ancak Şeyh Abdülkerim'in bu anlaşmaya uymaması üzerine harekete geçen ismail Hakkı Paşa, Mirliva Salih Paşa kumandasındaki askeri bir kaç koldan Şeyhin üzerine gönderdi. Taraflar arasında vuku' bulan çarpışmalar sonucunda Şeyh Abdülkerim yaralı olarak ele geçirilip Bağdat'a getirildi.
İsmail Hakkı Paşa, 17 Eylül 1871 tarihinde Dersaadet'e çektiği telgrafta Abdülkerim'in ele geçirildiğini bildirdi. Şammar Aşireti Reisi'nin bu şekilde ele geçirilmesiyle Diyarbakır Vilâyeti ve çevresi tam bir huzura kavuşmuş oldu. Nitekim bu muvaffakiyet haberi Diyarbakır Kalesi'nden top atışı yapılmak suretiyle ahaliye duyurulmuştur.
Şammar Aşireti'ne karşı mücadele etmiş olan askerî ve mülkî erkânın isimleri Diyarbekir Gazetesi'nde belirtilerek muvaffakiyetleri ile ilgili şu bilgiler verilmiştir:
"Şammarluların kahrı zımnında Devletlü Vali Paşa hazretleri maiyyet-i aliyyelerinde bulunarak hüsn-i hidmetleri meşhud olan zevatın vuku' bulan arz ve inha üzerine suret-i latifeleri icra buyurulmuş olmağla zevatın isimleri ve suret-i latifeleri gazetede dere olunur."
Gazetenin bir başka nüshasında ise şöyle denilmektedir:

"Şammar Aşireti'nin kahr ve tenkili zımnında Devletlü Vali Paşa hazretleri refakatiyle bahadırlıkları ve hidmetleri müşahade olunan ümera ve zabıtân-ı askeriye ve me'murin-i mülkiyenin icra-yı taltifleri lazım geleceğine dair vuku' bulan arz ve inha üzerine me'murin-i mülkiye hakkında icra buyurulan taltifat 129 numrolu gazetede derc olunmuştu. Ümera ve zabitan-ı mumaileyh hakkında icra buyurulan taltifat-ı seniyyeye dair suret-i vürud eden tahrirat-ı aliyye-i hazret-i askeriyye melfûf pusulanın sureti gazetede dere olunur."

Kurt İsmail Hakkı Paşa, Diyarbakır'daki aşiretlerin en büyüğü olan Şammar Aşireti’nin kontrol altına alınmasıyla vilayette yeniden huzur ve sükûnu sağlamıştı. Şammar Aşireti'nin azgınlıkları diğer küçük aşiretlere de örnek teşkil ettiğinden onları da itaat altına almak mümkün olmuyordu. Şammar Aşireti'nin itaat altına alınmasıyla diğer aşiretler üzerinde de nüfuz sağlanmış, onların ıslahı ve uygun yerlere iskân edilmeleri mümkün olmuştur.
İsmail Hakkı Paşa'mn bütün bu muvaffakiyetleri karşılık yine Diyarbekir Gazetesi'nde şunlar yazılmıştır77:
"Vali-i müşarun-ileyh hazretleri bu vilayete teşrif buyurduğunda terakki-i me'muriyet ve ıslahı hakkında vücuda getirdiği hidmetler ve gösterdiği besaletler önce ve sonra çıkan gazetelerle arz olunmuş olup hususiyle geçen sene Şammar Aşairinin çöl havalisini cayır cayır yakmakta oldukları halde müşarun-ileyh Midhat Paşa hazretlerinin teşkil buyurdukları tedbir ve ıslahata Vali Paşa hazretleri azimetle muvasalat ve ikisi ittifakla naire-i mezkureyi söndürüp vilâyat-ı ma'lume arasındaki çöl havalisini öyle bir gaile-i daimeden istihlasa himmetle hem vali-i ni'met bî-minnetleri olan zat-ı âli-i hilâfetpenâhi efendimizin istihsal rıza-i âliyelerine ve hem de teb'a ve ahalinin iade-i asayişte muvaffak olmuşlar idi.

Dest-i isyan insafa girer bir gün çıkar 
Bu meseldir ki sen insaniyet et ummana at

Medlûl-ı hükümet-i şemaveli üzerine hidemat-ı celile-i mezkure zaten mukabil-i âli-i hazret-i tâcidârı buyurulmuş ve sedâ-i vücud ider derecede tehlike içinde ve yetmiş derece harareti olan çöllerde ve mesmûm havalar derununda yürüyerek saltanat-ı seniyyenin şan ve satvet-i celilesini Bedevilere göstermeye vasıta-i müessire olan zatın hidemât-ı celilesi mefkûd olamayacağına hisâl-i merâhim iştigal, Hazret-i mülûkane müteahhit ve mütekeffil bulunmuş olup hidmetindeh her zaman istifade olunan zevat-ı sıddık-ı sefatın hiç bir vakit nazar-ı aliyyeden düşmeyecekleri ve düşürmeye çabalayanların - "el-cezâ'ü min cinsi'l-'amel78- sırrına mazhar olacakları bedihidir."



Memedé Kazım


Kaynak:
1-Diyarbakır Valisi Hatunoğlu Kurt İsmail Hakkı Paşa’nın Diyarbakır’daki Aşiretleri (Oktay Karaman)

2-www.kimkimdir.gen.tr

UYARI
: Bu sitedeki bütün materyallerin her hakkı saklıdır. İzin alınmadan ve kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz ve kopyalamak suretiyle elektronik ortamda kullanılamaz ve kitaplaştırılamaz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder