POMAKLAR

Pomaklar en genel tanımıyla: ‘Pomakça’ dilini konuşan, Slav kökenli olan ve Balkanların beş ülkesine (Bulgaristan-Yunanistan Türkiye-Makedonya-Arnavutluk) yayılmış, çoğunlukla İslam’ı kabul etmiş bir azınlık olan, Müslüman olmayan Pomaklar ise Ortodoks Hıristiyan olan halktır. Balkan tarihinin karmaşasının bir mirası olarak Pomakların kesin ve uzlaşılan bir köken tespitinde her ne kadar farklı görüşler savunulsa da Slav kökenli olmaları konusunda bir fikir birliği mevcuttur, tarih kitap sayfalarında geçen ve gözden kaçırılan bir gerçeklik söz konusudur ki o da Pomakların Balkanlara gelişi diğer Slav kavimleriyle birlikte 5-6. yüzyıllara denk gelmektedir. Balkanları büyük oranda istila etmiş olan bu Slav kavimleri henüz halklaşma sürecine o dönemde girmemiş olduklarından dolayı kendi kavimsel isimleriyle anılmaktaydılar. Daha sonraları Paganist 3inanışa sahip olan bu kavimler Hıristiyanlaşmaya başlayınca, sahip oldukları mez hepler doğrultusunda kendi aralarında ayrışmalara başlamışlardır. Sırplar Ortodoks, Hırvatlar Katoliklikle ayrışmışlardır, arada kalan kesim ve özellikle Pomaklar Hıristiyanlığa, Zerdüştlük’ün Balkan uyarlaması olan bir inanç biçimiyle, yani Bogomilizm inancıyla isyan etmiş ve 9. yüzyılda kendi halklaşma sürecini başlatmıştır. Günümüzde bile Makedonya’daki Torbeş Pomaklarının ismi olan “Torbeş” ismi o dönemde, yani Pomak ismi henüz kullanılmadan önce kullanılmaya başlanmış eski isimleridir. Pomakların Bulgarlaşmaya karşı ve kendi halklaşma sürecini başlatmasının asıl temelinde yer alan ilk isyanlar, Slav kavimlerinin, Slav olmayan Bulgarlar içerisinde erimeye başlamalarına bir tepki olarakta ortaya çıkmış ve Rodopların Slav halkı Bulgarlaşmaya karşı çıkmıştır. Bulgarlaşmaya karşı direnen Pomak kavimleri Slavik özünü korumuşlar ve Bogomilizm inancınında ayırt edici etkisiyle de direnişe geçmişlerdir. Bundan dolayıdır ki çoğu Bulgar tarihçi, Pomakçanın antik Bulgarca, yani melezleşmeden (Modern Bulgar ulusu doğmadan önce) önceki Slavların kullandığı dil olduğunu özel likle belirtmektedirler. Milliyetlerine göre tarihçiler, Pomak kimliğini var olan bu un surlardan yalnız birisiyle tanımlarken, diğer unsuru görmezden gel mektedirler. Örneğin: Çoğu Bulgar tarihçi Pomaklar ile ilgili konuda, dil unsurunun altını çizerek , Pomakların Hıristiyan âdetlerini korudu ğunu savunmaktadırlar. Hatta, bazı Bulgar yazarlar, bazı Pomakların evlerinde İncil sakladıklarını ve gizli olarak Hıristiyan ibadetleri yap tıklarını iddia edebilmişlerdir. Bazı Türk yazarlar ise, Pomakların dil ve kültür boyutuna ilişkin olan bağlarını görmezden gelerek, ortak unsur olan din unsurunun, yani Pomakların Müslüman olmalarının altını çizmişlerdir. Hatta bazı Türk yazarlar, Pomakların anadil olarak Pomakça konuştukları olgusunu bile inkar edebilmişlerdir.
En yaygın tanıma göre, “Pomak” kelimesi, Slavca “pomagam (yardım etmek)” fiilinden gelmekte ve “yardımcı” (pomagaci) gibi bir anlama gelmektedir. Pomaklar Makedonya’da bazen “Torbeşi” ve sıklıkla da “Poturi” olarak isimlendirilirler. Rodoplarda Pomaklara “Agarjani” veya “Achrjani” dendiği de olur. Rodoplardaki Pomaklar, bu yörede, Bozok ve Çepni adlarıyla tanıdığımız Yörüklerle komşu olmuşlardır. Türklerin arasında faaliyet gösteren Âhîlik örgütünden Pomakların da etkilendikleri görülmektedir. Rodop Pomaklarının ken dilerine Agaryani veya Aharyani demeleriyle Âhîlik arasında ilgi ve bağ sezilmekte, Pomakların bu adı Âhîlik etkisiyle almış olabilecekle rine ihtimâl verilmektedir. Burada Aharyani deyince, “Âhî Evrân”ın hatırlanması gerçekten dikkat çekici ve düşündürücü bir husustur. 4 Bulgar yazarlarının kullandıkları Balgarite Mohamedani veya Balga ro-Mohamedanite (Bulgar Müslümanları veya Müslüman Bulgarlar) gibi isimlendirmeler, 1870 öncesi hiçbir şekilde bilinmeyen, sonradan uydurulmuş terimlerdir. Pomaklar Osmanlı-Rus Savaşı (93 Harbi) sonucunda tarihinin en büyük soykırımına uğramış ve yaşadığı toprakları terk ederek bugünkü Türkiye sınırları (o dönemde halen Osmanlı topraklarıydı) içerisindeki yerleşim alanlarına gelmiştir. Halen günümüzde bundan dolayı diğer tüm parçalardan göçle gelerek Türkiye’de toplaşmış olan 2-3 milyon Pomak kökenlinin yaşadığı tahmin edilmektedir. Balkanların beş bölgesinde yaşayan Pomakların ; Türk mü, Bulgar mı, Yunan Makedon mu , Slav mı, oldukları sorununa ilişkin cevaplar aranmakla beraber Pomakların tarihi ve kültürü parçaları birleştirmek için ele alınacaktır. Amaç Pomakların kimlik tanımlamasının farklı görüşleri karşılaştırarak kendi savundukları görüşü aydınlatmaktır. Balkanlarda beş ayrı ülkede yaşayan Pomak azınlığının yaşadıkları ülkelerde Pomak kültürünün yok edilmeye çalışılması ve hakim kültür altında yok sa yılmasına rağmen Pomak kimliğinin tanımlamasının yapılması ve tarihlerinin incelenmesi iken bağımlı değişken ise; Pomakların kendi kültürünü, dilini yaşatmaya çalışması ve milliyetçi politikalara karşı aslını unutmama çabalarıdır. Pomakların kesinleşmiş ve uzlaşılan bir köken tespiti her ne kadar yapılamamışsa da (Slav kökenli olmaları konusunda bir fikir birliği uluslararası alanda mevcuttur), tarih kitapları arasında geçen ve gözden kaçırılan bir gerçeklik vardır bu da yıllardır söylenen (Türk resmi söylemi) Pomakların Peçenek-Uz-Kuman Kıpçak Türklerinin devamı olduğunu boşa çıkarmaktadır çünkü daha Balkanlara Türk göçü (10. asırdaki) olmadan önceki büyük Slav göçüdür. Bu göçler sırasında Balkanlara Bulgar kavimleriyle beraber ve akraba olan bir başka kavim olan Ekslavonlar yerleşmiştir ve yerleş tikleri bölge yıllar sonra Pomaklar adıyla çıkan toplumun anavatanı diye adlandırılan Rodoplar bölgesidir. Ekslavonlar incelendiğinde günümüzdeki Pomaklarla dil, kültür, fiziksel özellik bakımından tıpatıp aynıdırlar. Ekslavonlar 5-6. yüzyılda Balkanlara yerleşerek ilk yerleşik sisteme geçmiştir. Ekslavon kavmine kayıtlarda hemen he men hiç rastlanmamaktadır. Sadece Bizansa karşı yaptıkları savaşların kayıtlarında isimlerine rastlanmakta ve bugünkü Çanakkale’ye kadar hakimiyetleri altına aldıkları yazılmaktadır. Bizansla ve Bulgar olu şumuna katılan Slav kavimleriyle de sürekli savaş ve toprak kavgası içerisinde olmaları Ekslavon kavmine karşı bir düşmanlık yaratmış ve sonrasında Bizans’ın Anadolu’dan gelen Avarlarla anlaşarak Ekslavonları dağıtmaları karşılığında Balkanlara geçişleri sağlanmıştır.
1877’de Os manlı-Rus Savaşı olarak geçen ve Osmanlı’nın Balkanlardaki hakimiyetini büyük oranda kaybettiren ve akabinde pek çok küçük devletçiklerin ortaya çıkmasına sebebiyet veren büyük ve bir o kadar kısa bir savaş başlamıştır. Fakat savaşın kısa oluşunun tam tersine, Balkan tarihinde ve belki de dünya savaş tarihinde bu kadar kısa sürede , bu kadar çok sivil cana kıyılmış olması halen belleklerdeki yerini koru maktadır. Çünkü bu savaş iki devletin ordularının savaşından ziyade etnik temizlik savaşı olmuştur. Ve bunda en büyük acıyı da Pomak halkı çekmiş ve soykırıma uğramıştır. Savaşın sonuna doğru tarihler 1878’i gösterirken Plevne bölgesi düşmüş. Lofça Pomaklarının yüz binlercesi katledilmiş, sağ kalanlar Trakya’ya ve askeri gücü olanlar Rodop dağlarındaki kardeşleri olan Pomak bölgelerine sığınmaya başlamışlardır. Rodop dağları o döneme kadar diğer bölgelere nispe ten hala büyük kırımlara uğratılamamış, bu da Pomakların sayesinde gerçekleşmiştir. Fakat savaş sonucunda Osmanlı 3 Mart 1878’de im zalanan Ayastefanos (Yeşilköy) Antlaşmasıyla yenilgiyi kabul etmiş ve topraklarının Bulgar ve Rus egemenliğine girme tehlikesi ortaya çıkınca Rodoplardaki Pomak halkı ya ikinci bir soykırım dalgasını kabul edecekti yada onurlu bir şekilde canlarını ve topraklarını koru yacaklardı. Bulgar ve Rus orduları Rodopları çevrelemeye başladığın da, Rodoplarda, yani mitolojik kaynaklara göre “Ölümsüzler Ülkesi” veya “Ölmek İstemeyen Halk” diyarı olarak adlandırılan yerde Pomaklar bağımsız bir devletleşme kararı aldılar.7 Rodoplarda başlayan ilk isyan hareketi, sonrasında bütün Doğu Rumeli’ye yayılmıştır. Bu kapsamda Ayastefanos Antlaşması’nın imzalanmasından 40 gün sonra Rodoplardaki direnişçiler ile Rus-Kazak süvari birlikleri arasında sert çarpışmalar yaşanmıştır. Bunların devamında ise 13 Temmuz 1878 tarihinde Berlin Antlaşması imzalanmış, Rodoplardaki duruma ilişkin olarak bir tahkikat komisyonu kurulmuş ve Büyük Bulgaristan 3 kesime ayrılmıştı: Makedonya Osmanlı Devleti’ne bırakılıyordu. Ku zeyde bir Bulgar Prensliği kuruluyor ve Şarkı Rumeli adı altında bir vilayet kuruluyordu. Fakat burada Timraş Cumhuriyeti yer almamıştır. İlk başta kullanılan Geçici direniş hükümeti (Rodop Hükümet-i Mu vakkatesi ) ismi artık kendisini ” Rodop Timraş Cumhuriyeti” olarak ilan etmiştir. Pomaklar genel olarak köklerinin bulunduğu yerleşim bölgelerinden Osmanlı-Rus savaşından sonra göç etmiş / ettirilmiştir. Bu göç dalgası Türkiye ağırlıklı olmakla birlikte; bazı Avrupa ülkelerine de farklı zamanlarda devam etmiştir. Günümüzde Pomaklar; Türkiye, Bulgaristan, Yunanistan, Makedonya, Arnavutluk, Kosova, İtalya, Almanya ve İsviçre'de bir arada yaşam sürebilmektedir. Türkiye'deki Pomaklar genel olarak Trakya, Marmara, Ege ve İç Anadolu'nun bat sındaki köy-ilçe-şehir merkezlerinde yaşamaktadırlar. Günümüzde Pomak çocukları dillerini bilmemektedir bunun için bir eğitim almamaktadır. Pomaklar sadece kendi kültür ve milli kimliklerinin unutturulmaya çalışılmasına karşıdırlar, herhangi bir toprak talepleri ya da bölücülük faaliyetleri yaşadıkları ülkelerde gerçekleştirmemektedirler ve buna sıcak bakmamaktadırlar. Sadece kimlik tanımlamalarının kendilerinin savunduğu yönde olma larını talep etmektedirler çünkü kendilerini Antik Slav ve Antik Trak tanımlamakla beraber yok olma ve kimliklerini kaybetme korkusunu yaşamaktadır. Diğer yandan Pomakların kökenini oluşturan toplu luklar bazından hareket ettiğimiz zaman ; bu konuda bugün her ulus devletin, Pomakların kökenini kendine bağlama gayretinin bir ürünü olarak, Pomakların oluşumunda yer alan etnik yapılardan birini ön plana çıkartıp, gerçekleri kendi istediği yönde yönlendirmek istediği ortadadır. Bu açıdan bakıldığında her ulus devletin savlarının ortak yönünü; Pomakların varlığının inkarı ve Pomakları kendi uluslarının bir parçası olarak kabul etmek ve ettirmek istemeleridir. . İbrahim Kenar’ın yazmış olduğu ‘ Pomaklar’ , ‘Kayıp (edilen) Kimlik Pomaklar’ adlı yazılarında Pomaklar hakkında genel bilgiye sahip olmada yardımcı olmuştur. Yrd. Doç. Dr. Ahmet Akgün’ün, ‘Bulgaristan’da Asimilasyon ve Zavallı Pomaklar’ adlı risalesinde Bulgaristan’da yapılan asimilasyon çabalarını görmemize yardımcı olacak bilgilerden yararlanılmıştır. Prof. Dr. İlker Alp’in ‘Pomak Türkleri (Kumanlar-Kıpçaklar)’ adlı kitabında Pomak halkının Türk boylarından gelindiğine değinilmiştir.Gerçekte hiçbir Pomak, kendini Yunanlı olarak görmez. Tüm dilsel ilişkilere rağmen kimse Bulgar olmayı da istemez. Kimi zaman Türk olduklarını iddia ederler, fakat bununla kastettikleri Müslüman olduklarıdır. Çünkü Osmanlı döneminde İslamiyet’e geçmeleri hızlanmıştır ve onların dinini benimserken kültürel etkileşim oldukça fazla olduğundan kendilerini Türk gibi hissetmişlerdir buradaki anlam onların dininden İslam’dan etkilenmeleri ve kabul etmeleridir. Türk lerle ilişkileri, genel olarak, kanun karşısında belli bir derece tanınan ki dilleri, Pomaklar, bu şekilde tanınmamaktadır-güçlü bir örgütten yardım ve destek isteyen bir ricacı biçimindedir. Kimlikleri soruldu ğunda Pomaklar genellikle duraksar.

Pomaklar, yüzyıllar boyu çok farklı kültürel etkilere maruz kalmış kimlikleri bu etkilerle şekillenmiştir. Pomakların bugün yaşa dığı kimlik krizinin en büyük nedenlerinden biri olan, Pomak çocukla rının son kırk yıldır Pomak dilini ve kültürünü yaşadıkları ülkelerdeki konuşulan dile adapte olmaları ve o dilde eğitim almalarıdır. Bulgaris tan’dakiler Bulgarca, Yunanistan’da yaşayanlar Yunanca, Türkiye’de yaşayanlar ise Türkçe eğitim gördükleri gibi. Türkçe konuşmaya başlayan Pomaklar Türkiye’ye bir bağlılıkta geliştirmiştir. Trakya’nın köylerinde bir araştırma yapmış olan sosyal antropolog Yannis Frangopoulos’a göre, ‘Pomak etnik yapısı ve diğer yanda doğmakta olan bir Türk milliyetçiliğinin takip ettiği İslam dini sürekli bir etkileşim ve hatta bir çatışma içerisindedirler.
93 Harbi’nden sonra ‘siz’ baskısı ile karşılaşan Pomaklar Bulgaristan’da çok zor durumlar yaşadıktan sonra bunun sonucunda Timraş Cumhuriyeti’ni kurma kararı almışlardır. Milliyetçiler insanlara kim olduklarını empoze etmeye çalışırlar örneğin milliyetçi yazarlar ve tarihçiler Pomak halkını Müslümanlaşmış Helenler olarak kabul görürlerken, Bulgarlar ise Müslümanlaşmış Bulgarlar , Türkler ise Po makları Türk boylarından geldiklerini empoze ettirmeye çalışmaktadır ve kendilerini haklı çıkartmak için Pomak kimliğinin sadece ya dil ya da din kısmını tek boyutlu olarak ele alırlar.Bu yolla hem kendi millet lerine hem de Pomakları asimile etmek amaçlı ortak tarih, kültür, inanç, dil konusunda birlikteliğe gitmek için baskıda bulunur lar.Milliyetçilik bu bağlamda içinde gerginlikler, çatışmalar barındırmaktadır.

Pomak Kavramı ve Pomakça Dili

"Dil" çok eski zamanlardan beri merak edilen ve üzerinde tartı şılan bir konu olmuştur. Bunun için "dil nedir?" sorusu üzerine birçok düşünür tartışmış ve bu soruyu kendilerine sormuşlardır. Platon da bu soruyu kendine soranlardandır. O, bu soruyu Kratylo adlı eserinde şöyle cevaplamaktadır: "Kendi özel düşüncelerini sesin yardımıyla, özne ve yüklemler yardımıyla anlaşılabilir duruma getirmek."15 Sesli işaretler sisteminden oluşan dil, aynı toplulukta yaşayan veya aynı milletten olan insanların anlaşabilmelerini sağlayan, nesil den nesile aktarılan en gelişmiş iletişim aracıdır. Dilin kaynağı çok eskilere dayanmaktadır ve dilin kendinden oluşmuş doğma kuralları vardır. Dil, toplumun ortaklaşa meydana getirmiş olduğu ve kullandığı canlı bir varlık olarak nitelendirilen, sosyal bir kurumdur. Dil sosyal bir kurumdur sözünden anlayacağımız şey insan sosyal bir canlı olma sından kaynaklanmaktadır. İnsan tek başına yaşamaz, yaşayamaz, ihtiyaçlarını gideremez ve bu yüzden bir toplum içinde toplumla bir likte hayatını idame ettirmesi gerekmektedir. İnsanın kullandığı dil de sosyal bir kurumdur. İnsan konuşma yetisiyle doğar; ancak kullanaca ğı dil doğduğu toplumda varlığını göstermektedir ve onun için hazır bulunmaktadır. Böylece birey doğduğu andan itibaren dili hazır bulur. Dil, bireylerin üstünde, toplumun en gelişmiş iletişim aracı olan ve kullanıldığı toplumu içine alan bir kurumdur. Dil kullanıldığı ve yaşa dığı toplumun kültürünü yansıtır. Kültürün önemli bir öğesi olan dil aynı zamanda kültürün gelişmesini ve ilerlemesini sağlar. Kültürün gelecek kuşaklara taşınması nesilden nesile dilin yardımıyla olur. Dil insanların iletişiminde doğal bir araçtır. Dil insanların diğer kullandığı herhangi bir araca benzemez. İnsan kendisinin ürettiği araçlara istediği biçimi verebilir, onu yönlendirebilir; ama dilin doğallığı buna engel olur. Dilin kendine has kuralları bulunmaktadır. İnsanlar bu var olan kurallara uyarak dilden faydalanabilirler. Dil yapay bir araç değildir. Ortak dil olarak oluşturulmaya çalışılan Esperanto16 dilinin kullanılmayışının, yaygınlaşmamasının bir nedeni de budur. Dil maddi bir araç gibi oluşturulmaya çalışıldığı zaman doğallığını kaybeder, kendi kendini üretmez, geliştiremez.
Pomak” kelimesi, Slavca “pomagam (yardım etmek)” fiilinden gelmekte ve “yardımcı” (pomagaci) gibi bir anlama gelmek tedir. Hristiyan Slavlar Müslümanlarına Osmanlı ordularına yardım ettikleri için yardımcı anlamına gelen “pomagaç” adını vermişler ve bu zamanlarda ‘‘Pomak’’ şeklini almıştır.17 Pomaklar Makedonya’da bazen “Torbeşi” ve sıklıkla da “Poturi” olarak adlandırılmaktadırlar
Rodoplarda Pomaklara “Agarjani” veya “Achrjani” dendiği de olur. Rodoplardaki Pomaklar, bu yörede, Bozok ve Çepni adlarıyla tanıdı ğımız Yörüklerle komşu olmuşlardır. Türklerin arasında faaliyet gös teren Âhîlik örgütünden Pomakların da etkilendikleri görülmektedir. Rodop Pomaklarının kendilerine ‘‘Agaryani’’ veya ‘‘Aharyani’’ de meleriyle Âhîlik arasında ilgi ve bağ sezilmekte, Pomakların bu adı Âhîlik etkisiyle almış olabileceklerine ihtimal verilmektedir. Bulgar yazarlarının kullandıkları ‘‘Balgarite Mohamedani’’ veya ‘‘Balgaro Mohamedanite’’ (Bulgar Müslümanları veya Müslüman Bulgarlar) gibi adlandırmalar, 1870 öncesi hiçbir şekilde bilinmeyen, sonradan uydurulmuş terimlerdir. Pomak ismini ilk olarak açıklanmaya çalışılması 1882 yılında F.Kanitz tarafından yapılmıştır. O da Pomak adının, Slavca ‘Pomaçi’ (yardım etmek) eyleminin ‘Pomagaçi’ (yardımcılar) şeklinden meyda na geldiğini ve Pomakların, Osmanlı ordusuna yardım ettikleri için bu ismi aldıklarını belirtmektedir. Pomak kelimesine 1877-1878 Osmanlı Rus Savaşı’ndan sonra Türkçe kaynaklarda rastlanılmaktadır. Pomakların konuştukları dil olan Pomakça, güney Slavcanın ağızlarından biri olarak kabul görmektedir. Her ne kadar zaman içinde bilimsel amaç olarak değil de politik amaçlarla Pomakların dili Bul garcanın bir ağzı ya da Antik Yunanca kökenli kabul edilse de Po makça dili üzerine yeterince ayrıntılı yapılmış bir araştırma bulun mamaktır. Ancak elde edilen araştırmalar dilbilgisel ve tümcebilgisel anlamda Slav Dili olduğunu göstermektedir. Pomakça diğer Slav dil leriyle aynı kökenden gelmekle birlikte Bulgarcaya da çok yakındır ve bu iki dil arasında karşılıklı anlaşabilirlik mümkündür. Fakat Po makça'da büyük oranda Türkçe sözcükler de bulunur, bu yüzden Bul garların büyük bir kısmı Pomakçanın bazı kelimelerini anlamakta güçlük çekmektedirler. Balkanlarda ve Türkiye’de Pomakçanın eğitim dili olmaması nedeniyle dil çok fazla gelişememiş ve Balkanlarda varlığını gösteren diğer Slav dilleriyle ayrımı derinleşmiştir. Kiril Alfabesi ile yazımı daha kolaydır. ya-ts-ch gibi seslerin karşılıkları genellikle Latince tek harf ile ifade edilemez. Bilinen beş tane şivesi vardır. Bunlar; 1- Lofça yöresi Pomakçası 2-Rodop bölgesi Pomakçası 3-Batı Trakya bölgesi Pomakçası 4-Drama,Karacaova ve Tikveş bölgeleri Pomakçası 5-Gora(Arnavutluk) Pomakçası Pomak Enstitüsü Pomakçanın yazı dili haline getirilmesine kat kıda bulunmak amacıyla ilk Pomakça alfabe kitabını yayımlamıştır. Pomak Enstitüsü Başkanı İbrahim Kenar, Balkanların altı ülkesinde; Bulgaristan, Yunanistan, Türkiye, Makedonya, Arnavutluk ve Koso va’da yaşayan Pomak halkının kendi alfabesi olmadığı için yaşadıkları ülkelerin alfabelerini kullanmalarından ötürü değişik ülkelerde yaşa yan Pomakların birbirlerini anlamalarının zorlaştığını söyle di. Pomakçanın yazı dili olmasını ve gelişmesini sağlamak için 2011 yılında kurdukları Pomak Enstitüsü’nün önüne ilk görev olarak bir Pomak alfabesi hazırlama görevini koyduğunu ifade etti. Pomak dil bilimcisi olmadığını için Pomakçayı en iyi ana dili olarak konuşan kişilerle ilişki kurduklarını ve yıllar süren çalışma ve tartışmaların sonucu olarak ‘‘Pomashku Alfabe’’ adını verdikleri kitabı hazırladık larını söyledi. Alfabe Latin harfleri temel alınarak hazırlanmış ve 29 harften oluşmakta. Tek harfte bir takım Pomakça seslerin ifade edile memesinden kaynaklı ‘‘ts=İnceltilmiş Ç sesini çıkartır’’ ‘‘tz = Türk çedeki c harfini ifade ediyor’’ gibi kendine özgü ifadeler alfabeye girmiştir. Alfabenin esas olarak Türkiye’de yaşayan Pomaklara yöne lik olduğunu belirten Kenar en büyük Pomak nüfusunun Türkiye’de yaşamasına rağmen Pomakçanın en fazla yok olmak üzere olduğu ülkenin de Türkiye olduğunu söyledi. Türkiye’de kendini Pomak ola rak tanımlayan 2 milyonu aşkın insan olmasına rağmen bunların bü yük çoğunluğunun Pomak kimliğinin kimlik olarak ayırdına varama mış olmalarına dikkat çekti. Pomakların etnik olarak Slav ulusu içeri sinde yer alan bir halk gurubu olduğunu vurgulayan Kenar Pomak çanın Bulgarca, Makedonca ve Sırpçaya benzemesine rağmen farklı bir dil olduğunu belirtti. Pomakların tarih boyunca asimilasyona karşı çıktıklarını, 10. Yüzyılda kendilerini Bulgarlaştırmaya çalışanlara karşı direnerek Slavik özlerini koruduklarını, Hıristiyanlık içerisinde bir kol sayılan ve Manizmin Balkan uyarlaması olduğu söylenen Bo gomilizm inancıyla isyan edip halklaşma sürecini başlattıklarını dile getirdi. Kenar, günümüzde Türkiye’de Pomakçanın unutulma ve yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu hatırlatıyor ve bu nedenle de hazırladıkları alfabenin Pomak dili ve edebiyatının gelişmesine katkı da bulunacağını ifade ediyor.18 Pomakça %70 ve daha yüksek oranlarda Slavca, belki %20 ci varında Türkçe (Balkanlardaki pek çok devlettin dilinde Türkçe keli me oranı bu orana yakındır ,uzun yüzyıllar boyunca Osmanlı idaresin de yaşamaktan kaynaklı) ve daha küçük oranlarda Grek ve bölgedeki diğer dil ve diyalektlerden oluştuğunu söylemek çokta yanlış olmaya caktır . Bunun da çok anlaşılır bir açıklaması vardır. Esas itibarı ile Slavcanın bir diyalekti olan Pomakçanın 4 aşırı aşkın Osmanlı yöne timinde Türkçeden bir çok kelimeyi almasından daha doğal bir şey olamaz, hele ki dinsel inanışta Türk kesimiyle aynı olunca, bu etkile şim ve alış veriş çok daha fazla olmaktadır. Nitekim aynı şeyi Bulga ristan, Bosna&Herzingovine, Mısır, İsrail, Fas ve Yunanistan’da gör mek mümkündür. Birçok Türkçe kelime hala geniş bir şekilde günlük kullanımda Pomakçanın gramer yapısı tamamen ve kesinlikle Slavca dır. Aynı Feminen-Maskülin ve nötr cümle formları vardır ve bu özel lik Türkçede hiç bir şekilde yoktur. Bir dili incelerken, o dilin dışarı dan aldığı kelimelere bakmak yerine o kelimelerin nasıl kullanıldığına bakmak gerekmektedir. Eğer ki dilin dışarıdan aldığı kelimelere baka rak bir hüküm verecek olursak büyük bir hataya düşeriz. Her dilde başka dillerden gelmiş binlerce kelime çıkartılabilir. Örneğin Türkçe ye bakarsak Arapça ve Farsçalardan tutalım, Fransızcalara, İngilizce lere kadar kaç bin kelime artık Türkçenin günlük kullanımına girdiğini çok rahat görebiliriz.
Bugün Pomakların yaşadıkları tüm ülkelerde Pomakça diline karşı bir çok yöntemle yapılan yasaklamalar ya da yozlaştırmalar sayesinde dil kıskaca alınmıştır. Pomakça dili dar alanlar içinde geliştiği için sınırlı kelime hazinesine sahipken, yapılan uygulamalar sonucu dildeki gerileme daha da artmaktadır. Artık bu dil, sınırlı alan larda konuşulmaya yüz tutmuştur örneğin, evler, mahalleler ya da köyler gibi.
kısaca dil konusunu özetlersek;En geniş anlamıyla dil; düşünce, duygu ve güdüleri, doğrudan doğruya ya da dolaylı olarak aktarmaya yarayan en gelişmiş iletişim aracıdır. Balkan coğrafyasında belki de en tartışmalı etnik kimliklerden biri de Pomaklardır. Haklarında bir çok tartışma olmasının en önemli sebebi Balkanlarda politika sahibi, politika yürütme ve bölgede güç elde etmeye çalışan ülkelerin Pomakların herhangi bir özelliğini ön plana sürerek örneğin; din, dil, kültür gibi unsurları kendi siyasi mal zemeleri olarak kullanma ve çıkar istekleridir. Araştırma sonucunda elde edilen verilerde kullanılan en yaygın tanıma göre, “Pomak” kelimesi, Slavca “pomagam (yardım etmek)” fiilinden gelmekte ve “yardımcı” (pomagaci) gibi bir anlama gelmek tedir. Hristiyan Slavlar Müslümanlarına Osmanlı ordularına yardım 34 ettikleri için yardımcı anlamına gelen “pomagaç” adını vermişler ve bu zamanlarda ‘‘Pomak’’ şeklini almıştır. Pomak ismini ilk olarak açıklanmaya çalışılması 1882 yılında F.Kanitz tarafından yapılmıştır. O da Pomak adının, Slavca ‘Pomaçi’ (yardım etmek) eyleminin ‘Po magaçi’ (yardımcılar) şeklinden meydana geldiğini ve Pomakların, Osmanlı ordusuna yardım ettikleri için bu ismi aldıklarını belirtmek tedir. Pomak kelimesine 1877-1878 Osmanlı Rus Savaşı’ndan sonra Türkçe kaynaklarda rastlanılmaktadır. Pomakların dil olan Pomakça, güney Slavcanın ağızlarından biri olarak kabul görmektedir. Pomakça diğer Slav dilleriyle aynı kökenden gelmekle birlikte Bulgarcaya da çok yakındır ve bu iki dil arasında karşılıklı anlaşabilirlik mümkündür. Balkanlarda ve Türkiye’de Pomakçanın eğitim dili olmaması nedeniy le dil çok fazla gelişememiş ve Balkanlarda varlığını gösteren diğer Slav dilleriyle ayrımı derinleşmiştir. Bilinen beş tane şivesi vardır. Bunlar; Lofça yöresi Pomakçası, Rodop bölgesi Pomakçası, Batı Trakya bölgesi Pomakçası, Drama-Karacaova ve Tikveş bölgeleri Pomakçası, Gora (Arnavutluk) Pomakçası. Pomak Enstitüsü Pomakçanın yazı dili haline getirilmesine katkıda bulunmak amacıyla ilk Pomakça alfabe kitabını yayımlamıştır. ‘‘Pomashku Alfabe’’ adını verdikleri bu kitapta alfabe Latin harfleri temel alınarak hazırlanmış ve 29 harften oluşmaktadır. Esas itibarı ile Slavcanın bir diyalekti olan Pomakçanın Osmanlı yönetiminde Türkçeden bir çok kelimeyi alması doğalken ve ayrıca dinsel inanışta Türklerle aynı olunca , bu etkileşim daha fazla olmaktadır. Birinci bölümde Pomakça sayılar ve günlük konuşmalar tablo içinde ele alınarak gösterilmiştir. Günümüzde yapı lan araştırmalara göre 2498 tane dil yok olma tehdidi altında ve var olma mücadelesi içerisindedir. Pomakça ise UNESCO tarafından halen bir dil olarak kabul edilmemektedir o yüzden de kaybolan diller listesinde Pomakça bulunmamaktadır.

Pomakların Tarihi Ekslavon kavmi, Balkan coğrafyasına 5. ve 6. yüzyıllarda yer leşerek ilk yerleşik hayata geçmiştir ve bu olay Pomaklar açısından önemlidir. Ekslavon kavmiyle ilgili yapılan araştırmalarda elde edilen bilgilerde, Ekslavon kavmine yazılı belgelerde pek rastlanmamaktadır. Ekslavon kavminin ismine rastlanması Bizansa karşı yaptıkları savaşları anlatan kayıtlarda görülmektedir. Verilerde görülen şudur ki Çanakkale’ye kadar hakimiyet alanları bulunmaktadır. Ekslavonlar tarih içerisinde Bizans İmparatorluğu ve Bulgar oluşumana katılmayı tercih eden diğer soydaş slav kavimleriylede sürekli olarak savaş ve toprak çekişmesi içerisinde olmuştur ve bunun sonucunda Ekslavon kavmine karşı bir düşmanlık oluşmuş bunun devamında Bizansın Anadolu’dan göçen Avarlarla anlaşmaya varıp Ekslavonları dağıtma ları ve ortadan kaldırmaları karşılığında Balkanlara geçmelerine im kan verilmiştir. Avarlarla yapılan savaşlar sonucunda yenilgiye düşmüş olan Ekslavon kavmi iki ayrı kola ayrılarak çoğunlukla Kuzey Bulgaristan bölgesinde Lovech, Plevne, Teteven ve Shumnu’ya gönderilmişlerdir. Geriye kalanlar ise Makedonya dolaylarına dağılmışlardır ve elde edilen bilgilere göre Yugoslavya Pomaklarının oluşmasında başrol oynamışlardır. Makedonya’da yaşayan Pomaklara ‘Torbeş’ denilirken, Kosova’da yaşayan Pomaklar ise Goran lar/Goralılar (Dağlılar, Yukarılılar) olarak adlandırılmışlardır. Eksla vonlar yerleşik hayata geçme ve bunu başarabilme konusunda başarılı ve uyumludurlar. Bu başarıları yerleştikleri yerlerde köy kurmaların dan anlaşılmaktadır. Ekslavonların kurmuş oldukları köyler bugün kayıtlarda Pomak yerleşim bölgeleri olarak yer almaktadır. Türkiye Trakyasındaki yaşayan Pomakların % 50′sine yakını (Teteven-Plevne Lofça’dan) gelen Pomaklardır. Pomak Kültür Derneği, Halkların Demokratik Kongresi’nin Petrol- İş Sendikası’nda 3 Kasım 2012’de düzenlediği Halklar ve İnançlar Konferansında Pomakları tanıtan bir sunum yaptı. Konferans ta okunan tanıtım metnini şudur: 37 Sadece Türkiye’de değil. Türkiye’nin Pomakları Türkleştirme çabasının aynısı Yunanistan’da Traklara dayandırarak Yunanlaştırma, Bulgaristan’da da Bulgarlaştırma olarak karşımıza çıkıyor. Türkler, Pomakların soyunu Oğuz Türklerine, Peçeneklere dayandırmaya çalı şıyorlar. Grekler, Pomakları İskender’e akraba çıkartarak, ne kadar Grek olduklarını ispata çalışırlar. Aynı şeyi Bulgaristan da Slav yanla rını hatırlatarak Bulgarlaştırma konusunda yapıyor. Bulgarlara göre Pomaklar, Müslümanlığı benimsemiş Bulgarlardır. Yunanlar da aynı şekilde Pomakların Müslümanlığı benimsemiş Traklar olduğunu iddia ediyorlar. Bu konuda Türklerin ileri sürdüğü görüşe göre ise Kuman, Kıpçak ve Peçenek Türkleri, 10. yüzyıldan itibaren Balkanlara gitti ğinde oranın halkıyla kaynaştı. Dilini öğrendi. Kültürünün büyük bir bölümünü benimsedi. Tam dinlerini de kaybetmek üzereyken Osmanlı Balkanlara yetişti. Böylece Türkler birbirleriyle tekrar kaynaştı. Bu iddiaların ortalıkta dolaşıp durmasının nedeni elbette bu konuda Po makların bu güne kadar ciddi bir çaba içine girmemiş olmalarıdır. Çeşitli sebepleri üzerinde durulabilir neden böyle bir çabaya girişil mediğinin. Balkanlar’da 19. yüzyılda alevlenen uluslaşma sürecini kaçırdıklarını düşünebiliriz bu anlamda. Diğer bir neden ise, dinsel kimlikle tercih yapmak zorunda kaldıkları için Türklüğün içinde gö nüllü olarak erimeye çalışmalarıdır. Bu da onları tarih bilincinden yoksun kılmıştır. Yine de bir halk olarak varlıkları tam olarak inkâr edilemediği için her zaman hâkim ulusların baskılarına maruz kaldılar. Pomaklar, antik bir Slav halkıdır. Boşnaklar ve Arnavutlar gibi 14. yüzyıldan itibaren topluca Müslüman olmuş, Balkanların kadim halk larındandır. Tabi İslam’a geçiş daha geniş bir tarihsel süreci kapsar, ancak yoğunluk 14. yüzyıldan itibarendir. Pomakların, topluca Müs lüman olmalarının ileri sürülen sebeplerinden biri, İslam inancından önce Hıristiyanlığın bir mezhebi olan Bogomilizm inancının Pomaklar arasında yaygın oluşudur. Bogomilizm, ortaçağda, Bulgaristan dolay larında ortaya çıkmış bir Heterodoks inanç akımıdır. Tıpkı İslam hete rodoksları gibi, Bogomiller de sivil itaatsizliği savunur, yaşadıkları topraklarda hiyerarşik düzeni reddederler ve çoğunlukla gezgin ke şiş/derviş hayatı sürerlerdi. Bogomil keşişleri, İtalya ve Fransa’ya kadar ulaşarak, öğretilerini yaymış ve buralarda Kathar inanışının 38 doğmasına önayak olmuşlardır. Her daim Anadolu Heterodokslarıyla yakın ilişki içinde olan, hatta vakti zamanında Şeyh Bedrettin’e de yardım eden Bogomiller, 14. yüzyıldan itibaren Osmanlının Balkan larda hâkimiyet kurmasıyla Bektaşiliğe yönelmişlerdir. Pomakların antik bir Slav halkı olduğunu belirtmiştik. Tarihi konusunda da büyük bir kafa karışıklığı, hatta manipülasyon yaşandığını. Bizce Pomakların kabul edilebilir, gerçek tarihini ancak yine de Pomaklar yazacaktır. 140 yıl sonra Balkanlarla birlikte Türkiye’de de tekrar uyanmaya baş layan Pomaklık bilinci, bu konuda artık, kültürel birikimini yok et memek için ciddi adımlar atmayı zorunlu kılıyor. Yine de kabul edile bilir bir görüş, Pomakların Ekslavon (yani Slavların en eskileri) bir halk olduklarıdır. Buna göre, Pomakların ataları oldukları iddia edilen Ekslavonlar, Bogomilizmi bir mezhep olarak benimsemişlerdi. Bun dan dolayı da yaşadıkları bölgelerde soydaşlarıyla hep çatışma halinde oldular. Özellikle Bulgarlarla. Bu tanımın devamı olarak Pomakların Bizanslılarla da sürekli bir savaş halinde oldukları tezi onların, Os manlı’ya Balkanlar’da yayılması için neden yardım ettiklerini de açık layabilir. Ancak buradan hareketle Pomagi/Pomagiç/Pomojiç (yar dımcılar) gibi tezlere ulaşmak da Pomaklara yapılan bir hakarettir. Pomaklar da Müslüman olan diğer Türk olmayan unsurlar gibi, Os manlı Devletine büyük hizmetlerde bulunmuş ve onun en tepesine kadar yükselmişlerdir. Büyük Osmanlı tarihçisi ve din âlimi Ahmet Cevdet Paşa bir Pomaktır. Yine, Deliorman pehlivanlarının piri kabul edilen Kel Aliço Pomaktır. Bunlar, Pomakların en yoğun yaşadığı yerlerden biri olan kuzey doğu Bulgaristan’daki Plevne iline bağlı Lofça kasabasındandırlar. Ancak Pomaklar sadece Lofça yöresinde yaşamaz; güneyde, Makedonya ve batı Trakya’da da Pomaklar yo ğundur. Daha doğrusu Osmanlı'nın son dönemine, 93 Harbine kadar durum böyledir. 93 Harbinden önce bugünkü Bulgaristan’da Türk ve Müslüman unsurlar çoğunluktaydı. Rus ve Bulgarlar, bunların büyük bölümünü sürdüler ve katlettiler. Balkan Savaşlarında aynı şeyler de vam etti. Sürülen ve katledilenler arasında Pomaklar ve Müslüman Çingeneler de vardı. Bu olaylardan sonra Bulgarlar çoğunluğa geçtiler ve Bulgaristan kuruldu. Bulgaristan’da faşist ve komünist dönemde de Pomaklara yönelik sistemli soykırım devam etti. Bulgarlar, onların 39 “Müsümanlaştırılmış Bulgarlar” olduğunu söyleyerek, onları Hıristiyanlaştırmaya çalıştılar. 1970’lerde uygulanan ad değiştirme politika ları önce Pomaklar üzerinde başladı. Daha sonra Türklere de sıra gel di. Benzer bir süreç Yunanistan’da da yaşandı. Yunanlılar, zaman zaman baskıyla zaman zaman da müsamahayla Pomakları Batı Trakya Türklerinden ayırmaya ve asimile etmeye çalıştılar. Onların “Müslü manlaştırılmış Traklar” olduğunu iddia ettiler. Bir görüşe göre de, zamanında Müslümanlığı seçmiş bir Slav halkı olan Pomaklar, Os manlı hakimiyeti altında tıpkı Boşnaklar ve Arnavutlar gibi can kor kusu ya da vergi vermemek için İslam’a geçmişlerdir. Sonuç olarak kim ne derse desin, Pomaklar, antik bir Slav halkıdır. Yukarıda anılan egemen toplumların uyguladıkları baskıcı politikalar ve uğradıkları kıyımlar nedeniyle tarihleri göçlerle de anılır. Özellikle Osmanlı-Rus Savaşı’ndan sonra. Osmanlı’nın Balkanlarda güç kaybetmeye başladı ğı 18. yüzyılda Boşnaklar gibi Pomaklar da Ortodoks Hıristiyan inanı şının yayılmasından endişe duydular. Dolayısıyla Osmanlıya sarıldı lar. Ancak Osmanlının geri çekilirken verdiği büyük kayıpların ara sında Pomaklar da vardır. Bu kayıp, Osmanlı’nın teşvikiyle kurulan Pomak Timraş Cumhuriyeti’dir. Sekiz yıl kadar bir süre varlığını ifade edebilen Pomak Timraş Cumhuriyeti’nin bileşenleri Pomaklarla bir likte Türklerdir. İslam inancı dolayısıyla Pomaklar Balkanlarda tu tunma çabalarında Osmanlıya sarılmıştır. Ancak Rus harbinden itiba ren Balkan Savaşları da dahil, Rusların, Bulgarların ve Yunanların zulmü, Pomakların da Türkiye sınırları içerisine çekilmesini berabe rinde getirmiştir. Nitekim ikinci büyük göç de 1924 yılında resmi mü badele yoluyla Yunanistan’dan gerçekleşmiştir. Üçüncü büyük bir göç de 1970’li yıllardan itibaren Bulgaristan’da uygulanan isim değiştirme politikaları nedeniyle oldu. Bugün Türkiye’de doğudan batıya, güney den kuzeye neredeyse her yerde Pomaklar yaşıyor. Kimi yerlerde köy ler halinde kimi yerlerde ise aileler düzeyinde. Aynı şekilde Bulgaris tan’da, Yunanistan’da, Makedonya ve Kosova’da da bir Pomak nüfu sundan söz etmek mümkün. Sayıları hakkında ise tarafsız ve bilimsel bir veri maalesef yoktur. Yine de genel kabul eden rakamlar aşağıdaki gibidir: Bulgaristan: 1 milyon Yunanistan: 300 bin Makedonya: 60 bin Kosova: 60-70 bin Türkiye’de ise 4 milyon civarındadır. Türkiye’de batıdan başlayarak, doğuya, güneye ve kuzeye kadar her yerde Pomaklara rastlamak mümkündür. Özetlemek gerekirse; Edirne, Tekirdağ, Kırklareli, Babaeski, Manisa, Çanakkale, Eskişehir, İzmir, Bursa ve Tokat’ta Pomak nüfusu mevcuttur. Türkiye’de Pomaklar genelde köylerde yaşamakla birlikte, son yıllarda büyük şehir lerde de yoğun bir Pomak nüfusu oluşmuştur.
Gerçekte hiçbir Pomak, kendini Yunanlı olarak görmez. Tüm dilsel ilişkilere rağmen kimse Bulgar olmayı da istemez. Kimi zaman Türk olduklarını iddia ederler, fakat bununla kastettikleri Müslüman olduklarıdır. Çünkü Osmanlı döneminde İslamiyet’e geçmeleri hız lanmıştır ve onların dinini benimserken kültürel etkileşim oldukça fazla olduğundan kendilerini Türk gibi hissetmişlerdir buradaki anlam onların dininden ‘İslam’dan etkilenmeleri ve kabul etmeleridir. Türk lerle ilişkileri, genel olarak, kanun karşısında belli bir derece tanınan ki dilleri, Pomaklar, bu şekilde tanınmamaktadır-güçlü bir örgütten yardım ve destek isteyen bir ricacı biçimindedir. Kimlikleri soruldu ğunda Pomaklar genellikle duraksar. 24 Milliyetlerine göre tarihçiler, Pomak kimliğini var olan bu unsurlardan yalnız birisiyle tanımlarken, diğer unsuru görmezden gelmektedirler. Örneğin: Çoğu Bulgar tarihçi Pomaklar ile ilgili konuda, dil unsurunun altını çizerek , Pomakların Hıristiyan âdetlerini koruduğunu savunmaktadırlar. Hatta, bazı Bulgar yazarlar, bazı Pomakların evlerinde İncil sakladıklarını ve gizli olarak Hıristiyan ibadetleri yaptıklarını iddia edebilmişlerdir. Bazı Türk ya zarlar ise, Pomakların dil ve kültür boyutuna ilişkin olan bağlarını görmezden gelerek, ortak unsur olan din unsurunun, yani Pomakların Müslüman olmalarının altını çizmişlerdir. Hatta bazı Türk yazarlar, Pomakların anadil olarak Pomakça konuştukları olgusunu bile inkar edebilmişlerdir. Pomaklar, yüzyıllar boyu çok farklı kültürel etkilere maruz kalmış kimlikleri bu etkilerle şekillenmiştir.
Şimdi Pomaklar kimdir sorusuna çeşitli kaynakların verdiği ce vaplara bir göz atmak gerekirse: 1- İngiliz Balkan azınlıklar uzmanı Hugh Poulton: Bulgar Müs lümanlarının dini bir azınlık olduğunu, ana dil olarak Bulgarcayı ko nuşan, fakat İslami geleneklere bağlı Slavik Bulgarlar olduklarını yazmaktadır. 2- F. Kanitz;’’Pomak’’sözcüğünün Slavca ‘‘pomoçi’’ (yardım etmek) fiilinin ‘‘pomagaçi’’(yardımcı) biçiminden geldiğini ve Po- 24 Giriş kısmında 9. Dipnot olarak belirtilmiştir. 42 makların Osmanlı akıncı beylerine yerel savaşlarda ve fütühatlarında devamlı olarak ‘‘yardımcı’’lık yaptıkları için bu adı aldıklarını ileri sürüyor. Pomagaçi, Balkan lehçesinde ‘‘pomağa’’,daha sonra ‘‘Po mak’’ şeklini almıştır. 3- Ischirkoff ve F. Bayraktareviç: Pomakların yoğun yaşadığı Rodoplarda halkın, kendisini Achiryani veya Agaryani diye adlandır dıklarını yazıyor.(Türkiyede de Trakya bölgesinde Agren Pomakları adıyla anılan bir pomak kesimi mevcut). Bu sözcüklerin Bulgarcada hiçbir anlamı yok. Ama Milattan üç-dört yüzyıl önce eski Yunanis tan’da yaşayan bir etnik grup;’’Grek Agriyani’’ olabilir. Pomakçadaki sözcüklerin yalnızca yüzde 5’i Yunancayı içeriyor. 4- Bulgar edebiyatında önemli bir yeri olan Veda Slavena adlı aserlerdeki öykülerin birçoğu, Rodoplar havzasında geçiyor ve Po makların eski Trak kavimlerinden geldikleri, inançları, gelenekleri anlatılıyor. Trakya’ya adını veren Traklar, MÖ 2000-3000 yıllarında bu bölgede kabileler halinde yaşıyorlardı. 5- Genel Türk resmi tarihçileri ve milliyetçi görüşler Pomakla rın XI . ve XII . yüzyılda Ukrayna ve Romanya üzerinden Balkanlara inen Kuman ve Peçenek Türklerinin soyundan günümüze uzanan bir geçmişi olduğu savunulur. Günümüzde de yazılarında ‘’Pomak Türk leri’’ adlandırması kullanılır. Örnek olarak Prof. Dr. İlker Alp’in ‘‘Pomak Türkleri (Kuman lar-Kıpçaklar) adlı eseri.25 Görüleceği üzere çok karmaşık bir hal alan Pomakların köken tartışmaları uzun sürecek bir konudur. Burada asıl dikkat edilmesi gereken tek bir konu vardır aslında Pomakların binlerce yıl önceki kökenlerini araştırılırken günümüzde Pomaklık ve de Pomakça dili bu tartışmalar çerçevesinde kaybolmakta ve hatta bilinçli olarak kaybedilmeye çalışılmaktadır. Geçmişten bu güne kadar Pomaklarla ilgili çoğu zaman art niyet taşıyan, kışkırtıcı yönü bulunan ve milliyetçi kişiler tarafından tarihin çarpıtıldığını, Pomak halkının tek bir özelliğinden yola çıkarak genel lemeye gidildiğini görmekteyiz. Genel olarak iddialara bakacak olur sak , Pomakların Bulgardan daha Bulgar, Helenden daha Yunanlı ve Türkten daha Türk oldukları gibi yaklaşımlar varlıklarını sürdürmektedir
. Pomakların Yaşadığı Yerler ve Nüfusu Coğrafi konumu açısından önemli bir stratejik noktada bulunan günümüzde ise ‘Güneydoğu Avrupa’ olarak adlandırılan Balkanlarda yaşamlarını sürdürmüş ve sürdürmekte olan Pomakların yaşadığı bölgeler ve nüfusları bu bölümde veriler ışığında ele alınacaktır. Kabileler halinde kuzey yarım küreden güneye doğru 5. yüzyıl dan itibaren inerek Balkanlar’da yerleşik yaşama geçmiş olan Pomak halkı, köy yaşamlarının düzenli olması ve genel olarak bilinenin aksi ne sadece hayvancılıkla uğraşarak geçinmemeleri bunun yanında tarım köylerini kurmaları, Pomakları zamanlarını iyi ve kendileri için faydalı, sistemli hale çevirmelerine neden olmuştur. Kültür olgusunun sabit olmaktan çok değişken bir doğaya sahip olduğu ve insan yaşamı değiştikçe kültürün de değiştiği bilinmektedir. Göç, bu değişim unsurlarının basında gelmektedir. Göç: dini, iktisadi, siyasi, sosyal ve diğer sebeplerden dolayı insan topluluklarının hayat larının tamamını veya bir bölümünü geçirmek üzere bir iskân ünite sinden, bir başkasına yerleşmek suretiyle yaptıkları coğrafi yer değiş tirme hareketidir.27 Dış göçlerin başlıca nedenleri ise: ekonomik ne denlerle çalışmaya gidilmesi, doğal afetler , savaşlar , etnik nedenler , sınırların değişmesi, uluslararası anlaşmalarla sağlanan nüfus değişimi gibidir ve Pomakların Türkiye’ye göç hareketi yaşadıkları savaşlar , etnik nedenler, sınırların değişmesi ve mübadele antlaşması sonucu gerçekleşmiştir. 93 Harbi olarak bilinen savaş sonrasında, Balkanlardan Anado lu’ya göç eden topluluklar arasında yer alan Pomaklar, Anadolu’nun çeşitli bölgelerine yerleşmiş ve bu bölgelerde hem kendi kültürlerini yaşatmaya devam ederek ve hem de sentez bir kültürü yeniden yapı- 27 Akkayan, Taylan, Göç ve Değişme, İstanbul 1979, s.21. 46 landırarak bugünlere gelmişlerdir. Türkiye’de Pomaklar yoğun olarak Eskişehir, Kırklareli, Edirne, Balıkesir, Bursa, Tekirdağ, Çanakkale, İzmir, Manisa’da olmak üzere ve küçük gruplar halinde Samsun, Kü tahya, Afyon, Konya, Niğde illerinde yasamaktadır. Pomakların Sözlü Tarihi adlı araştırmaya göre; “XIX.yy.sonlarına doğru büyük topluluklar halinde Meriç düz lüklerini Ege kıyılarından ayıran yüksek yaylalarda ve ovalarla örtülü, Arda,Karasu nehirlerinin geçtiği Rodoplar ve Rila Dağı sınır bölge sinde oturuyorlardı. Fakat Pomaklar bu bölgenin haricinde kalan ve 1878'den sonra Osmanlı İmparatorlugu'nun bir emareti haline getirilen Bulgaristan'ın kuzeyinde Lofça, Selvi, Plevne, Rahova gibi şehirlerde ve Tuna civarlarında, bundan başka eski Selanik, Kosova, İşkodra vilayetlerinin çevresine dahil muhtelif yerlerde de küçük gruplar ha linde yerleşmişlerdi. 1874'de Jirecek'in elde ettigi istatistiklerden fay dalanarak; Lofça, Plevne'de 100.000,Rodoplar’da Sultan Yeri, Ahi Çelebi, Nevrekop dahil Selanik'ten Vardar boyunca yukarı Dıbra'ya kadar geniş bir alanda 500.000 den fazla Pomak olduğunu söyleyebili riz. Eskişehir Osmaniye Beldesi’ndeki Pomaklar Osmaniye'ye 4 ayrı tarihte göçetmişiz. İlk göçler Bulgar- Sırp savası 1885 sonrasında yaşanıyor. 1908,1914 ve 1936 da gelenlerimiz var. Şimdiki Bulgaris tan'ın Batı Rodoplardaki Pazarcık (o zamanlar Şark-ı Rumeli vilayeti Filibe sancağına bağlıydı) ilindeki Pestera, Kostandovu, Dorkovu, Pashovi, Rakitovo, Ladjene geldiğimiz yerlerdir. En son 1936'da Ra kitovo'dan gelinmiştir”28 Pomakların da içinde yer aldığı en ayrıntılı nüfus sayımlarından biri, 1912 Balkan Savaşları'ndan hemen önce Bulgar ve Grek kaynaklarından yararlanılarak yapılmıştır. Bu sayım yapıldığı sıralarda birbirlerine rakip pek çok sayımın da yapıldığı belirtilmelidir.
Bulgaristan’da Smolyan , Blagoevgrad , Pazarcık, Velingrad, Razlog, Kırcali, Gotse Delcev bölgelerinde ve Mesta Vadisi, Rodop dağlarında sıkışık alanlarda yaşamakatadır. Lofça bölgesi civarında ise küçük Pomak grupları bulunmaktadır. Bununla birlikte Pomakların %90’ı Rodop Dağlarının güneyinde bulunmaktadır. Bulgar İçişleri Bakanlığının1989’da Pomaklar için yaptığı çalışmada, nüfuslarının 268.971 ile toplam nüfusun %3’ünü oluşturduğunu ortaya koymuştur. Fakat bu rakamlar Bulgaristan’da yaşayanlarca çok düşük bulunmakta ve Pomakların milyonluk bir kitleye yakın olduğu belirtilmektedir.
Yunanistandaki Pomaklar genellikle Batı Trakya’da yaşamaktadır. Batı Trakya’nın üç ili’nde, çoğunlukla Bul garistan sınırı yakınlarındaki köylerde,İskeçe, Gümülcine ve Dime toka’da yaşamaktadırlar. Pomakların yaklaşık 40.000’i İskeçe (Xan thi) ; 27.000 , Gümülcine (Komotini’de 13.000 ) yasak bölge denilen yerde yaşamaktadır. Diğer nüfus Batı Trakya’ya yayılmıştır ve Pomak nüfusu Batı Trakya’daki Müslüman azınlığın %35’ini oluşturmak tadır.
Makedonyada Pmaklar Berovo, Debar, Bito la,Struga,Dolna Reka ve Üsküp civarında yaşamaktadırlar.Nüfusları tam tespit edile memekle birlikte, Makedonyadaki Türk Demokratik Partisinın istatis tikleri Pomak sayısının toplam 70.000 olduğu söylemektedir.
Arnavutlukta Pomaklar genellikle Makedon sınırına yakın olan Golo ve Bardo civarında yaşamaktadırlar.Fakat bu güne kadar Arnavutluk Pomakları hakında çokta ayrıntılı araştırma olmamıştır. Hatta tamamen yok sayılmıştır. Tahmin edilen nüfuslarına bakıldığında garip gelmektedir. Çünki kaynaklar Arnavutluk’taki Pomak nüfusunu 80.000-120.000 olduğunu tahmin etmektedirler. 6. Diğer Yerler ; Tüm bunların yanında 1878 göçleri döneminde 1.000 ailenin İtalya’ya ve 1.000 aileninde İsviçre’ye göçettirildiği ve iskan edildikleri verisi mevcuttur.
93 Harbi Pomak Timraş Cumhuriyeti’nin kurulmasında en bü yük etkiye sahiptir. Timraş Cumhuriyeti’nin kuruluş aşamasını anla mak için öncelikle tarihi kaynaklar eşliğinde Osmanlı Rus Savaşı’nın hangi nedenle patlak verdiği daha sonra ise Timraş Cumhuriyeti’nin hangi şartlarda kim tarafından nasıl bir örgütlenme ile kurulduğu üze rinde durulacaktır. 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı Pomaklar açısından ele alındığın da 1000 yılı aşkın süredir yaşadıkları topraklarda hem de Slav kardeş lerince, sırf İslam dininden olduklarından dolayı ,büyük katliam gör melerine ve savaşın sonucunda kendi topraklarını terk etmeleriyle sonuçlanacak büyük ,acılı bir yüzyılın başlamasına neden olacaktır ayrıca bu terk ediş Osmanlı’nın Balkanlardan kopmasını da beraberin de getirmiştir. Osmanlı-Rus Savaşı ve Ayastefanos Antlaşması, sonuç ları nedeniyle Pomak halkı için bir milat niteliğini taşımaktadır. Pomak Timraş Cumhuriyeti’nin kurulmasına etki eden konuları tarihi çerçeve içinde yer verilmiştir. Bu dönemde yaşanmış olan katli amların hepsi kayıt altına alınamamış olsa da ,rakamlar uluslararası kaynaklarla karşılaştırıldığında elde edilen veriler ışığında yazılmıştır. Bu bölümde Pomakların hayatta kalma ve topraklarını koruma çabalarının hangi ortamda ve neden geliştiğine, 93 Harbi’nin nasıl, hangi şartlarda meydana geldiği ve sonuçlarına, Ayastefanos Antlaş ması’nın Pomaklar ile ilgili maddelerine, Timraş Cumhuriyeti’nin hangi ortamda nasıl oluştuğu ve kimler öncülüğünde kurulduğuna, kurulmuş olan bu cumhuriyetin Türkiye Cumhuriyeti tarihinde öncü bir pratik olduğunun elde edilen sonuçlar çerçevesinde değerlendirilmesi ele alınmıştır.
Pomakların İslamiyete geçmeden önce kötülüklerden korunma ve onun aksi olan davranışları ve üretimde verimi sağlamak için bi linçli olarak törenlerinde büyü ve sihir önemli bir karşı koyuş aracı olarak kullanılırdı. Bu ritüel bocuk geleneğinin bir uzantısıdır ve sula rın donduğu ilk gece ile başlar. İkinci en önemli ritüel ise yöreden yöreye az değişiklik gösteren sedenkalar. Yapılan sedenkalardan ilki , gündöndü (ayçiçek) ayıklamak ve tarladan toplanılan mısırı soymak için bir evde gece bir araya gelinir ve ev sahibine yardım edilir. Ev sahibi ayıklanan mısırlardan bir kısmını pişirir ve yardım etmek için gelenlere ikram eder. İkincisi, kış geceleri hasır dokumak için gerçek leştirilen sedenkalar vardır. Üçüncüsü ise eğlenmek amacıyla gerçek leştirilen sedenkalardır. Belirlenen bir evde toplanılır herkes el işini alır, bir yandan işlerini yaparlarken bir yandan sohbet ederler. Birbirleriyle manileşirler. Sedenkanın yapılma amacı: yardımlaşma, boş zamanları değerlendirme eğlenceli şekilde değerlendirme, komşuluk doğum, evlenme ve ölüm âdet, ritüellerini yaşamak istemeleridir.

kaynak:kısmen, Seren Özcan(Ceren Yayınları)
2716 kez okundu

1 yorum:

  1. Pomak Kimliği tez araştırma kitabınızı keyif alarak okuyup Pomakların tarihi konusundaki aydınlandık. Bugüne kadar Pomaklar ile ilgi en geniş kapsamlı bilgiyi kitabınızda buldum. İleride daha geniş kapsamlı araştırmalarınızı bekliyor teşekkür ediyorum.

    YanıtlaSil