MIRDESİ VEYA MIRDASİ AŞİRETİ

MİRDESİ VEYA MİRDASİ  AŞİRETİ

Bu aşiretin ismi Kürt tarihi kitabı Selimname’de Mirdesi olarak geçer. Abbasi vezirleri olan  Sasani kökenli Bermekilerin bir kolu olduğu bilinir. Ancak onlar kendilerini Abbasilerden olduklarını  söylerler. Dini bir  önder olan ataları Pir  Mansur, Hakkari’den Eğil’e gelmiştir. Mirdasiler onun muridleridir. Aşiret adamları kendilerini arap kökenli olduklarını, Beni Kilab’ın ise Fatimiler ile çatışmalarından dolayı 1029 ‘da halepten göçtüklerini ileri sürerler.

Mirdasilerin Kolları ise şöyledir:

Buldukaniler: Eğil’de yaşarlardı. Akkoyunlular ile iyi ilişkiler kuran buldukaniler yinede Şah ismail’im Eğil’I  işgal etmesine engel olamadırlar.

Diğer kolları ise, Palu ve harpu ile berdenç ve çarmuk(Çermik) ‘te yaşarlardı.

Bazı kaynaklar mirdasileri arap kökenli olduklarını ifade etmelerine bazı kaynaklarda Mirdasilerin Hakkari kökenli kürt olduklarını  ileri sürerler. Türkiyede Şanlıurfa, AdıyamanHaymana İç Anadolu gibi birçok bölgeye dağılmışlardır.Kuzey  İra ve Suriyenin  Halep ile Şam bölgelerinde yaşayan mirdasilerde mevcuttur. köklü ve kökeni tarihe dayanan bir aşirettir. 

Mırdasiler henüz devlet kurmadan çok önceleri kürt aşiretleri ile beraber yaşıyordu.  Mırdasilerin tarih boyunca Türkmen aşiretleri ile de birçok münasebetleri vardır. Hatta aralarında kız alıp vermelerde zaman zaman olmuştur. Dolayısıyla günümüzde saf ve sağlam olarak Arap mırdasilere silsile ile bağlanan bir kabile veya ata tespit etmek mümkün değildir. Türkmen arap Kürt karışımı bir aşiret olduğunu ileri sürenler de vardır. Mırdasiler kendi aralarında 1- Mırdasi Tirkan (Adıyaman Gerger) 2- Mırdasi Abdul hay (Haymana Ankara Konya arasında),3- Mırdasi Gavestiyayi gibi  kabilelere ayrılmışlardır.

Mırdasiler Eğil beyliğinin dağılması ile beraber görüldüğü gibi üç parçaya ayrılmıştır. Bu parçalanmada bir kısmı Diyarbakır Karacadağ yaylasına ve karageçi bölgesine giden terikan mırdasileridir. Terikan mirdasileri daha sonra iki parçaya ayrılmışlardır. Bunlardan bir kısmı Diyarbakır’a gitmiştir. Bunlara Mırdasi Terikan mırdasileri derler. Bir kısmı da Kâhta Nemrut dağına göçmüştür. Bunlara da Gavestiyayi (öküzü yorulmuşlar dendir. Terikan mırdasilerinin İkiye ayrılmasının büyük sebebleri arasında karacadağ yaylasında karageçilerle mırdasiler arasında çıkan bir savaş gösterilir. Bu savaşın büyümesi neticesinde bölge aşiretleri ve zamanın valisi araya girerek: kimin adamları fazla ölmüşse o aşiret burada kalacak. Adamları az ölmüş olan aşirette göçecek diye bir karara vardılar. Fakat karakeçililer bir oyun yaparak ölülerinin daha çok olduğunu istap edince mırdasiler nemrut dağlarına göç etmek mecburiyetinde kaldılar. Günümüzde Mırdasiler genel olarak Kâhta, haymana ve Diyarbakır da çoğunlukla otururlar. Şanlıurfada yine mırdasiler mevcuttur. Yaklaşık sekiz köydürler. Yine Maraş Pazarcık ta bir kısım mırdasi oturmaktadır. Bunlar Hayamana Mırdasilerinden koparak buraya yerleşmişlerdir.

Mırdasilerin ilk göçü Mirdas devletinin yıkılışından sonra Kürt dağına olmuştur. (Suriye Afrin şehri bölgesi) fakat orada da tutunamayınca iki kısma ayrılmışlar ve Eğil civarına yerleşmişlerdir. Mırdasiler asılları hangi kavim ve topluluğa dayanırsa dayansın Aşiretler arasında beylik kurmuş ve Abr (beylik) düzeyine yükselmiş 26 abr dan biridir. Şeref han bu aşiretin reislerinin aslının Abbasoğullarına dayandığını söylemekte dir. ( Elimzide başka bir aksi görüş veya bilgi olmadığına göre bunu kabul etmek mecburiyetindeyiz. En büyük ataları ve beyliğin kurucusu olan Hüseyin A’racın (Allah sırrını kutlu etsin) kabri günümüzde hala Eğil kazasında halk tarafından ziyaret edilir. Fakat Mırdasilere başkanlık yapanlarla Mırdasi aşiretinin birbiri ile pek alakaları yoktur. Mırdasi beyleri kendilerini Abbasi olarak takdim ederler. Ki Bu beylerin ellerinde 17. baba da Hz. Abbas (Allah ondan razı olsun) ulaşan bir şecereleri de mevcuttur. Bilindiği üzere Mirdasi aşireti uzun bir süre Şam ve Halep bölgesinde Diğer aşiretlerle beraber yaşıyorlardı. 1023 miladi yılında Salih bin mirdas bu bölgede büyük bir şohrete sahip oldu. Hem Türkmen aşiretleri hem kürt aşiretleri onun etrafında toplanmışlardı. Salih Bey bu fırsattan yararlanarak bölgede hüküm süren Fatimilerin hâkimiyeti altında olan Halep şehrine hücüm ederek işgal etti.  Daha sonrada Bağımsızlığını ilan etti. Fakat mısırlıları Bu hareket karşısında Suskun kalmayıp Savaş hazırlıklarına başladılar. Remle’de yapılan karşılıklı savaşda Bu kahraman insan öldürüldü. Daha sonra çocukları birkaç yıl daha mücadele etmeye çalıştılar. Fakat düşmanlar o kadar çoktu ki. Bu sefer Ukeyil aşireti mırdesilerin üzerine hücum ederek yurtlarını darmadağın etti Halep Ukayli aşiretinin toprağı oldu.  Müslüm Bin kureyş O dönem ukayil aşiretinin reisliğiniyapmakta idi. Mirdas oğulları Remle savaşından sonra bu bölgede aşireti ile tutunamayacını anlamış oldular Bir kısmı suriyede kalıp Mücadele etmeye devam ettiler Bir kısmı da Göç edip doğu anadoluda Eğil kalesine gelip yerleştiler. Miladi 1030. Uzun süre dünya geçimi ve maişet derdine düştüler. Piran da Hz Abasın soyundan gelen Mübarek insan Mansur bin seyid Hüseyin Al A’rac ın dergâhına gidip tarikatına girdiler. Sofilik hızla Mirdasi aşiretleri arasında yayılmaya başladı. Zaman geldi. Tüm insanlar gibi Mansur hazretleri hakkın rahmetine kavuştu. Halifeliği oğluna vasiyet etmişti. Oğlu Pir Musa Efendi şeyhlik postuna oturdu. Şanı ve şerefi tüm bölgeye yayıldı. Kimi onun kerametlerini abartarak anlattı. Kimi onu meth’u sena etmekten gurur duydu. Binlerce sofi tarikatına girip Pir Musayı kendisine mürşit olarak seçti. O artık aşiretlerin piri sultanı, babası, dedesi her şeyi idi. Bir dediği iki edilmez dergâhına yüz sürenler onun manevi nazarından feyz alıyorlardı. Sonra hak onada vasıl oldu Bu dünyadan göç edip gerçek âleme gitti. Yerine Oğlu Pir Bedir halifeliğe ilk adımını attı. Artık Mırdasi aşireti onunla gurur duymaya başladı. Binlerce mırdasi sofisi onun dergâhında yiyip içiyor gelen mürid ve misafirlere hürmet ediyorlardı. Pir Bedir ile eğil kalesi beyi arasında sürtüşmeler başladı. Eğil beyi haklı olarak kayğı duymaya başlamıştı. Pir Bedir de Boş durmadı. Günün birinde Mırdasi aşireti ileri gelenlerini ve Sofilerini çağırarak Bu eğil beyi artık işi çığırından çıkardı. Tarikat ve tasavvufa düşman kesildi deyip sofileri ile şehri bastı. Kısa zamanda şehir teslim oldu. Artık Pir bedir Hem şeyh hemde şehrin beyi oldu. Fafak çok geçmeden selçuklu devleti bölgeyi istila etmek üzere Emir Artuk beyi görevlendirdi. Artuk bey Pir bedirin ve diğer belrein üzerine yürüdü. Kimsenin gözünün yaşına bakmadı. Aşiretlerin kimi Artuk beyin ayağına gidip teslim olduklarını ilan etti kimi evlad’u iyalini alıp başka taraflara savuştu. Pir Bedir bir tedbir alıp Mırdasileri yanına alarak Silvana doğru kaçtı. Şehrin yakınlarına gelip Husamettin beye elçiler gönderip sığınma talebinde bulundu. Bu talep kabul edildi. Mırdasiler için bir zozan sahası gösterildi. Aşiret çadırlarını açarak yerleşti. Pir bedir bey de Silvan merkezde Hüsamettin Beye misafir oldu. Fakat Eksuk’un oğlu Artuk Mırdasilerin peşini bırakmadı. Zira mırdasiler ve beyleri bölgenin en kuvvetli aşireti idi. 1068 yılında Emir Artuk Silvan’ı muhasara altına aldı. Bütüm ırdasiler ve bölgede bulunan aşiretler Husamettin ile Pir Bedir’in komutasında aslanlar gibi savaştılar. Fakat zafer Artuk beyin oldu.( Abduselam efendi 57) Pir Bedir ve oğulları meydanda kılıçtan geçirildi. Neslinden bir tek adam kalmadı. Hüsamettin’de aynı akibetten kurtulamadı. Halk teslim bayrağını göğe kaldırarak Artuk beyden aman diledi. Böylece Artuk Bey haşametli ve gururlu olarak şehire girip zaferi Sultan Alparslana (Allah ondan razı olsun ) haber verdi. Mırdasiler bu savaştan sonra günlerce yas tutup ağladılar. Fakat Allahın takdirine sonunda boyun eğdiler. Fakat savaştan bir ay sonra Mırdasilerin arasında müjdeli bir haber yayıldı. Pir bedir ın hanımı diğer kadınlara kendisinin hamile olduğunu söylemişti. Butun mırdasi kabile ve malbat beyleri yeniden dünyaya gelmiş oldular. Artık Hanım efendiyi gözleri gibi korumaya başladılar. Pir Bedir’in Hanımı bir türk aşireti beyinin kızı idi. Doğum sancıları tutunca Hanım efendinin kardeşleri ve aşireti etrafını sardı. Nihayet Nur topu gibi bir çocuk dünyaya geldi. Çocuğun dayıları Adını bulduk koydular. (Allah çok şükür umduğumuzu bulduk manasına) üzün bir müddet Sılvan yaylarında dolaşan mırdasiler sonunda ana vatanlarına geri dönme kararı aldı. Eğile gelip vatanlarını geri istila ettiler. Bulduk Beyi de henüz genç yaşta Aşiretin reisi olarak ilan ettiler. Bulduk vefat edince aşiret reisliğine Emir İbrahim geçti. Sonra Oğlu emir Muhammed reisliği ele aldı. Emir muhammed ölünce yerinde 3 oğlu kaldı. Babası henüz sağ iken büyük oğlu emir İsayı yanında bırakmıştı Emir Timurtaş’ı bağın kalesine, Emir Hüseyini de berdenç kalesine kaymakam olarak atamıştı. Babasının vefatından sonra Emir İsa Aşiret reisliğini eline aldı. Mırdasilerde onun etrafında toplanarak çeşitli görevler aldılar. Emir İsa’dan sonra yerine oğlu Devletşah reisliği ele aldı. Daha sonra yerine oğlu İsa reisliğe geçti. Ondan sonra da Oğlu Mir Şah muhammed reisliğe getirildi. Şah Muhammet’ten sonra oğlu Kasım başkanlık yapmaya devam etti. Onun dönemi İran şahlarından Şah İsmailin devrine rast geliyordu. Şah ismail bölgeyi kasıpkavururken O Şaha karşı boyun eğmemeye yemin etti. Fakat Büyük komutan Ustalcu Muhammed hanın gazabına uğradı. O gün Mırdasi aşiretinin kahramanları mertçe Ustalcuya karşı savaştılar. 1508 yılının bir bahar ayında Eğil kalesi Ustalu tarafından darmadağın edildi. Mırdasiler kara çadırlarını alıp dağlara çekilip başlarının çaresine baktılar. Şah ismail in bu bölgedeki siyaseti Büyük Sultan Yavuz Selim hanın gazabını celb etti. Nitekim Çaldıranda bütün bölge aşiretlerinin desteğiyle şahın ordusunu darmadağın etti. Emir Kasım büyük sultanın bu zaferinden sonra Eğile hücüm ederek kızılbaşları oradan çıkradı. Fakat ömrü yetmeyerek bu vefasız dünyadan gerçek dünyaya göçtü. Yerinde erkek evlatta kalmamıştı. Mırdasiler kardeşi oğlu muradın beylik yapmasını uygun buldular. Durumu kahraman sultan Kanuninin yöredeki Valilerine bildirdiler. Babi âliye arz edilen durum uygun görülerek bir fermanla teyid edildi. Murad bey Sofi karaterli bir insandı. Varisi olduğu Kasım beyin kabrini yaptırdı. Ve büyük bir yemekhane yaparak halka bedava yemek dağıtır bundan haz duyardı. Vefat edince yerine oğlu Cafer Bey başkanlığa geçti. 1597 yılına rastlayan bu reislik 30 yıl kadar sürdü

Nusret Aydın, Diyarbakır ve Mirdasilerin  tarihi isimli kitapta Mirdasileri şöyle anlatır: Mırdasilerin toprakları Amid (Diyarbekir / Diyarbakır) il sınırlarından başlayıp, batıya doğru Karacadağ’ın kuzey eteklerini izleyerek Adıyaman Gerger’i de içine alarak batıda Fırat nehrine, Fırat nehri sınır teşkil edecek şekilde kuzeye doğru çıkarak Pütürge’yi de içine alıp Elazığ, kuzeyde Munzur Dağları, Muş, Bingöl il sınırları ile doğuya doğru Zirkilerin ve Süleymani aşiretinin toprağı olan Lice (Atak) ve Silvan toprakları Mırdasilere sınır teşkil edecek şekilde yine Amid il sınırının kuzeydoğusunda son bulurdu. Mırdasiler gelip bu topraklara yerleştikten sonra kendilerine önce Piran (Dicle) ilçesini merkez seçtiler. Bu geniş topraklara yayılmış olan Mırdasilerin bölgeye geliş tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte tarihi kaynaklar, dokuzuncu yüzyılın sonu ile onuncu yüzyılın başlarından beri bölgenin tarihinde rol oynadıklarını belirtmektedir.

Mırdasiler bölgeye geldikleri tarihten beri etkinliklerini sürdürmektedirler. Bölgenin kültürel, sosyal ve ekonomik kalkınmasına katkıda bulunmuş, yarattıkları kültürel değerler yer yer harap da olsa günümüze kadar gelmiştir. Mırdasiler bölgede olduğu gibi Amid’in tarihine de çeşitli dönemlerde damgalarını vurdular.

Kaynak:

1-Viladimir Minorrski

2-Basil Nikitin

3-Vikipedia.org

4-M.E.Z.Beg(Meşahir-ül Ekrad)

5-Nusret Aydın(Diyarbakır ve Mirdasiler’in Tarihi)

 

MİRDASİ AŞİRETİNİN ÖNEMLİ ŞAHSİYETLERİ

1-Emir Hüseyin

Mirdesi Emir Muhammed'in oğlu olan Emir Hüseyin, Çermik'e bağlı Ekil(Eğil) imaretinin kurucusudur.

 

Derleme:

Memedé Kazım

 

www.semskiasireti.com

..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder