Kardari veya Gardari Aşireti

Kardari veya Gardari aşireti kökleri çok eskilere dayanan ve kürt aşiretleri içinde çok önemli bir yeri olan Şikaki Aşiretinin bir koludur. Botan menşeylidir. Tarihte Abbas Han zamanında Cizira Botan’daki Fınık Kalesinin mutlak hakimleri idi. Botan ve Van civarına ünlü Şemskanlı Hamza Bey vasıtası ile gelmişlerdir.Kürdolog ve araştırmacı İngiliz General Mark Sykes bu aşiret için semi-nomadic and sedentary yani yarı göçebe ve yerleşik bir aşiret olduğunu yazar. Bir kısmı yaşadıkları bu günkü topraklara göç etmeden önce Irak’ ta yaşarken yezidi inancının Miridxane ocağına bağlı idi. Ancak günümüzde tamamı müslümandır. Selahaddin-i eyyubi zamanında ordunun suvari kısmında görev yapmışlardır. Bazı kaynaklar bu aşiretin Selahattini eyyubinin bağlı olduğu Rewadi aşiretinin bir kolu olduğunu iddia eder. Hasankeyf kalesinde hüküm sürdükleri zamanlarda başlarında Melik Muhammed vardı. Bu zat Selahaddini eyyubinin soyundan idi. Şikak Aşireti içinde, sırasıyla Avdovi ve Kardari aşiretleriyle ilişkilendirilen (Pisaka denilen) iki reis soyu vardı. İlk aile soyunu, Selahaddin Eyyubi’nin askeri seferlerine katılmış Kürt reislere dayandırıyordu. Bu iki aile arasında daima, konfederasyonun tamamının liderliği üzerine rekabet olagelmişti. Çoğu zaman her biri Şikak’ın ancak bir parçasına hakim oldular. 1900'lü yıllarda Şikaki bölgesinde en azından üç reis, Şikak’ın en üst liderliği için rekabet halindeydi. En güçlüleri muhtemelen Avdovi Pisakalarından Ali Ağa’ydı; oğulları Cafer Ağa ve (lakabı Simko olan) İsmail Ağa cesur savaşçılar ve gözü pek baskıncılar olarak büyük şöhret yapmışlardı. İkinci reis, Mamedi’nin başındaki Ömer Ağa(bazı kaynaklara göre Simko’nun amcasıdır ama bu konuda hayli tartışma vardır); üçüncüsü de, Kardar Pisakalarından (Kollarından) olan ve kendi hakimiyeti altında bazı alt-aşiretleri bulunan Mustafa Ağa’ydı. (daha sonra yerini kardeşi İsmail’e bırakacak) O yıllarda reisler birbiri ardına devrilip durdu. Avdovi Pisakalarının başı Ali’nin kardeşi olan Yusuf'un önderliğindeki aşiret mensuplarının bir kısmı zamanla dağıldılar, bir kısmı da Kardarilerle girdikleri çatışmalarda öldürüldüler. Sımko’nun İran’a karşı Mücadele ettiği sıralarda, maiyetinde, eskiden Osmanlı ordusunda bulunan, iyi silahlanmış ve Alman subaylarca eğitilmiş birkaç yüz asker bulunuyordu. Bu askerlerden biride Kardari’li Emir Han idi. Bu savaş esnasında, en yakın müttefikleri bazı sebeplerden dolayı Simko’yu terk etti. Nitekim, Kardar Pisakalarının başı aynı nedenle, Simko’nun başlıca potansiyel rakibi olan, birçok durumda Simko’nun tam yetkili temsilcisi olarak hareket etmiş Emir Han, 1922’de onu terk etme girişiminde bulunmuştu. Ruslar 8 Eylül 1914 yılında, Bacerge, Mergevar, Terkevar, Özalp, Saray, Salmas,Kotur Van ve Muradiye civarlarını ele geçirmek için tamamı Ermenilerden oluşan 400 kişilik bir silahlı gurup hazırlayıp gönderdi ancak, Osmanlı ordusuna karşı başarılı olamayacaklarını anlayınca kardari Aşiretini yanlarına çekmeye çalıştıysalar da başarılı olamadılar. Yani Kardariler Ruslara destek vermediler. Bu duruma sinirlenen Ruslar Kardari’leri katlima tabi tuttular, aşiret erkeklerini süngülerle katlederken kadınların ırz ve namuslarını kirlettiler, Ruslar bu vahşiyane hareketleri, Henari, Begzadeler ile Herbeyilere de yaptılar. Bu olay Doğu cephesinde görevli 3. Ordu komutan Mahmut Kamil Bey’in 23 Mart 1915 tarih ve 2763 sayılı raporunda şöyle anlatılmaktadır.” Barzan Şeyhi Abdüsselâm, Rusların yardımıyla aşiretleri teşvik ederek, Bacerge civarına kadar gelmişti. Sınırı geçmek üzereyken İran’ın Kardar aşireti ile anlaşamadığından dolayı, söz konusu aşiret tarafından yakalanarak Bacerge Karakoluna teslim edilmiştir. Bunun üzerine Ruslar, Kardar aşiretine ait bütün köylerin mal, mülk ve sürülerini mahvettiler. Kadınlarını, çocuklarını kestiler ve ateşe atıp yaktılar. Bu aşiret halkından kurtulabilenler, perişan ve sefil bir hâlde sınırımıza sığındılar. İranlı Somay, Merkevar ve Terkevar aşiretleri bu tecavüzden korkarak, Ruslara karşı kendilerini korumaya çalıştılarsa da Ruslar, sevk ettikleri askerî birlikler ile bütün o bölgeyi yaktılar, Müslüman halkı katlettiler. İran içlerinde Müslümanlara yapılan bu mezalim, genel olarak etkili olmuş ise de gerçekte, hiçbir müdahalede bulunulmamıştır. Hatta hayatını kurtarmak üzere bizim tarafa kaçmak isteyen Müslümanları, sınırlarımızın içerilerinde de takip ettikleri sırada, Ruslar Bacerge civarındaki Bani Karakolu ile Şemdinan civarındaki Katuna Karakolunda bulunan askerlerimize taarruz ederek saldırdılar. Eylül ortalarında meydana gelen bu olaylardan başka, Salmas’ta 400 kişilik bir Ermeni çetesi silâhlandırılıp, bunları askerî koruma altında memleketimiz içinden geçirmeye teşebbüs etmişlerdir. Bundan dolayı o bölgede de harbin ilânından önce sınırımız üzerinde birkaç defa çatışma çıkmıştır. ” Van, Hakkari, az sayıda Van gölünün batı kesimlerinde ve ağırlıklı olarak İran’da yaşarlar En önemli şahsiyetleri Sertip Ağadır. Derleme Memedé Kazım

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder