DINBILİ,DUNBULİ,DUMBULİ,VEYA BERMEKİLER

.. Kökeni tarihe dayanan geniş ve büyük bir aşirettir. Günümüzde İran, Irak, Suriye, Filistin, Azerbaycan, Rusya, Ermenistan, gibi birçok ülkeye dağılmış vaziyettedir. Türkiye’deki kabileleri diğer ülkelere nazaran daha geniş ve nüfusça çok kalabalıktır. Tarihçi ve coğrafyacı Al Ömeri Mesalikul, Ebsar isimli eserinde Kürtleri anlatırken bu aşireti Kürt aşiretleri arasında sayıp Dinliye aşireti olarak isimlendirir. 1000 kadar nüfuslarının olduğunu söyler ve Cebeli Maklub’da oturduklarını izah eder. Mes’udi, Murucu Zeheb isimli eserinde bu aşiretin tarihi varlığından bahsederek: “Şam toprakları içinde Denabile olarak bilinirler. Musul ve Cudi Dağı arasında yaşıyorlar demektedir. Irak’taki kısmı genelde Yezidi dinine mensuptur. Türkiye’deki Dümülilerin bir kısmı Alevi bir kısmı İslam inancını taşımaktadırlar. Alevi kısmı genel de Tunceli ve civarındadır. Makrizi bu aşiretten bahseder. Markizi’ye göre bu aşiretin ismi Dunbilidir. Abbas Azzavi Irak kısmınında Dumbuli olarak isimlendirildiğini söylemektedir. Yakut el Hamavi ise Dünbulci olarak kaydeder. Dumuli aşireti gerek Hamdaniler döneminde gerekse Eyübiler döneminde oldukça büyük vazifeler almış bir aşirettir. Dümbüllilerin anavatanı Cudi Dağı bölgesidir. Dumbilliler tarihi Goran Kürt gurubunun bir kabilesidirler. Yezidi kısmı Irak’taki Dasini aşiretine bağlı olarak hayatını sürdürmektedir. Irak’takilerin en belirgin beyleri Musul’da yaşamış, bunlardan Şemseddin Ebu Abbas Ahmet Bin Nasır Bin Hüseyin Miladi 700’lü yıllarda yaşamıştır. Tahrani; Azzari’a isimli eserinde (c.4 sayfa 36’da) Abdurrezak Dümülli’nin bazı eserlerine Tahran’da Hazaini Kütübi Melik Al Şuera Kütüphanesi’nde rastladığını söylemektedir. Suriye’deki kısmı Kürt Dağı ve Afrin civarında hayatlarını sürdürmektedirler. Bazı kısımları Azerbaycan bazı kısımları Gürcistan’da yaşamaktadır. Azerbaycan’daki Dumbuli kabileleri Şii inancını taşımaktadır. Firuzadabi Kamus’al muhit isimli eserinde Dümbülilerin Yezidi olduklarını söyler. Abdurezak Beğ Bin Nacfa’li Beğ’i Dumbuli. Bu zatın Kaçar Türkleri ile ilgili bir kitabı da vardır. Tarihi Kaçariye diye meşhur miladi 1763–1828 yılları arasında yaşamıştır. Dümbülli aşiretine mensuptur. Bu zat yazdığı Riyad’ul Cennet isimli eserinde Dümbüllilerin Bermeki asıllı olduğunu iddia eder. Abdurezak’a göre bunlar Rozbayani aşiretinin bir kabilesidirler. Yine Ebu Hanife El Dinaveri Ensabul Ekrad isimli eserinde Dümbülilerin İlk reisi İsa’nın Bermekilerden olduğunu dolaysıyla Bermekilerin Dümüli olduklarını söylemektedir. Aşiret reisi İsa’nın nesebini ise şu şekilde kaydetmektedir. İsa İbni Salahaddin İbni Yahya El Kurdi İbni Emir Yahya 2. İbni Süleyman İbni Emir Şeyh Ahmet İbni Emir Musa İbni Tahir İbni Emir İsa İbni Tahir İbni Musa İbni Emir Yahya (Harun Reşid’in Veziri) İbni Kubad İbni Bermek İbni Arduvan İbni Bermeki İbni Nuşirevan(Sasani Kralı). Şii Dümbüllilerinin en meşhur reisleri Ahmet Xan’i Dümbüli’dir. Bu zat Zendi reisi Nadir Şah’ın dömeninde meşhur biri idi. Emir Behlül‘i Dümüli ise Sultan Haydar’ı Safavi’nin döneminde meşhur biridir. Fars tarihçileri ve yazarlarına göre İran Dumbullileri kendilerini Bermeki asıllı kabul ediyorlar. Bu fikri kabul eden yazarlar ve kitapları şunlardır. Ensabul Ekrad – Ebu Hanife Dinaveri, Tezkire-i Heft İklim – Seyid Hüseyin Nuzuzi, Tarihi Kaşan –Emin Ahmet Razi, Riyadul Cennet - Abdurezak Beg’e Dunbulli, Tezkiretul Denabile –Mahmu Xan, Tarixi Denabile- Hacı Mahmut Aka, Tecriyetel Herar ve Tesliyetel Ebrar- Abdurrezak Beg, Tebriz 1931 Hasan Kadı Matbaası. Dümbülilerin tarihte meşhur olmuş birçok şahsiyetleri vardır. Bu büyük ve köklü aşiretin meşhur olan bazı zevatının isimlerini aşağıya aldım Emir Yahya El Bermeki Emir İsa El Bermeki Emir Cafer Şemsul Melik Şemseddin Ahmet İbni Xallikan diye meşhur olmuştur. Vefayatul Ayan isimli eseri İslam âleminde meşhurdur. Kerim Han’ın Hanımı Şair Hiran’a Dümbülli. 4500 beyitli Divan’a Hiran’a Dümülli isimli eseri bulunmaktadır. Farsça ve Türkçe kasidelerden oluşur. Bahaddin Ağa (Abdurazak Dümbülli olarak tanınır) Asker Han (beylerbeyi) Ayetullah Mirza İbrahim Ağa Han, Muhammed Cafer Han Dr. Fritiz Dümülilerin resilerinin Arap asıllı olduklarını söylemektedir. Fakat bu fikir Şerefname isimli eserin sahibi şerefhan’ındır. Riyadul Cennet isimli eserin sahibi Abdurrezak’a göre Dunbul; Diyarbakır civarında bir dağlık bölge ismidir. İsa bu dağlarda Dünbüllilerle yaşarken buradan göç ederek Azerbaycan bölgesine gitmiş orada bir Dümbülli beyliği kurmuştur. Nitekim Fritiz ikinci bir rivayeti nakleder ki, bunların Bukhtan bölgesinden gittiği tezidir. Bu tez de yine Şerefname’ye aittir. Malum Bukhtan-Botan; Cizre bölgesidir.Nitekim yukarıda geçmişti. Tarihçi Mesudi de bunların Cudi yani Cizre asıllı olduklarını söyler. Dolayısıyla Dümbülliler dünyanın birçok bölgesine buradan dağılmışlardır. Dubülli aşireti tarihte bir aşiretler federasyonu olarak görülmektedir. Dolayısıyla aşiret literatüründe abr olarak kabul edilir. Bu aşiret bölgede birçok beyliğin kuruluşunda bulunmuş aynı zamanda kendileri de bir beylik kurmuşlardır. Yezidi olan kısmı uzun zaman Mahmudiyan Beyliği içinde yaşamıştır. Van-Özalp kazası ve civarında kurulan bu beylik geniş ve şaşalı bir tarihe sahip Yezidi abrıdır. Fakat daha sonraları Yezidiliği bırakarak İslam olmuşlardır. Yine Dümülilerin bir kabilesini Hakkâri beyliğinin kuruluşunda görmekteyiz. Burada Pinyaniş aşireti ile beraber uzun süre bu beylik içinde kalmaya devam etmişlerdir. Dümbülilerin diğer bir adı da Dengulidir. Genellikle Mardin civarında bu aşirete Denguli denilmekte idi. Dümbüllilerin; Bukhtan’dan (Cezire) göç ederek Sekmanabat bölgesine ne zaman gittikleri bilinmemektedir. Bu kadar büyük bir aşiretin muhtemelen bir kısmının Sekmanabad’a gittiği tezi daha doğrudur. Aşiret reisleri İsa beraberindeki Dumuli aşireti ile birlikte Azerbaycan’a geldiğinde devrin hükümeti kendisine Sekmanabad bölgesini verdi. Bu dönemde Dümbüliler Yezidi dinine mensuptu. Fakat bir Dümbüli beyi Yezidi dinini terk ederek Müslüman oldu. Kendisine tabi Dumbili kabileleri de reislerine uyarak Müslüman oldular. Diğer kısımlar Yezidilikte kalmaya devam ettiler. Daha sonra ekseriyeti İslam dinini kabul etti. Dümbülilerin ilk atalarının Yezidi olması onların Arap asılı olmadıklarını da gösterir. Zira Şam Araplarında Yezidiliği kabul eden hiçbir aşiret yoktur. Dümbülli reisi İsa’ya Sekmanabadı ocaklık olarak veren beyin kim olduğu belli değildir. İsa Bey’den sonra Dümbülilerin reisliğine oğlu Şeyh Ahmet Bey geçti. Şeyh Ahmet’in zamanı Akkoyunlular dönemi idi. Ahmet Bey de Akkoyunluların himayesine sığındı. Akkoyunlulara hürmetkâr davranan Ahmet Bey’e Uzun Hasan tarafından Bay Kalesi ve Hakkari’nin bazı bölümleri de verildi. Şeyh Ahmet, Bay Kalesi’ni başkent olarak kabul edip buraya yerleşti. Bir müddet sonra vefat etti. Yerinde iki oğlu kalmış idi. Babalarının vasiyeti gereğince Dümülilerin başkanlığına Behlul Bey getirildi. Fakat bu zatın da ömrü vefa etmedi ahirete göç ederek dünyayı terk etti. Yerine yedi erkek çocuk bıraktı. Çocuklarından Hacı Bey, Safavi Devleti reisi Şah Tahmasb’ın sarayında idi. Orada bir nevi staj görmekte idi. Tahmasb bütün Hoy eyaletini Sekmanabad’a katarak Hacı Beyi bu bölgeye vali olarak tayin etti. Ayrıca Hacı Bey’e sultan unvanı verildi. Artık bölge Dunbüli Sultanlığı olarak ün saldı. Sultan Hacı Bey aynı zamanda İran hududunu da koruyan bir beylik statüsünde idi. Fakat Allah’ın takdiridir ki Allah bir insana çok şeyler verdi mi ilk yapacağı iş kendisini diğer insanlardan üstün görmek. Hacı da bu kadar saltanat ve mülk karşısında şımarmaya başladı. Hele Dümbülilerin derdi hiç çekilemez oldu. Bölgeyi tamamen haraca bağladılar. Yüce yaradan onların bu zulmüne fazla fırsat vermedi ani bir atakla Van beylerbeyi İskender Paşa, Hoy Kalesi’ni istila etmeye karar verdi. Dünbüliler ile Osmanlı askerleri ve yöre aşiretleri arasında amansız bir savaş başladı. Fakat Behlül ve Dümüliler büyük zayiatlar vererek bölgeden kaçtılar. Hacı Bey’in henüz kundakta küçük bir oğlu vardı ki aşiret reisleri Behlül savaşta öldüğü için adını değiştirerek Hacı koydular. Fakat Sekmanabad bölgesi Behlül’ün oğlu Ahmet Bey’e teslim edildi. Hacı Bey’in ölümünden sonra Dümbülli aşireti gâh Osmanlıyı gâh İran’ı destekleyerek uzun süre tereddütte kaldı. İkili oynamaya çalıştı. Bu halleri Kanuni Sultan Süleyman’ın Nahcivan seferinden dönüşüne kadar devam etti. Bu tarihte Dünbüli aşireti İran şahlarını tamamen terk ederek Osmanlı tarafına geçtiler. Şah Tahmasb bu büyük bir güce sahip olan aşiretin kendisini niçin terk ettiğini bir türlü çözememişti. Bunu araştırmak için çeşitli yollara başvurdu. Günün birinde bir yolunu bularak Dümüli reisi Ahmet Bey ve birkaç Kızılbaş beyini Ardahan’a gitmeye ikna etti. Şah Tahmasbın niyeti Ahmet Bey ve üç kardeşini beraber gönderdiği Kızılbaşlara öldürtmek idi. Daha sonra kendi sarayında bulunan Dümüli korucularını da kılıçtan geçirdikten sonra Dümüli aşiretini ortadan kaldırmak üzere üzerlerine asker gönderecekti. Plan aynen tatbik edildi. Üçkardeş ve saraydaki otuz kadar korucu bir gün içinde katledildi. Aynı gün Dümüli aşiretinden 400 kişi katledildi. Dümülilerin tarihte en kara günü işte bu gündür. Kimi dağlara firar etti. Kimi şahın askerleri önünde diz çöktü. Fakat hiçbir faydası da olmadı. Zira katliam emri büyük yerdendi. Sadece Behlül’ün torunlarından Mansur Bey canını kurtarmıştı. O da kaçarak Kanuni Süleyman’ın himayesine sığındı. Şahı, meliki, başkanı, hakanı. Padişah yaparsan hangi insanı Mülküne dokunma beis yok senden. Ama bir dokunsan buldun belanı Kanuni, Dümüli aşiretine merhamet kanatlarını gerdi. Onlara Kotur Deresi ve nahiyesi yaylalarını vererek buralara yerleştirdi. Mansur Bey ömrünün sonuna kadar Osmanlı hududunu İranlılara karşı aşireti ile beraber korudu. Daha sonra ömür yolunun sonuna gelerek diğerleri gibi hak ve gerçek olan âleme göçüp gitti. Yerinde iki oğlu kalmış idi. Veli ve Kılıç beyler. Veli Bey Osmanlının da tasdiki ile beylik postuna oturdu. 1570. Veli Bey’in kardeşi Kılıç Bey Osmanlı idaresi tarafından birkaç Dümbüllü kabilesi ile beraber Uçuk (Ovacık) kazasına kaymakam olarak atandı. Yukarıda değindiğimiz gibi Mansur Bey’in oğlu büyük Hacı Bey öldüğü zaman kundakta kalmış bir oğlu var idi ki adı Hacı konulmuştu. Bu oğlan annesi ile Şah Tahmasb’ın sarayına sığınmış ve oğlu Hacı burada yetişmişti. Tah Tahmasb bu yetim çocuğu oğlu gibi büyüttü. Büyüdüğü zaman şahın en güzide korumaları arasında yerini almış idi. Bu zat şah tarafından Abağa (Nahcıvan bölgesi) sancağına bey olarak tayin edildi. Kısa zamanda birçok Dümüli kabilesi bu zatın etrafına toplandı. Hacı Bey 20 yıl kadar bu bölgede yaşadı. Şah İsmail’in vefatından sonra yerine Şah Muhammed geçmişti. Şah Muhammet zamanında Osmanlı-İran savaşı tekrar patlak verdi. Tarihe Çıldır Savaşı olarak geçen bu muharebede Lala Mustafa Paşa, Emir Tokmak Han’ın ordularını darmadağın etti. Dümübüli aşireti bu savaşta Hacı Bey’in kumandasında Muharebeye katıldı ve Osmanlı ordusu ile savaştı. Hacı Bey kaçış sırasında Kınık Çayı’nda boğularak öldü. 9. Ağustos 1578 Hacı Bey boğulmasına rağmen ve Osmanlıya karşı olmasına rağmen Dumuli aşireti ve Hacı Bey’in çocukları ile Osmanlıya iltica ettiler. İlticaları kabul edildi. Sekmanabad bölgesi yeniden Hacı Bey’in çocuklarında II. Hacı’ya verildi. Dümüliler buraya yeniden yerleşti. Dümüliler uzun süre çeşitli bölgelerde beylik düzeyinde hayatlarını sürdürdüler. 1700’lü yıllarda beyliklerin ömürlerine son verilince Dümüliler çeşitli yerlere dağıldılar. Şah yanlısı olarak bilinen Abağa Dümülileri Tünceli’ye yerleştiler. Sunni olanlar ise çeşitli bölgeler dağıldılar. Günümüzde Dümbülililer a) Siverek Dümbülileri Siverek Dümüllileri altı ana kabileye ayrılırlar: 1- Karavarlar (Kavarlar), 2- Koranlar(Karanlar), 3- Hasaranlar(Xasariler), 4- Bucaklar, 5- Bapiranlar, 6- Babliler. Kıvrarlar: Siverek ilçesinde yaşarlar. Yaşadıkları bölge genellikle dağlık bölgedir. Geneli Siverek-Çermik arasındadır. Birçok ailesi büyük şehirlere göç etmiştir. Tamamı Zaza ve Dümülidir. Ekseriyetle hayvancılıkla uğraşırlar. Boxtan Dümülilerine dayanırlar. Bucak: Federasyon şeklinde örgütlenmiş bir aşirettir. Diyarbakır Hazzo’dan 1800’lü yıllarda gelip Siverek’e yerleşmişlerdir. Buxti Dümülilerine dayanırlar. Kabileleri şunlardır: Heciyan, Osekiyan, Güleran, Xılıkan, Kazoyan, Abıkan, Desiman, Çokan, Kıjoyan, Donan, Hamidan, Golıj, Bitik, Alhaso, İsmailan. Bucak; aşiretin ismi değil oturdukları bölgenin ismidir. Hasaran: Buxti Dümülilerine intisab ederler. Cezire’den Diyarbakır’a oradan Siverek’e göç etmişlerdir. Ağaçan, Ağarmatlılar, Köran, Kafkıj, Sımai, Heydan ve Mızrak isimli kabilelerden oluşurlar. Hasaran; bulundukları bölge ismidir. Buna istinaden kendilerine Hasaran denir Siverek-Çermik arasında otururlar. Geneli hayvancılık ve ticaretle uğraşırlar. Karan: Bulundukları bölgeye istinaden Karahan da denilen bu aşiret de Buxti Dümbülilerindendir. Kabileleri şunlardır: Şeman, Üzeyran, Lobıkan, Şilanıjan, Mirxasan, Kevan, Seyahan. Siverek ile Çermik arasında bulunan Karahan bölgesinde otururlar. Babiran veya Babliyan: Siverek ile Çermik arasında otururlar. Çoğu Siverek ilçe merkezine yerleşmiştir. Geneli tarım ve hayvancılıkla uğraşır Siverek’in köklü ve geniş aşiretidir. Buxti Dümülilerine intisab ederler. Geniş bir nüfusları vardır. Süleymanlar: Şanlıurfa Hilvan sınırları içinde yaşarlar. Geneli Hilvan merkezdedir. Salunc, Kephisar, Hosin, Gürgür, Hacıhahi isimli köylerde ziraatla ve hayvancılıkla uğraşırlar. Genç bir aşirettir. Sinikan Aşireti: Şanlıurfa merkez ve Hilvan, Bozova, Mardin gibi dağınık yerlerde yaşamaktadırlar. Bazı kabilelerine Batman civarında rastlanılmaktadır. Mılan aşireti federasyonunun asli aşiretlerinden biridirler. Sinikanlar Yedi asli Mılan aşiretinden biridirler. Bu guruba giren Aşiretlere gamiriyan (Öküzü Ölmüşler) demektedirler. Aşiret bu ismi nereden almaktadır. Kesin bilinmemekle beraber, ilk atalarının Sino adında biri olduğu ve bunların 7 kardeş oldukları rivayet edilmektedir. Bu yedi kardeşten Köro’dan Köranlar, Cımo dan Cımıkanlar, Sino’dan Sinikanlar, Hıdıro’dan Hıdrekanlar, Cebodan Cebikanlar türemiştir. Fakat tarihçi Abbas Azavi, Aşairi Irak isimli eserinde Sin isimli başka bir aşiretten bahsetmektedir bu aşiret meşhur Bilbasi aşireti abrının bir kabilesidir. Biran aşiretinden kopmuştur. Geneli Irak sınırı içinde Serdeyşt bölgesinde yaşamaktadır. Fakat Batman ve Bitlis civarının en eski aşiretinden biridirler. Bu nedenle Sini aşiretinin Sinikanlılarla bir irtibatının olduğu düşünülebilir. Ancak bunu kanıtlamak güçtür. Şüphesiz ki Sinikanlıların tarihi geçmişi çok eskidir. Asıl isimleri ise Sini aşiretidir. Kan eki Kürtçede isim ve eşya adlarına ek yapılarak aidiyet meydana getirir. Ali – Alikan (Aliciler) Remo- Remıkan (Remıkanlılar yanı Ramazan’ın soyundan gelenler). Sino – Sinikan (Sino’nun soyundan gelenler gibi...) Nitekim Sinikane Mıllan olarak aşiret edebiyatçıları tarafından tanıtılırlar. Sinikanlılar Mılan federasyonu içinde en kıymeti haiz aşiretler arasındadır. Günümüzde Maraş civarında bulunan ve Sinemili veya Sinanemılli veya sinikanemılli olarak bilinen bir aşiret de Mılan ile irtibatlıdır. İbrahim Paşa tarafından son 19. yüzyılda Urfa Sinikanlılarından Numan Bey’e reislik beratı verilmiş ve törenle reislik abası giydirmiştir. Sinikan aşireti dağınık ve birçok bölgede yaşamaktadır. Hecmıhemediler: Şanlıurfa / Hilvan civarında yaşarlar. Hilvan’da etkin bir malbat olarak bilinir. Ziraat ve hayvancılıkla uğraşırlar. Geneli şehir merkezinde oturur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder