Mesaliku'l Absar isimli eserde, bu aşiretin isminin Kelaliye ve gelaliye isminden türediğini yazar.Bu aşiretin yurdunun Danterk ve Şehresora yakın olan Nihavend (Bazı kaynaklarda bu yerin ismi Datırsık olarak geçer) olduğunu ifade ederek buradaki aşiret guruplarına Seyf gurubu denildiğini ifade eder. Kelaliye veya Gelaliye aşiretinin savaşçı erkek sayısının çok fazla olduğunu cesur bir aşiret olmasının yanında hem kendilerine hemde komşu yörelerdeki kürtlere emirlik yapan bir hükümdarları vardı ifadeleri kullanılmaktadır.
Yakut El Hamevi, Mu cem'ul Buldan isimli eserde Celailer ile ilgili şu bilgileri verir;
Yaşadıkları yerler onların isimleri ile tanınır olmuştur. Zerzarî, Humeydiye ve Celaliye örneklerinde olduğu gibi.
Celâliye (الجلالية ): Yâkût, Misar b. Mühelhel’den nakille, bunların Kürtlerden 60.000 hane olup ve Şehrezûr ’da kışlayan bir topluluk olduğunu söylüyor.(Yakuti. Cilt:II Sayfa:375) Yâkût Erbil’e bağlı Bakelba köyüne nispet olunan Ebu Abdullah el-Huseyn b. Şervin b. Ebu Bişr el-Celalî el-Bakelbî’den bahsederken, onu bir Kürt aşireti olan Celalî’ye nispet etmiştir.(Yakuti Cilt:III Sayfa:328)
Ermeni Tarihçi Ş.X.Mıhoyan'a göre;M.S. 906 yılında Ninova (Musul) civarinda, Arap ve oğuz baskılarına karşı başlayan kürt isyanlarında, Celaliler Hazbani aşireti ile güçlerini birleştirip bu bölgeyi yerle bir etmişlerdir. Bu aşiretlerin öfkesini yatıştırmak için büyük çabalar sarfedilmiştir.
Kürt tarihinde büyük bir yeri olan Celaliler hakkında, İranlı Ali Ahmed ibn.Miskaveyh'in altı cilt'lik tarih çalışmasında geniş bilgiler verilmiştir..
Ancak belgeli kaynaklara dayanmamasına rağmen halk arasında bilinen Celali Celali aşiretinin kolları şunlardır.
1-Hesesori Aşireti
2-Saki Aşireti
3-Keskoi Aşireti
4-Sori Aşireti
5-Koti Aşireti
6-Keçeli Aşireti
7-Kendiki Aşireti
7-Cıniki Aşireti
8-Geloyi
Sayılan bu aşiretlerin Celali'lere bağlı aşiretler olduğu sadece sözlü anlatımlara dayanmaktadır.
1892 tarihinde Rusya’dan Bayezid’e gelen Zilanlı ve Celali aşiretleri için arazi tespiti yapılamadığından gelenlerin sefalet çekmekte olduğu belirtilmiştir. Aynı zamanda kış mevsiminin de yaklaşmakta olması nedeniyle iskân işlemlerinin hızlandırılması istenmiştir. Bu amaçla bir an evvel bir komisyon kurularak, yeterli ve uygun yerlerin tespitiyle acilen iskânın tamamlanması emredilmiştir.
Büyüklüğünden dolayı kısım kısım iskân edilen Celali Aşireti, İran ile Osmanlı Devleti arasında sürekli olarak sınır sorunları yaşanmasına sebep olmuşsa da Osmanlı Devleti kendisine sığınmış olan bu insanları geri iade etmeyerek iskâna tabi tutmuştur. Örneğin 1893 tarihinde Bayezid’in Cebekent ve Türkmen köylerine 30 hane Celali aşireti iskân edildiği tespit edilmiştir.
Devlet, kefalet ve senet alarak bu kişilerin sınır ihlalleri yapmalarını, uygunsuz hal ve hareketlerde bulunmalarını önlemeye çalışmıştır.
.
Celali Aşireti’nin büyüklüğü ve büyük bölümünün İran’da olması nedeniyle aşiretin nüfusu tam olarak tespit edilememiştir. Bu durum da Erzurum Vilayeti’nin toplam nüfusunun tam olarak tespit edilememesi sonucunu doğurmuştur. Nüfus konusuyla ilgili olarak kaleme alınan 1888 tarihli bir belgede, Erzurum nüfusunun Celali Aşireti müstesna olmak üzere yaklaşık iki yıldır tamamlandığı ve adı geçen aşirete nüfus meselesinden dolayı ceza verilmesinin bunların yeniden İran’a gitmelerine sebep olacağından cezanın ertelenmesi istenmiştir.
.
Osmanlı ülkesine muhaceretle gelen bazı grupların iskân işlemlerinin hızlandırılması için bu grupların Hamidiye Hafif Süvari Alayları kapsamında olup olmadığının önemli olduğu tespit edilmiştir. Osmanlı ülkesine hicret edecek alay mensubu aşiretlerin akrabalarının iskânlarının kolaylaştırılması için acil tedbirler alınmıştır.
Kaynak:BOA. Dâhiliye Tesri-i Muamelat ve Islahat Komisyonu Muamelat Kısmı Belgeleri
İRAN KÜRDİSTANINDA CELALİLERİN DRAMI:
1930’lu yıllarda Celaliler aynı diğer kürt aşiretleri gibi, İran-Türk sınırının her iki yanında yaşıyorlardı. Yazın müsait buldukları bir ülkede yaylaya çıkıyorlardı, kışın ise öteki devletin vadilerine iniyorlardı. İran Kürtlerine paniranist politikaları zorla ve kabaca dayatan İran yönetiminin, İran Kürdistan’ında, doğal bir biçimde oluşmuş olan bir yaşam tarzını ihlal etmesi ve bozması, İran Kütlerinin bir tepkisi olarak ulusal duyguların kabarmasına yol açtı.
Genelde Ağrı Dağının doğu yamaçlarında yaşayan Celali aşireti, Türkiye’deki Kürt isyanlarının değişmez iştirakçisiydi. Celalilerin yaşadığı, İran’a ait topraklar, Türk askeri birliklerinin ulaşamadığı yerlerdi. Türk ordu birlikleri ile girdikleri çarpışmalarda yenik düşen Kürt birlikleri geri çekilirken bu yerlere geliyorlardı. Daha sonra buradan, Türk-İran sınırı boyunca giden patikaları izleyerek kendi yerlerine dönüyorlardı. Bu yüzden 1929-1932 Kürt isyanlarından sonra Türk makamları, Ağrı Dağının İran’a bakan yamaçlarının Türkiye’ye verilmesini ve Celalilerin İran’ın içlerine iskan edilmesini, sonunda İranlılarda kabul ettirmişlerdi. 1936 yılında Celaliler, Kazvin ve İsfahan’a dağıldılar. Bu iskan sonucu Celali aşiretinin %40’ı yaşamını yollarda yitirmişlerdi ve beş yıl süreyle yarı aç yarı tok acınacak bir yaşam sürdürdüler. Ancak 1941 yılında Rıza Şah’ın tahttan indirilmesinden sonra Celali aşiretine dönüş izni verildi. Ne var ki, Celaliler eski yerlerinde, kendilerinden müsadere yoluyla alınmış topraklarının yeni sahipleri ve sakinleri ile karşılaştılar.
Bütün kürt önderler hapishanelere kapatılmış olduğundan, bütün iktidar olanca imkânlarıyla zaman içinde adım adım İranlı memurların eline geçmişti. Kürtçe konuşmak şöyle kalsın, ulusal kıyafetlerle dolaşmak bile, yurtseverlik karşıtı duyguların tezahürü gibi değerlendiriliyordu. Kürtler “gereği gibi kültür geleneğinden yoksun İranlılar” olarak ilan edilmişlerdi.
Sultan Abdulhamit'in 1893 yılında kurduğu Hamidiye alaylarında da aktif rol oynamışlardır. Hamidiye Alaylarında Doğubeyazıt örtülü kışlağı Bölgesinde 305 Suvari ve 370 Piyade olmak üzere 675 kişi, Doğubeyazıt Şeyhlu Kışlağında ise 300 Suvari ve 240 Piyade olmak üzere 540 kişi ile görev yapmışlardır
AĞRI "XOYBUN" İSYANINDA CELALİLER:
Ağrı Dağı Hareketinin (xoybun) önemli kişilerinden olan ve Celalilerin Hesesori kolunun önemli şahsiyetlerinden biride İbrahim Paşa olarak tanınan ibrahimé Heski (Hesıké)dir. Babasının ismi Hesko Annesinin ismi Telli'dir. İbrahim Heski(halk arasında ibrahimé çargurçık yani dört böbrekli yiğit olarak tanınır.) mahiyetindeki kuvvetleri örgütlemiş ve 1927 yılında Ağrı taşrasının sivil yönetimini kurmuştur.Yani ağrı direnişinin önemli unsurlarından biri idi.
BAŞKA BİR ARAŞTIRMA:
Celali aşireti ile ilgili Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünden Cengiz KARTIN'IN "Atatürk'ün Milli Mücadele döneminde Kürt Aşiretlerine yönelik Siyaseti" isimli hazırlamış olduğu Tez'de şu bilgiler mevcuttur.
Kabile Nüfus
Sersem kabilesi 800
Suvar kabilesi 300
Teter kabilesi 50
Sıhlar kabilesi 60
Kuri kabilesi 50
Toti kabilesi 200
Siirtli kabilesi 25
Hali kabilesi 100
Kurmaçlar kabilesi 200
Kırköy, Bürikanlılar gibi tek asirete baglıdır. Asiret reisi Hacı Mecid Aga iken onun ölümü üzerine oglu Faik, asiret reisligini devralmıstır. Asiret reisliği babadan oğula geçen bir sistem izlemektedir. Yalnız, evlatlar veya ölen ağanın en yakınlarından tahsilli biri, yerini alabilmektedir. Yani belirli bir silsile izlenir. Celalilerin de bir silsilenamesi mevcuttur. Ancak Prof. Dr. Orhan Türkdogan’ın asiret reisi Faik ile görüsmesinde, bu silsilenamenin Faik’te degil, Hasköy ilçesinde Sıhlar kabilesinde bulunabilecegini asiret reisi Faik’ten ögrendigini ifade etmektedir. Celali asireti, Bürikan asiretinden farklı olarak “reis” yerine “aga” tabirini kullanmaktadır. Faik agaya göre, asirette eski kurallar bozulmus, saygınlıklar da ortadan kalkmıstır. Faik aganın ailesinde 20 kisi aynı çatı altında yasamaktadır. 65 yaslarında oldugunu söyleyen Faik Aga’ya “asiret” nedir? sorusunu yönelten Türkdogan: “Asiret, birlik, beraberlik ve güç demektir” cevabını almıstır.
Gerçekte, asiret kimliginde bu yapısal özellikleri gözlemek mümkündür. Asiret, mensupları tarafından bir “devletçilik” biçiminde algılanmaktadır. Her asiret reisi ya da agası kendi cemaatini, topragı ve mahiyeti bulunan bir küçük devletçik kimliginde kabul eder. Asiret mensuplarının töre ve yasa gibi kaide ve nizamları asiret temsilcilerinde aramaları güç kaynagını agada toplar. Bu durum çogu kez, asiret mensuplarını ikili düsünmeye iter. Eger, fert asiret dısında ise polis ve jandarma nizamına, degilse reis veya aganın gücüne uyum saglamaya çalısır.
Asiret, önemli kisiler de yetistirmis durumdadır. Menderes Hükümeti döneminde Gıyaseddin Emre ile kardesi Kasım Emre milletvekilligi görevini yürütmüs; Baki Duygu, Altınordu Belediye baskanı olmus, Gıyaseddin Emre’nin oglu Petrol Genel Müdürü ve Halk Bankası Genel Müdürlügünde bulunmuslardır.
Orhan Türkdogan’ın yaptıgı arastırmalardan çıkardıgı sonuç bu önemli resmi görevlere ragmen, asirete aidiyet duygusu hiçbir zaman egitim veya kültür süreci içerisinde kaybolmamıstır. Birey, ne kadar yüksek bir mertebe elde etse de “ben su aşirettenim” diyebilmektedir ki asıl asiret olgusu herhalde bu olsa gerektir
BU SAYFA İÇİN YAPILAN YORUMLAR:
Konu : celali
Mesaj: celali ismini galala dan almaktadır.Araplarda g harfi olmayınca yerine c harfi kulanılmış.Irak taki galala dağ silsilesinde iksmet ettikler için,clali denilmiş galalalılar anlamına gelir.Hamidiye alayları zamanındaki celali ismi bundan esinlenerek bırakılmıştır.
Bunu yazan celali biridir😅
YanıtlaSil😅
SilSoyumuz sonradan değil soydan gelmiş olmasını bir kanıtıdır bu fıkra...👑
YanıtlaSilHerbiji cellali aşireti
YanıtlaSilCelali aşireti Doğubeyazıt
YanıtlaSilCelali 🎈
YanıtlaSil