ÇALDIRAN SAVAŞI VE KÜRT AŞİRETLERİ

ÇALDIRAN SAVAŞINA FİİLEN KATILMIŞ BAĞIMSIZ KÜRT BEYLİK VE AŞİRETLERİ

Yavuz sultan selim’in Doğu seferine çıkacağının anlaşılması üzerine, gerek akkoyunlu Uzun Hasan döneminde ve gerek Şah İsmail döneminde, toprakları ellerinden alınan, büyük baskılara ve ağır vergilere maruz kalan Kürtler, Bitlis hakimi İdrisi Bidlisi vasıtasıyla Safeviler tarafından ellerinden alınmış bulunan topraklarının geri alınarak bu topraklar üzerindeki veraset haklarının tanınması ve Şah İsmail’in Diyarbakır’a vali tayin ettiği Şii Karahan’ı n kovularak onun yerine içlerinden birini Diyarbakır beylerbeyi ataması koşulu ile olası bir savaşta Osmanlının yanında savaşacaklarını bildirdiler, Bu durum üzerine idrisi Bitlisi Osmanlı tarafından atanan Bıyıklı Mehmet Paşa ile ortak çalışma yürüterek, bağımsız ve özerk sancaklardan oluşan bir Kürt idaresi oluşturdu, buna göre savaş sonrası bu Kürt idaresi kendi içlerinde serbest ancak savaş halinde Osmanlı ile birlikte savaşacaktı,Yavuz Sultan Selim’in Kürt açılımı olarak nitelendirilen bu anlaşma iki taraf arasında kabul görerek hayata geçirildi, aynı zamanda Söz konusu anlaşma Kürtlerin Osmanlı ile yapmış olduğu ilk tarihi anlaşma özelliğine de sahiptir
Hakim idrisi Bitlisi’nin Planlayarak gerçekleştirdiği Kürt İdaresi beş bağımsız beylikten ve sekiz ayrı sancaktan oluşmuştu, En büyük ailelerden ve aşiretlerden doğup oluşan bu beyliklerdeki mevcut Aşiretler ve aşiret birlikleri şunlardan müteşekkil idi,
Cezire’yi merkez olarak kabul ederek yapılan guruplaşma şöyle idi;
Cezire ve Dersim yöreleri;

1-Cezire Beylikleri;
Bunlar Emevi kökenli olduklarını söylerlerdi, Büyük olasılıkla, bu ihtimal eski Kürt-Emevi ilişkilerinin doğurduğu etkiden olmalıdır, O Döneemde Cezire Beyleri yezidi inancında idiler, sonradan tamamen islamı seçerek suni mezhebine tabi Müslüman oldular,Süleyman Bin halidin ölümünden sonra, beylik üç oğlu arasında bölündü,
Cezire; Mir Abdul aziz’e, Gürgel;Mir hacı bey’e Fınık ise Mir Abdal’a kaldı ve bütün bu bölgeye Botan adı verildi,

2-Hizan ve spargerd Beyleri;

Bunlar Hınıs’ın Bilecan dağlarından gelmişlerdi ve bunlara Namervan derlerdi, Bunların idaresi Hizan’dan mervanların yaşamakta olduğu Botan (Bohtan) sınırlarına kadar uzanmaktaydı,

3-Şirwan;
Siirt’in kuzey doğu yöresindedir, Şirwanlıların (eyyubi sultanlarının Hizmetinde iken o yörelere gelişleri melikanlıların ve hasan keyflilerin gelişi aynı döneme denk gelmektedir,

4_Bitlis;
Bitlis Beyliğine Bağlı aşiretlere Rojki derlerdi, Çünkü bir zamanlar Bitlis Modıkan (Motkan) ve Huyt yörelerinden 24 aşiret reisi Modıkan’ın tab köyünde toplanarak bir gün içinde aralarında itifak kurdular ve o tarihten itibaren kendilerine Rojki (Bir gün ) adı takıldı,
Rojkiler belbasi ve Gawelbazi kollarından ayrılmışlardı, Rojkileri oluşturan 24 aşiretten 5’i yerli, kalan 19’u lse daha sonra buralara yerleşmişlerdi,, Sasun beyliğinin merkezi Hazzo idi, Modıkan Çıxur ve Ahlatın merkezi ise Bitlis idi. Bu iki beylik Bitlis beyinin varisi idiler.
5-Sasun;
Sasun idarecilerine İz-El Din beyinin adına izafetten İzin ismi verilirdi. İz-el Din bey Bitlis’in Diya –El Din Bey’inin kardeşi idi. Sasunda yerleşik olan aşiretler şunlardı; Şerawi, babuzi,Susani ve damuki. Rojkiler buraya daha sonra geldiler. Aynı zamanda Arzan’ın (Garzan) sasun’a katılışından sonra Hüsn-ükeyfanlardan (Hasankeyfliler) olan Halidiler, Muani,ler ve Aziçan işaretleri de buralara geldiler.

6-Suweydiler;
Bunlar Bermekilerin soyundan olup, Genç,Çapakçur(Bingöl) ve Kiği bölgelerinde yaşıyorlardı.

7-Bozıki;
Bunlar sweydilerin bir koludur. Daha önce Hınıs ve Malazgirt yörelerine, daha sonra da Oğgan ve Muş yörelerine yayıldılar, Bozıkiler güçlenip bağımsızlıklarını ilan etmek istediler ancan çetin çatışmalardan sonra kuzeye sürüldüler. Bir kısmı Tiflis yöresine, bir kısmı da Eleşgirt yöresine yerleştiler. Burada gittikçe güçlenip daha sonraları Beyazıt paşalığını ellerine aldılar.

8-Mırdizi; (Mırdesi);

Bunların ataları 10. Yüz yılda Halep cıvarında yaşamaktaydılar. Sonraları Mırdıziler Hakkari bölgesinden Eğil’ geçmişlerdi. Mırdıziler Burada palu, Kiği,Harput ve Çermik bölgelerine yerleştiler.

9-Çemişgezek;
Bu aşiretin diğer bir adı da Melkişi(melik şahidir),Çemişgezek ve Dersim yörelerinde yaşarlar, asıllarının Türkmen olduğunu ileri sürerler, Ancak Kürt kaynakları bu aşireti kürt olarak kabul eder.

10-Hasan keyfi(Cezire-Kilis Yöreleri);
Buralara aynı zamanda hüsn-ü Keyf’an da denirdi. Bunlardan Melikan beyleri,Mardin, Siirt ve Bişerik yörelerine hükm ederlerdi.

11-Süleymani Beyleri;
Merwani devletinin Abbasiler tarafından ortadan kaldırılması ile daha önceden Merwanilerin kuruluşunda önemli yeri olan , Banuki, Hevédi,Dılxéran, Bociyan Zilan ,Besyan,Zıkziyan ve Brazan aşiretlerinin tekrar bir araya gelerek Başkent olarak Silivan’ı ilan edip yeniden yapılanması ile ortaya çıkan bir beylik idi, bir kısmı yezidi inancına bağlıydı, önceleri Ğazalik(Kulp, ve batman suyu arasında) bölgesinde ekseriyetle çadırlarda yaşarlardı. Bunların işgal ederek hakim olduğu bölgeler ta Aladağlara kadar uzanıyordu. Süleymaniler sık sık Sasundaki diğer kürt aşiretleri ile çarpışırdı, 16.asırda Şahsuvar isimli Besiyanlı bir bey önderliğinde göç ederek Beyazıt yöresine yerleştiler.

12-Zıraki (Zırıki);
Bunlar Mardinden gelmişlerdi,Diyarbakır ve Meyafarqin(Kurdıkan ve Tarçın) arasında yayıldırlar. Bu aşiret hakkında daha detaylı bilgilere ulaşmak için buraya tıklayınız.

13-Kilis beyleri;
Kilis beyleri, Dıyarbakır ve amadiyeden gelmişlerdir. Bunlar Kilis ve Antiok(Antakya) bölgesine hükm ediyorlardı.

CEZİRE VE HOY(XOY) BÖLGELERİ

14-Hakkari beyleri;
Hakkarililerin ilk merkezi Amediye idi, fakat zengilerin baskısı altında Hakkari dağlarına göç etmişlerdi. Daha sonra Cezire Dümbülileri zaptetti. Bundan ötürü Dümbüliler Bitlis beyleri ile sürtüşme halinde idiler.
15- Mahmudi beyleri:
Bunlar Hakkari’nin kuzeyindeki Arçak bölgesine yayılmışlardı. Botan mervanilerinden olan mahmudiler Hakkari Dümbülüleri ile savaş halinde idiler.

16- Dunbuli Beyleri
Bunlar da bir botan aşireti idi. Hakkari’den Hoy doğru yayılıp Sultan Süleyman döneminde kotur’a hükmettiler ve daha sonra tedricen Abağa ve sara’ya girdiler. Bunların büyük bir kısmı Şii idiler. Şemskanlılar da bu bu beylikle birlikte Diyarbakır, Botan ve hakkariye hükmetmişlerdir, Şemskanlıların Dunbuliler ile beraber Hakkarıye hakimiyetleri akkoyunlu beyi kara Yülük Osman bey zamanında gerçekleşmiş ve hakkaride 18 yıl hüküm sürmüşlerdir (1374-1392 yılları arasında) daha donra Güneyden gelen zengiler, Araplar, Hakkari beyleri güçlerini birleştirip yeniden Hakkariyi ele geçirince bu aşiret dağılarak bir kısmı, Erivana, Bayezid’e, Mısıra , Irak’a, Horasan ve Xoy taraflarına dağıldı.
17- Bradoz (Bradost)
Bunlar Guran ailesinden veya Hasanwayh sülalesinden idiler. Urmiya’nın batısında yaşarlardı. Bir kısmı Soma (Zoma) diğer bir kısmı ise Şemdinanın güneyindeki Rubari bölgesinde yaşıyorlardı.

HAKKARİ’NİN GÜNEY BÖLGESİ

18- Amadiye (Amatiya)
Bahtinanlardan (Bahdinan) olan Amadiyalılar zamanla Zaho Süleymaniye ve süleymaniyenin güneyindeki dağlık bölgelere hakim oldular.
19- Dazini (Dasini)
Bunlar Yezidi dini inancındaydılar. Amadiya ve Ceziredeki soranlar’la savaş halindeydiler. Sultan selim (I) Erbil ve Soranlıların illerini Yezidi beylerine bırakmıştı. Soranlar ve Yezidiler arasında uzun yıllar süren çarpışmalar nedeniyle Yezidi Hüseyin Beg Ruzini İstanbula götürülüp asıldı.
20- Soran
Bunların Bağdat çobanları olup Kalus diye adlandırılan Araplardan türemiş oldukları söylenir. Bunların beyi aynı zamanda balkanlar beyi olarak da adlandırılırdı. En önemli merkezleri Harir-Rawanduz idi. Bu aşiret bir zamanlar Babanlara hükmederken zamanla Babanlar güclenerek bu kez onlara hükmettiler.
21- Baban
Baban aşiretinin en önemli şehri Şehri Bajer’dir. Bunlar daha sonra güçlenerek 1784 de Süleymaniye şehrini kurdular. Zamanımızda bu bölgeye Süleymaniye denir.
22- Mukri
Babanlar’dan ayrılma olan Mukriler Urmiye ve Sawuç-Bulağ (Mahabat) bölgesinde yaşarlar
23- Usduni (Ustuni)
Şemdinan beyliğinin ilkindendirler. Bunların merkezi Hark’taki Siduni idi. (Şemdinan Bölgesi)
24- Kelhor
Eski Holwanlardır. Kendilerine Guran’da denir. Sine den Kermanşah’a kadar olan bölgede yaşarlar. İran’daki kürt aşiretleri başlıca 3 isimde toplanır.
1 – Seyyah Mansur (siyah Mansur)
2- Çigani
3- Zangana (Zengana)
Bunların ataları Gulan ve Ardalanlar’dan türemiştir. Bunlardan başka Karabağ Horosan ve diğer bölgelerde 24 kadar irili ufaklı aşiretler vardır.
Şah Tahmasp döneminde seyah (siyah Mansurların) aşiret reisi bütün iran kürdistanına (Takriben 24 aşirete) beyler beyi (Emir-ül-Ümera) olmuştu. Çiganilerin bir kısmı Garcistana göç ettiler. Zengana Aşiretine gelince kendi varlıklarını Irak ve Horosanda sürdürdüler.
Bu aşiret ve beylikler 1514 ile 1639 yılları arasında Osmanlıya hizmet ettiler daha açıkça ifade etmek gerekirse, Osmanlı sınır güvenliğini Doğu, Güneydoğu ve kuzeydoğuda sağlamışlardır, yani bir bakıma kullanılmışlardır. bu ilişkiler 1639 dan donra bozuldu ve Osmanlı ile kürt beylik ve aşiretleri arasında düşmanlık filizlenerek kök salmaya başladı.( Kaynak;Garo sasuni 16.yüzyıldan günümüze ermeni kürt ilişkileri)
Çaldıran savaşından sonra ,Osmanlılar da tıpkı Safeviler gibi Kürt yönetici, hanedanlarına, aşiretlerine hemen hemen eşit şiddette baskı uyguladılar.Bazen münferit ve tekil bir kuşku bile cezalanddırma bahaneleri olabiliyordu. Bu onlar için yeterli bir sebep olabiliyordu. Çemişgezek Valisi Hacı Rüstem Bey, yıne Çaldıran sonrası Yavuz Sultan Selim'in emri üzerine katledilmişti.Gerçi Hacı bey Şahın tarafında savaşmıştı ama savaş sonrası Osmanlıya bağlılığını arz etmişti.
Mahmudi Aşiretinin emiri Amir Bey , kanuni Sultan süleymanın emri ile öldürüldü. Baban reisi Budak bey, Şirvan valisi Muhammet bey (Balgiri Kalesini Şah Tahtmaspa teslim ettiği iiçin) kürdistan emiri ve onun adamları, kürt emireri Dasnili Hüseyin bey, Soran valileri Seyfeddin ve Mir İzzeddin Şêr, Meyafakin valisi Amir Han bey, Pazuki aşireti reisi Uveys bey, Suveydi aşiretinin önderi Suphan bey, Çaldıran savaşına Osmanlıların saflarında katılan Çapakçur ve akçakale valisi, Somay emri Bradostlu Hasan bey idam edildiler. (Kaynak Şerefname)

Kürt Emirlik ve Beyliklerinin gücünün farkında olan Safeviler ve Osmanlılar, Kürt Emirlerini kontrol altında tutmak ve topraklarını kendi imparatorluklarına katarak 16.yüz yıl boyunca Kürdistanda reel bir iktidar kurmaya çalışmışlardır. Güçleri bağımsızlık sınırlarını zorlayan Emirliklerinin büyümesi doğal olarak Osmanlı yönetimini tedirgin ediyordu. Bunun önünü almak ve Kürdsitanı sancaklara bölmek için yeni bir idari sistem devreye sokarak, Diyarbakır'19 ve Van Eyaletini 37 Sancağa böldüler, ancak bu sancakların yönetiminin çok cüz'i bir bölümünü Kürtlerin yönetimine vererek bir bakıma güçlerini bölmeyi başardırlar.

Sonuç olarak Gerek sınır güvenliğinin sağlanmasında ve gerekse büyük savaşlarda özellikle Çaldıran savaşında, Osmanlı bir takım vaat ve tavizlerle Kürtlerden yararlanmıştır.
Ancak siyasetleri gereği, Kürtlerin hayalindeki bağımsız bir eyalet veya devlet imkanını asla vermemiştir. Yavuz'un Kürtlere ufak tefek bir takım tavizler vermesi,onun Kürtleri sevdiği anlamına gelip gelmediği detaylı şekilde araştırılıp tartışılabilir . Yavuz'a ait olduğu iddia edilen aşağıdaki şiir kürtler açısından oldukça düşündürücü ve üzücüdür. Ancak Araştırmacı tarihçi Mustafa Armağan, "Derin Tarih" Programında,Yavuz'un Muş'tan hiç geçmediğinini ve bu iddianın tamamen uydurma olduğunu ifade etmiştir.

“Kürde fırsat verme ya Rab, dehre sultan olmasın
Ayağını çarık sıksın, asla iflah olması
Vur sopayı al ekmeği, karnı bile doymasın
Ol çeşmeden gavur içsin, Kürde nasip olmasın.”


UYARI: Bu sitedeki bütün materyallerin her hakkı saklıdır. İzin alınmadan ve kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz ve kopyalamak suretiyle elektronik ortamda kullanılamaz ve kitaplaştırılamaz. Not:Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir. Yazılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder