AZİZAN AŞİRETİ Azizanlar Bilbasilerin Kovalisi kabilesine bağlı bir malbattır. Şerefname sahibi bu aşiretinin başkanları ve reisleri olan şahsın ve ilk kurucusunun Halid Bin Velid’in soyundan geldiğini söylemektedir. Daha önce de Halid Bin Velid’in soyu ile ilgili bazı bilgiler vermiştik. (Halidiler aşiretine bakınız) Fakat ilginç olan şey Azizanların Halit Bin Velid’in çocuklarından Süleyman’a dayandığı iddiasıdır. Halbuki bu zatın bilinen tek tarihi hikayesi Müslümanların Diyarbakır’ı 637 yılında kuşatılması esnasında şehit olduğudur. Günümüzde Süleyman bin Halid Bin Velid ile birlikte 27 sahabenin türbeleri Diyarbakır’da ziyaret edilmektedir. Diyarbakır’da Osmanlılarca yayınlanan bazı salnamelerde Halid Bin Velid’in oğlu Süleyman’ın Diyarbakır’ın fethine katıldığı ve orada şehit olduğu anlatılır. 637’de bekâr iken şehit olduğu kesin olan bu zatın soyunun nasıl yayıldığı bir muammadır. Bunu ispat edecek ve soyunun devam ettiğini kanıtlayacak bir bilgiye rastlamadık. Ancak ikinci bir hususta Süleyman’ın çocuklarının aynı zamanda Yezidi dinine mensup olmaları da çok ilginçtir. Zira Şerefname bu zatın çocuklarının Yezidi dinine mensup olduğunu söylemektedir.Fakat gerek bu beyliğin tesis tarihi, gerekse kullandıkları isimlerden anlaşılan odur ki Halid bin Velid’in soyundan olduğu söylenen Süleyman isimli bir zat Yezidi bir kız ile evlenmiş ve kendisinden Mir Abdulaziz, Mir Hacı Bedr ve Mir Abdal isimli çocuklar dünyaya gelmiştir. Lakin bu bizzat Halid Bin Velid’in oğlu Süleyman olmayıp aynı soydan gelen başka bir Süleyman’dır. Daha önce de değindiğim gibi tarihte Yezidilerden bahseden ilk tarihçi El Sem’ani’dir. Semani kitabında konu ile ilgili şu bilgileri vermektedir. ‘’ Irak’ta Hulvan Dağları ve civarında büyük ve geniş bir cemaat vardır. Bunlar bu civarın köy ve kasabalarında yaşamaktadırlar. Hz. Muaviye’nin çocuklarından Yezid’i kendilerinin imamı olduklarına itikad ediyorlar, inanıyorlar. Yezid’in hak üzerine olduğuna kaniler. Onlardan bir cemaati mescitte cuma namazı kılarken gördüm. Şengal’da da bu şekilde ibadetlerini yaparlarmış’’. Sem’ani bunların ibadete düşkün olduklarını da ilave ediyor. Sem’an’inin ölüm tarihi coğrafyacı İbni Xallikan’a göre 1167’dir. Doğum tarihi ise bilinmemektedir. Bu bilgiler göstermektedir ki tarihte Yezid veya Yezidi olarak bilinen birden fazla grup bulunmaktadır. Zira El Sem’ani devamla diyor ki ‘’ Ve haricilerden ikinci bir grup vardır ki ismine Yezidi diyorlar. Bunlar Yezid Bin Enise isimli birine bağlılar. Yezid Bin Enise’nin Allah tarafından Acemlere gönderilen bir peygamber olduğuna inanıyorlar. Güya Allah ona kitap indirmiş ve Kur’an’da bahsi geçen Sabii dini işte bu din imiş.’’ Nitekim aynı konuya âlim Şehristani de kitabında geniş bilgi vermektedir. Azizan veya Cizre beyliğinin kuruluş tarihi 640 olarak bilindiğine veya tahmin edildiğine göre bu ailenin Yezid Bin Muaviye’ye bağlı bir aile olduğu günümüz Yezidiliği ile bir alakalarının bulunmadığı ortaya çıkar. Nitekim Emevi halifesi Mervan Bin Muhammed’in annesi de bu aşirettendir. Dolayısıyla bu ailenin Emevilerle bir akrabalıklarının olduğu muhakkak. Zaten günümüz Yezidi dinine inanıp bölgede bu şekilde bir beylik kurmak da imkânsızdır. Olsa bile uzun süre devam etmesi mümkün değildir. Keza bir ailenin uzun yıllar topluma kendilerini bir sahabenin soyundan olduklarını kanıtlayıcı veya inandırıcı bir delil olmadan kabul ettirmeleri mümkün değildir. Er veya geç dedikodular fitneler veya karşıt görüşler ile şayet yalan ise ortaya çıkmaması mümkün değildir. Ki, Cezire gibi eskiden beri İslami ilimlerin en doruk noktasında öğretildiği bir bölgede bu asla mümkün olamaz. Dolayısıyla bu aile gerçekten Halid Bin Velid’in soyundan geldiğini en eski dönemlerde halka karşı kanıtlamıştır ki halk tarafından saygı görmüştür. Şayet bu soydan olmayıp normal bir aile olsaydı zaten halk ve aşiretler arasında saygı ve sevgi görmesi asla mümkün değildi. Babaları Süleyman vefat edince yerinde kalan üç çocuk babaları tarafından kurulan beyliği ve aşiretleri aralarında taksim ederek her biri bir bölgede reislik yapmaya başlamıştır. İşte bu taksimatla kurulan Azizan Beyliği’nin ilk kurucusu Abdulaziz Bin Süleyman’dır. Abdulazizin hükümet devri sükûnet içinde geçmiş, kayda değer bir olay meydana gelmemiştir. Vefatından sonra yerine oğlu Seyfeddin reislik tahtına geçti. Seyfeddin dönemide selamet ve sükûnetle geçti. Vefat edince yerine oğlu Mecaddin geçti. Bu zatta vefat edince yerine İsa reisliğe geçti. İsa’dan sonra yerine Emir Bedreddin geçti. Bedreddin’den sonra Emir Abdal, sonra Emir İzeddin reislik tahtına oturdular. İzeddin döneminde Timurlenk bölgeyi istila etti. İzeddin Timurleng’e karşı hiçbir mücadele etmedi. Tam aksine gidip Mardin’de kendisiyle görüşerek emrinde olduğunu söyledi. Bunun üzerine Timur, İzeddin Bey’in bölgesinde kalmasına müsaade etti. Fakat İzzeddin’in bu itaatı uzun sürmedi. Timura karşı aşiretleri ile beraber baş kaldırdı. Bunun üzerine Timur bölgeyi istila ederek taş üstünde taş bırakmadı. İzzeddin kaçarak Arduxi aşiretine sığındı ve ölümüne kadar ailesiyle bu aşiret arasında yaşadı. Oğlu Emir Abdal, Timu’run bölgeyi terk etmesi ile beraber tekrar ortaya çıkarak beyliğini ilan etti. Fakat uzun yaşamadı. Yerine oğlu Emir İbrahim geçti. İbrahim’den sonra yerine oğlu Emir Şeref geçti. Bu zatın vefatından sonra yerine oğlu Emir Bedir geçti. Bedir’in vefatından sonra onun yerine Kek Muhammed geçti. Kek (Kardeş) Muhammed döneminde Uzun Hasan ve Akkoyunlular bölgeyi istila etmeye başladılar. Böylece Azizan aşireti toprakları da işgal edildi. Bölgeye de Çelebi Bey, Uzun Hasan tarafından reis olarak atandı. Çelbi (Çelebi) Bey 30 yıl kadar bölgeyi idare etti . Daha sonra Emir Bedrin’in oğlu bu beye karşı istiklal mücadelesine başladı. O sırada Safavi Devleti başkanı Şah İsmail de Akkoyunlulara karşı bir mücadeleye başlamıştı. Emir Şeref, Buxti aşiretini yanına alarak Akkoyunlulara hücum etmeye başladı. Tekrar cezire civarını zapt ederek istiklaline kavuştu. Hapiste bulunan tüm prensleri de kurtardı. Fakat Şah İsmail, Akkoyunluları bertaraf edince Cizre Beyliği’ne de hücum etti. Emir Şeref beraberindeki aşiret kuvvetleri ile Şah İsmail’in ordusunu iki defa yenerek geri püskürttü. Bu işe morali bozulan Şah İsmail en seçkin ordusunu yine en seçkin kumandanı Tekelü Yegan Bey komutanlığında Azizanların üzerine gönderdi. Fakat bu orduda Buxti ve Azizan aşiretinin kahraman agitleri tarafında perişan edildi. Adamlar neye uğradığını bilemeden geri çekildiler. Emir Şeref bir süre sonra bu yalancı ve dedikodu dolu dünyadan gerçek dünyaya göç etti. Yerine kardeşi Sah Ali, beyliğin başına geçti. Şah Ali Safavi İsmail’in baskılarına daha fazla dayanamayacağını biliyordu. Emrindeki aşiret beylerini de alarak Şah İsmail’in ziyaretine gitti. Bu aşiret heyeti şahın sarayına misafir oldular. Fakat ne yazık ki Şah uluslararası kuralları çiğneyerek tümünü tutuklayıp hapse attı. Lakin her biri bir Kürt beyi olan bu şahıslar çeşitli rüşvet ve entrikalar çevirerek bir bir hapisten kurtuldular. Kurtulanlar arasında Şah Ali de bulunmakta idi. Şah İsmail bu zatları hapse attıktan sonra Cezire Beyli’ğini işgal etmiş ve tamamını kendisinin Diyarbakır valisi olan Ustaclu Muhammed Han’ın emrine vermişti. Ustaclu Muhammed Han’ın kardeşi Ulaş Bey’i de Cezire ordusu kumandanı olarak atamıştı. Fakat Şah Ali bölgeye döner dönmez tüm aşiretler etrafını sardı. Dağa çıkıp eşkıyalığa soyunanlar da geri dönerek Ulaş Bey’in ordusuna hücum ettiler. Ulaş Bey’in ordusu dağıldı. Adamcağız ordusunun dağıldığını görünce tabana kuvvet deyip bölgeyi terk etti. Fakat İranlılar ordusu ile bölgede dolaşıyor. Bilhassa Şii olmayan Müslümanlara olmadık hakaretler yapıyordu. Şah Ali bunlara karşı uzun süre mücadele edeceğine inanmıyordu. O dönem hızla yükselmeye başlayan ve tamamı Sünni olan Osmanlılara taraf çıkarak onların yardımını almak mümkündü. Şah Ali, Bitlis Beyi Şeref Hana müracaat ederek durumu kendisine anlattı. Şeref Bey de bu fikri uygun görerek Yavuz Selim Han’a taraf olduklarını ilan ettiler. Osmanlı sultanı Cezire beyini himayesine aldı. Şah Ali vefat edince yerine oğlu Bedir Bey geçti. Bedir Bey Osmanlılarla iyi münasebetlere devam etti. Zaten Şah İsmail’in yenilmesin de büyük rolleri vardı. Bölgedeki tüm Osmanlı savaşlarına onlar da asker göndererek destek oluyorlardı. Fakat Osmanlı idaresi aşiret beyliklerinin içişlerine karışmıyordu. Bedir Bey ile Osmanlı sadrazamı Rüstem Paşa’nın arası bir süre sonra açıldı. Rüstem Paşa çeşitli yöntemlerle Osmanlı sultanına Bedir Bey’in yerine kardeşi Nasır Bey’in reisliğe geçmesi ile ilgili ferman çıkarttı. Bedir Bey sesini çıkarmayarak bir süre kendi kabuğuna çekildi. İki yıl sonra da Tur ve Haytem nahiyelerinde aşiretleri etrafında toplayarak yeniden Nasır Bey’e karşı isyan etti. Bir süre sonra da yeniden Cezire Azizan Beyliği’nin başına geçti. Bedir Bey tam yetmiş sene beylik yaptı 90 yaşında vefat etti. Yerine oğlu Emir Muhammed geçti. O sırada Lala Kara Mustafa Paşa (*) Gürcistan seferine çıkmak üzere bölgeye gelmişti. 1578. Bu arada Azizan aşiret ordusunun da savaşa katılması isteniyordu. Emir Muhammed ve diğer bölge beyleri bu savaşa askerleri ile katıldılar. Savaş kazanılmasına rağmen Çaldıran’da birçok Kürt beyi İranlılarca bir komplo sonucu şehit oldular. Bunların arasında Emir Muhammed de vardı. Yerine Buxti aşiret reisi geçmek istedi. Fakat Emir Muhammed’in hanımı iki kızlarını Emir Muhammed’in Kardeşi Nasır’ın çocukları ile evlendirdi. Böylece Emir Nasır’ın çocukları reisliği ele aldılar. Emir Muhammed’in oğlu çok küçük ve daha kundakta idi annesi adet olduğu üzere oğlunun ismini değiştirerek Sultan Muhammed koydu. Çocuk 20 yaşına geldikten sonra İstanbul’a giderek yeniden babasının yerine Cezire Azizan Beyliği’ne atandı. Fakat erkek çocuğu olmaksızın bu dünyadan göçtü. 1583. Yerine amcası çocuklarından Aziz Bey Cezire reisliğine atandı. Aziz bey, Osman Paşa ile Tebriz seferine katıldı. Yerine vekil olarak başkanlığa Emir Muhammed bin Abdal’ı atadı. Seferden dönüşünde Cezire’ye fitne ve fesat çıkmasın diye dönmeyerek Şengal bölgesine çekildi(Sancar). Ferhat Paşa Veziriazam olunca Erzurum’a davet edildi. Aziz Bey oraya giderek tekrar Cezire beyliğine atandı. Fakat kardeşi çocukları Emir Aziz e karşı isyan edip Cezire kalelerini bir bir zapt etmeye başladılar. Sonunda Aziz Bey elinde kalan merkez Cizre şehrini oğluna terk ederek İstanbul’a şikâyete gitti. Fakat Emir Şeref Cizre’yi muhasara ederek kendisine destek çıkan aşiretlerle beraber şehri istila etti. Bu durum bölgede görevli Osmanlı beyleri ve valilerini rahatsız etti. Musul Mirimirani Hüseyin Paşa, Hazro Emiri Muhammed Bey ve diğer Kürt beylikleri birleşerek büyük bir ordu teşkil edip Mir Şeref’in üzerine yürüdüler. Emir Şeref durumun vahametini anlayarak firar etti. Cezire tekrar Aziz Bey’e verildi. Osman Paşa geri Musul’a döndü. Fakat hemen ardından Emir Şeref tekrar geri döndü. Tüm aşiretler Emir Aziz’e düşman davranıyorlardı. Tamamı Emir Şerefi desteklediler. Bir kaç gün içinde Cezire, Emir Şeref tarafından yeniden işgal edildi. Emir Aziz Bey idam edildi. Emir Şeref kendi çocuklarını da Cezireye bağlı tüm nahiye ve kasabalara kaymakam olarak atadı. Bu durum Osmanlı idaresinin hoşuna gitmiyordu. Bunun üzerine Diyarbakır Mirimiranı Boşnak Muhammed Paşa ordusu ile Cezire üzerine yürüdü. Emir Şeref karşı çıkmayıp geri çekilerek Cezire’yi kardeşi Muhammed’e verdiğini ilan etti. Fakat Osmanlı ordusu çekilince tekrar geri döndü Zira Buxti aşireti hem büyük bir aşiretti. Hem de Emir Şeref’i destekliyordu. Osmanlı İdaresi Emir Şeref’in bölgedeki nüfusunu da göz önünde bulundurarak Cezire’yi Emir Şeref’e terk etti.1596. Emir Muhammedi de Hasankeyf beyliğine atadılar. Ancak, bir bahane ile Emir Şeref amcası oğlu olan Emir Muhamed’i, Cizre Kalesi’nin Belek burcuna yapışık dış surunda kılıçlayarak Dicle’ye atıp öldürdü. Hala burada bulunan durgun su girdabına Mir Muhamed Girdabı adı verilir. Emir Şeref’in yönetiminden sonra, yavaş yavaş beylik sürtüşmeleri başladı. Her iki bey ailelerinin her iki tarafı da beyliği kendisine istediğinden bir hayli problemler çıkmakta idi. Azizanların bölgedeki iktidarları 1835’e kadar sürdü. Bu tarihte sona erdi. Son reisleri Bedirhan Bey idi. “Atatürk dönemi Milli Eğitim Bakanı Vasıf Çınar, Paris'teki Kürt Enstitüsü Başkanı Kamuran Bedirhan, Latin alfabesiyle Kürtçe grameri yazan Celadet Bedirhan, Türkçe ibadet kitabı yazarı Cemal Kutay, Türk Dışişleri Bakanlarından Emre Gönensay, Galatasaray Spor Kulübü Başkanlarından Tevfik Ali Çınar, senarist, Ayşe Sasa, Atatürkçü Cumhuriyetçi Güven Partisi'nin Kadın Kolu Başkanı Meziyet Çınar, Bedirhan Ailesinin torunları; İbrahim Alaeddin Gövsa, Fatin Rüştü Zorlu'nun Musa Anter'in kayınpederi Abdurrahim Zapsu, Ürdün Kralı Hüseyin'in amcası oğlu Rakan Haşimi ve Cenap Şahabettin ailenin damatları, Süleyman Nazif ailenin dünürü, Halide Edip, Bedirhan ailesinden Ali Şamil Paşa'nın üvey kızı, Nazım Hikmet, Kamuran Bedirhan'ın süt kadeşi Teşkilat-ı Mahsusa Reisi Eşref Sencer Kuşçubaşı'nın teyzesinin kızı Bedirhan Bey'in oğlu, Bedri Paşa'nın hanımı/ Kürt Teali Cemiyeti Başkanı Emin Ali Bey, Bedirhan Bey'in oğlu." Bu ailenin bilinen meşhur üyeleridir. Azizan beyliğine bağlı şehirler: İdari Merkez Cizre. Bağlı Şehirler: 1-Mardin, 2- Finik, 3- Şah Der, 4- Tanzeh, 5- Tor, 6- Hitim, 7- Eruh, 8- Bırke, 9- Badan,10- Piruz, 11- Nişitli, 12- Ermişat, 13-Kiver, 14- Kürkil (Gurgil) KAYNAK:Aşiretler ÖNEMLİ ŞAHSİYETLERİ 1-ŞerefBey Aziziye emirlerinden olan Şeref Bey, Emir Aziz'den Ömer Ceziresini istila etti. Osmanlı Devleti'nin baskısı nedeniyle birinci kez başanlı olamadı. Ancak Osmanlılar döndükten sonra ikinci kez burayı işgal etti. Emir Aziz'i öldürdü. Bunun üzerine Osmanlı ordusu, Boşnak Paşa'nın komutası altında Şeref Bey'e saldırdı. Osmanlı ordusu karşısında savunma yapamayan Şeref Bey, şehri kardeşine teslim etti. Ancak, Şeref Bey birkez daha Cizre'yi işgal etti. Osmanlı Devle¬ti onu resmen tanıyınca, H. 1005 (M. 1597) yılında Cizre emiri oldu. 2-BEDİRHAN PAŞA'NIN HAYATI H.1217 (M. 1802) yılında doğan Bedirhan Paşa, Abdalhan'ın oğludur. Babası¬nın ölümünden sonra H.1238 (M. 1822) yılında Cizre'ye emir oldu. Merkezi birKürt hükümetinin kurulmasını ve bütün Kürtlerin bu hükümet etrafında toplan¬masını istedi. Kürtlerin sömürge statüsünden kurtulmalarını ve kendilerine ba¬ğımsız bir devlet kurmalannı amaçladı. İmaretinin sınırlarını Van, Savuçbulak,Revandiz, Musul, Sencar, Siirt, Viranşehir ve Siverek'e kadar genişletti. Bedir¬han Bey'in sınırlarını bu şekilde genişletmesi Osmanlı Devleti'ni korkuttu. Os¬manlı Devleti, etki alanını önlemek için Osman Paşa'nın komutası altında bü¬yük bir orduyu Bedirhan'ın üzerine gönderdi. Bedirhan Paşa ile Osmanlı OrdusuRumiye yakınlannda karşılaştılar. Burada çıkan savaşta süt akrabası olan Izzed¬din, Bedirhan'ın ordusunda bulunan bazı hainlerle birlikte Osmanlı Ordusu'na il¬tihak ederek, İmaretin başkentine yürüyüp Cizre'yi işgal ettiler. Bedirhan'ın mül¬künü kommak için sarf ettiği tüm çabalar ise boşuna gitti. Sonunda Osmanlılartaraflndan Eruh kalesinde muhasaraya alındı. Bedirxan Paşa iki oğluyla birlikteOsman Paşa'ya esir düştü. Osman Paşa onları H.1263 (M. 1847) yılında İstan¬bul'a gönderdi. Bir süre İstanbul'da kalan Bedirhan Paşa daha sonra Kerit'te bü¬yük hizmetler yaptı. Buradan İstanbul'a çağrıldı. Kendisine mirimiran lakabı ve¬rilene kadar İstanbul'da kaldı. Ardından Şam'a gitti. Şam'da yaklaşık on yıl kal¬dı; H.1284 yılında burada vefat etti. Cenazesi Salihiye'de toprağa verilen Bedir¬han Paşa'nın kız ve erkek olmak üzere 95 çocuğu vardı. (Elkadiyet el-KürdiyeEssicil-i Osmani C: 2)El Erbee Usur el-Exire fil Irak adlı kitaba göre Bedirxan Paşa, bağımsızlığını1847 yılında ilan etmiştir. Elkadiyet el-Kürdiye'nin yazdığına göre ise, BedirxanPaşa kendi adına para basmıştır. 3-Ali Bey (Mir Şah Ali Bey) Bedirhan ailesinin atası ve El-Aziziye emirliğinin hükümdan Emir Şerefin oğludur. Şah İsmail Savafi'nin Kürdistan seferi sırasında Şah'a iyi bir karşılamatöreni yaparak, ona itaatlerini bildirdi. Ancak bu çabasına rağmen diğer Kürtemirleriyle hapse dilmekten kurtulamadı. Cezaevinden kaçıp kurtulduktan sonraEmir Şeref el-Bitlisi'nin vasıtasıyla Yavuz Selim'e müraccat ederek, emirliğinigeri aldı. UYARI: SİTEMİZİN TÜM HAKLARI SAKLI OLUP, İNTERNET ÜZERİNDEN YAYIN YAPMAKTADIR. BİLGİLER İZİNSİZ VE KAYNAK GÖSTERİLMEDEN KULLANILAMAZ.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder