ZAZA AŞİRETİ

Zazalar köken olarak Harun Reşit döneminin en önemli ve kadim ailelerinden Bermekilerin soyundan olan Suweydiler veya Sıwidiler ile Dünbülilerin İran, Çapakçur(bingol Hançuk ve Dersim'a yayılan kollarındandır. Bir kısmı Şii bir kısmıda Sunnidir. Zazaca konuşurlar. Bazı kaynaklar Akkoyunlular zamanında bazılarıda Timurlenk zamanında Horasan civarından geldiklerini anlatmaktadır.

Elazığ, Palu,Bigöl, Muş, Diyarbakır, Dersim(Bu bölgede genellikle alevi zazalar mevcuttur.) Urfa,Siverek,Tokat, Zile, Sivas,Kayseri Sarız ve develi, Erzurumun Karakoçan,Hınıs,Muşun Varto ve Solhan gibi il ve ilçeler ile bunlara bağlı köylerde yaşarlar.Sunni Zazalar Çoğunlukla;Sünni Zazalar, daha çok Elazığ, Arıcak, Sivrice, Maden, Palu, Bingöl, Siverek, Gerger, Diyarbakır, Mutki, Aksaray gibi il ve ilçelere yayılmış durumdalar. Bir kısım zaza Her ne kadar kendilerini Orta asyadan gelen Türk kökenli olarak kabul etseler de bunu destekleyen net belgeler yoktur. Gerek Akkoyunlu ve gerekse Karakoyunlu Türkmenler (Terekeme)  tarafından  14.yüz yıldan 16. yüz yıla kadar Botan, Diyarbakır, Muş Ahlat ve diğer  doğu ve güney doğu bölgelerindeki hakimiyetleri döneminde uygulanan asimilasyondan dolayı  bir çoğu Türkmenlerin içinde eriyerek kimliklerinden uzaklaşmışlardır. Tarih araştırmacıları Yine bermekilerin  bir kolu olan ve iranın Horasan ile Zurava bölgelerinden Moğol  asıllı ilhanlılardan ve  Farslardan   kaçarak Iraka yerleşen ve orada kurdukları  Kakuyi devletinin bir  kolu olduğunu ifade ediyorlar. Bütün kaynaklar Gerek sweydilerin ve gerekse Dünbülilerin Bohtan kökenli oloduklarını yazar. Dolayısı ile Zazaların bir kürt kökenli oldukları ihtimali daha yüksek ve hatta kesin gibidir.

Lehçe olarak Zazaca, Hint-Avrupa dil ailesinin İrani diller gurubun Kuzey-Batı koluna dahildir. Beluçi, Gorani ve Sengseri dilleriyle Kuzey-Batı kolunun Hyrkani (Gurgan) alt gurubunu teşkil etmektedir. Zazaca’nın diğer akraba olduğu diller arasında Talişi, Mazenderani, Semnani, Gileki, Tati, Herzendi, Kürtçe, Farsça sayılabilir. Gramer ve kimi önemli sözcükler açısından Zazaca’ya yakın olan diller Kuzey-İran’da, Hazar Denizi kıyısında konuşulan dillerdir. Onun dışında Anadolu’da konuşulan Kurmanci-Kürtçesiyle yüzyıllarca ortak coğrafya paylaştığından dolayı bir dil yaklaşımı olmuştur. Prof. Dr. J. Gippert ve P. Lecoq’un dil şemasında ise Zazaca, Kuzeybatı İrani dillere dahil edilmektedir

Zazalar yaşadıkları bölgeler itibari ile üç ana gurupta değerlendirilebilir. Bunlar;

1-Şeyh Hasanlı Oymakları,:(Abbas Uşakları,Beyt Uşakları,Bahtiyarlar,Ferhat Uşağı,Butikanlılar,Güla-abi uşakları,İkisurlu,Karaballı uşakları,Kari Uşakları,Seyit kemallar,Laçin ve Kari uşakları)

2-Seydanlı Oymaklaru:(Bal Uşağı,Arslan Uşağı,Aşuranlı,Birmanlı,Gevanlı, Keçeli,Maksut,Koç,Refik,Şam,Topuz ve Süleyman)

 

3-Dersimli oymaklar.(Balabanlar,Areliler, Alanlar,Abdalanlar, Caferanlar, Çarekliler, Demenanlar, nElhanlı, Hadıkanlı, Haydaran(Bu kolu Ağrı Patnos,Van Erciş ve Muş Malazgirt civarındaki Hayderan aşireti ile karıştırmamak gerek),Hormekli, İzollu,Karsanlı, Kemanlı,Kobanlı,Kureyşanlı,Lolan,Pilvenkli,Rutanlı, Silamnlı,Yusufanlı, Zimtekli ve Şavalanlı)

Zaza Boyları üzerinde  yapılan başka bir araştırma  ise Edip Yavuz'a  aittir. Yavuz Tarih boyunca Türk kavimleri isimli eserinde ; Zazaların asıllarının, Aydın,Dimekota, Horasan, yörelerinden geldiğini, Orta Asya kökenli olduklarını ve ileri sürerken,Ertuşi,Lolan,Kamanlar,Çarekli,Alanlar ve Arelliler buna örnek gösterilmektedir.

Hacetepe Nüfus Enstitüsünün Aykut Toros tarafından  gerçekleştirilen 1973 ve 1993 yılları arasında yayaınlanan ilk kez biğr dil etniği olan Zazaca'ya yer verilmiştir.1965 Nüfus sayımını esas almak suretiyle Aykut Toros, 1992 yılı için yürüttüğü bir değerlendirmesinde Zaza'ca konuşanların 370,000,Kürtçe konuşanların ise 6,232,000 olduğunu ileri sürmektedir. Keza Cevdet Türkay'ın "Oymak-Aşiret ve Cemaatlar" adlı belgesel eserinde Zaza aşireti sadece bir yerde geçmektedir. Buda Zaza gerçeğinin dışlandığını bize açıklamaktadır. Zazaların çoğu kendini Kürt kabul etmelerine rağmen, onları  Kürtlerden ayrı bir kavim olarak gösterenler düşündürücüdür. Yukarıda isimlerini zikrettiğimiz bazı bazı araştırmacıların bu görüşleri ve tarihi katkıları ve yorumlarını tek kelime ile politik olarak değerlendirebiliriz.(Kaynak:hekimoğlu Süleyman Özcan)


Kamus sözlüğüne göre Denbel Kenfes kalıbında olup, Musul civarında Kürtlerin bir kabilesidir. Şafii Faki Nasır oğlu Ahmet ve Dünbeliyan hadisi rivayet eden Ali Bini Ebubekir, bini Süleyman o kabiledendir. Aslında Dünbel Kürdistan'da yayılmış olan büyük Kürtler'in bir boyudur. Yabancılar bunlara Zaza diyor. Bunlara Zaza demelerinin nedeni -Z- harfini çok fazla kullanmalarından kaynaklanmaktadır. Zazalar ise, kendilerini Dünbeli-Dımılı sayıyorlar. Selma, Hakkari ve Hoy yörelerinde onlara ait bağımsız prenslikler vardı. Şii İmamiye eseri ve Abdunezak'ın Tarihi Denabile kitabına bakınız. (Avni)
 

ZAZALAR HAKKINDA BAŞKA BİR ARAŞTIRMA:

Zazaların nüfusu ve demografik yapısı hakkında en önemli kaynaklardan biri tapu tahrir ve nüfus defterleridir. Çapakçur, Dersim, Palu, Eğil, Maden ve Siverek bölgelerinde 1831 yılında başlatılan ve 1834 yılında sona eren nüfus sayımları büyük önem teşkil etmektedir.

Zaza veya Dımıli isimleri bir soyağacının iki dalı gibidir her iki kavram aynı unsuru temsil etmektedir. Nasıl bir ağacın kendine has birçok dal ve budakları varsa Zaza veya Dımıli adıyla bilinen kavmin de kendine özgü birçok kabile aşiret ve boyu vardır. Zaza veya Dımıli bir üst kimlik olup iç içe girmiş birçok aşiret ve kabileyi içine alan konfederatif bir yapıdır.

Zaza veya Dımıli soyuna mensup birçok kabile ve aşiret bulunmaktadır. Bunlar değişik coğrafyalara dağılmış her biri kendine has isimleriyle iştihar bulmuşlardır. Pir Mansur ve Mirdasi; Palu, Eğil ve Çermîk bölgesinde, Süveydilerle; Hançuk, Genç, Çapakçur ve Hınıs’da, Pîr Hüseyin oğulları; Çemişgezek, Dersim, Mecıngırd ve Pertek bölgesinde hâkimiyetlerini sürdürmüşler. Siverek bölgesi Çubıkdan ve Bucak aşiretiyle, Sivas’ın Divriği ve çevresi de Koçgiri Zaza aşireti adıyla tanınmaktadır.

DIMILİ/ZAZALARIN KÖKENİ

Zazaların ilk yerleşim yerinin Musul ve Botan bölgesi olduğuna dair, Abdurrezak Dımıli’nin “Tarih-i Donboli”, Baba Merduhi Ruhani’nin “Tarih-i Meşahir-i Kurd” ve Şerefhan’ın “Şerefname” adlı eserlerinde detaylı olarak bilgiler verilmektedir. Zazalar Musul ve Botan bölgesinden yayılarak Mezopotamya bölgesi olarak bilinen Murat, Dicle ve Fırat kıyılarına dağılmış ve buralarda birçok kale ve şehir merkezleri kurmuştur. Berhi, Dımılilerin nesebinin Belh kökenli Bermek ailesine dayandığını Emir İsa Bermek’in ahfadından olduklarını beyan etmektedir. Ebu’l-Muzaffer Şemsu’l-Müluk Cafer, Emir İsa’nın çocuklarındandır. Emir İsa’da, Kürd Emir Yahya bin Emir Süleyman… bin Yahya Bermek soyuna dayanmaktadır. Diğer bir değişle Sultan Selahaddin İsa’nın asıl ismi Ebubekir’dir, Ebubekir ise Kürd Melik Yahya Bermek’in oğludur.

Abu Hanife ed-Dinaveri Ensabu’l-Ekrad adlı eserinde İsa Beglu taifesine Donboli-i İsa deniliyor. Emir İsa kabilesine de Şemsikiler diyorlar. Şemsu’l-Müluk’un soyu da Cafer’e dayanıyor. Bu soydan gelenlere de Dımıli-i Yahya diyorlar. Cafer, Emir Yahya’nın oğludur. Emir Yahya’da Kubad Bermek’in oğludur. Kubad Bermek’in nesebi de şöyledir: Kubad ibn-i Hevran, ibn-i Erdevan Şah ibn-i Hürmüz ibn-i Nuşirevan ibn-i Kubad ibn-i Firoz ibn-i Belaş ibn-i Yezdegird ibn-i Şapur ibn-i Behvam ibn-i Yezdegird ibn-i Behram-ı Gor, ibn-i Yezdegird ibn-i Kav ibn-i Behram ibn-i Şapur ibn-i Hürmüz ibn-i Nûsî ibn-i Behram ibn-i Hürmüz ibn-i Şapur ibn-i Erdeşir Babekan, Erdeşir’de Sasan ibn-i Behmen’in soyundandır. Abdurrezak bin Necefkulî, Ensabu’l-Ekrad kitabından naklen Dımıli soyunun Bermeklilerden geldiği ve Bermek soyunun da Sasani Devleti’ni kuran Sasan bin Behmen’den geldiğini ifade etmektedir. Dımılilerin ilk yerleşim yeri olan Musul ve Botan bölgesi, Hz. Ömer b. El-Hattab’ın halifeliği zamanında İyad bin Ganem tarafından Hicri 19-20 (Miladi 640) yılında barış yoluyla fethedilmiştir. Bölgenin fethiyle burada yaşayan halkın birçoğu İslam’a girmiş Dımılilerde bu dönemde İslam’a girmişlerdir. Bölgenin İslam topraklarına dâhil edilmesiyle halkın canları ve malları teminat altına alınmış ve kendilerine ahidname verilmiştir.

Dımılilerin, İslamiyeti kabul etmelerinden sonra Abbasi, Selçuklu ve Eyyubiler döneminde askeri ve mülki alanlarda birçok hizmetleri görülmüştür. Ebul-Fida Tarihi, Eyyubi Devleti döneminde Dımılilerin, Sultan Selahaddin-i Eyyubi’nin süvari mızraklı askerleri olduğunu ifade etmektedir. Sultan Selahaddin-i Eyyubi, Kudüs’ü fethettikten sonra Mescid-i Aksa’nın muhafızlığını Zazalara tevcih etmiştir. Bu geleneğin Osmanlı döneminde de devam ettiğini görmek mümkündür. Nitekim Diyarbakır’dan Yüzbaşı Zaza Hüseyin’in komutasında süvari birliği oluşturularak Kudüs’ün muhafazasına memur edilmişler ve ayrıca Kudüs’te görev alan Zazaların isimleri ve aldıkları maaşları da kayıt altına alınmıştır. Dımıliler, Selçuklu, Eyyubi, Karakoyunlu, Akkoyunlu, Safevi ve Osmanlı dönemine kadar da Süveydi, Mirdasi, Dımıli ve Dersiman aşireti adıyla varlıklarını sürdürmüşlerdir.

 ZAZALARIN NÜFUSU VE COĞRAFİ DAĞILIMLARI

Zazalar çoğunlukla Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinin Murat, Dicle ve Fırat kıyılarına yerleşmişlerdir. Zaza nüfusunun yoğun olduğu şehirler: Bingöl, Elazığ, Dersim, Adıyaman’ın Gerger ilçesi Malatya’nın Pötürge Sivas’ın Divriği, Zara, Suşehri Diyarbakır’ın Lice, Kulp, Hani, Hazro kazaları ve Çıska nahiyesi, Bitlis’in Mutki kazası, Urfa’nın Siverek ilçesi, Baykan’ın Ziyaret beldesi ve çevre köyleri ile Mardin’in Mazıdağı bölgesindeki bazı köylerde yerleşik Zaza nüfusu bulunmaktadır. Ayrıca Hoy, Revan ve Oşni bölgelerinde de Dımıli nüfusunun yoğunlukta olduğu ve burada uzun süre hüküm sürdükleri ve hükümdarları adına para bastırdıkları bilinmektedir.

Osmanlı Arşivi kayıtlarında, Dımıli veya Zaza kelimesi Kürtlerin bir boyu olarak kullanıldığı gibi aşiret adı olarak da kullanılmıştır. Divriği Temettuat Defteri kaydında “Zaza” aşiret olarak geçmektedir. Aşiret, Arapça bir kelime olup, aynı soydan gelen, birlikte yaşayan ve beraber konup göçen kabile, oymak ve topluluk anlamındadır. Wadie Jwaideh Kürt aşiretlerin sosyal dokusunu şöyle tarif eder: Kürtler kaba bir tasnifle, aşiret mensubu ve aşiret dışı olmak üzere iki guruba ayrılırlar. Genellikle göçebe veya yarı göçebe bir yaşam tarzı sürdüren ve hayvancılıkla geçinenler; diğer grup ise yerleşik nüfusun büyük bir kısmını teşkil eden ziraat ile iştigal eden köylülerdir. Zazalar yerleşik hayata bağlı tarım ve çiftçilikle uğraşan ikinci sınıfa dâhil olan gurubu temsil etmektedir. Yazın kendilerine en yakın olan yaylaklara çıkar kışın sakin oldukları yerlerine geri dönerler. Mühim bir kısmı da yerlerinde kalarak ticaret ve ziraat işleriyle meşgul olurlar. Diğer göçebe Kürt aşiretleri gibi uzak yerlere göç ederek yaylalara çıkmazlar.

Aşiret yapılanması Zazalarda geniş kapsamlı değil, çekirdek mahiyetinde akrabalık temelinde birbirlerine bağlı bir örgütlenme şeklidir. Diğer bir ifadeyle aşiretten ziyade kabile, boy, halinde bir arada yaşarlar. Kabilenin en yaşlısı lider olarak kabul edilir ve diğerleri onun emrine bağlı hareket ederler. Aşiret içerisinde bazen iki üç reis bulunur bu reisler aynı yetki ve salahiyete sahiptirler. Her birisi değişik yerlerde oturur ve maiyetindeki halk onun emrine uyar. Dışarıdan aşirete herhangi bir saldırı geldiği takdirde ayrı yerlerde oturan reisler birlikte hareket eder ve birbirlerine destek verirler.

OSMANLI DÖNEMİNDE ZAZA BEYLİKLERİ VE İDARİ YAPISI

1515 yılında bölgenin Osmanlı’ya iltihakından sonra Zaza emirleri beyliklerini korumakla birlikte diğer Kürd beyliklerine tanınmayan birçok imtiyazlar Zaza emirlerine tanınmıştır. Diyarbakır Eyaleti’ne bağlı Zazaların meskûn oldukları sancaklar “yurtluk”, “ocaklık” ve “hükümet” tarzında idare edilirdi. H.955/M.1548 yılında Kanuni Sultan Süleyman döneminde Diyarbakır Eyaleti teşkilat-ı mülkiye itibariyle iki kısma ayrılmıştır. Birinci kısım; “Elviye-i Mîr-i Mîran-ı Vilayet-i Diyarbekir” başlığı altında on yedi paşa sancağı dediğimiz merkezden idare edilmek üzere teşkil olunan sancaklardır. İkinci kısım ise on altı sancağın bağlandığı ve “yurtluk”, “ocaklık” veyahut “hükümet” tarzında idare edilen “Vilayat-ı Kürdistan” başlığı altında toplanan sancaklardır.

III. Murad döneminde, 982/1574 yılında yapılan idari değişiklikle “Diyarbakır Eyaleti’ne” bağlı otuz üç olan sancak sayılarının değiştiği ve bu sayının yirmi üçe düşürüldüğünü görmekteyiz. “Diyarbakır Eyaleti” on dokuz sancak ve beş hükümetten oluşmaktadır ve bu sancaklardan on biri paşa sancağı diye tabir olunan ve merkezi idare tarafından sancak beyleri tayin edilmek suretiyle yönetilen sancaklardır. Diğer sekiz sancak ise Kürd beylerinin hizmet ve itaatlarına karşılık yurtluk ve ocaklık şeklinde idare edilen Sağman, Kulp, Mihrani, Tercil, Atak, Pertek, Çapakçur, ve Çermik sancaklarıdır. Bu sancaklar yurtluk ve ocaklık olarak idare edilen sancaklar olup azil ve nasb kabul edilmemektedir. Herhangi bir Kürd beyi öldüğünde eyalet valisinin arzıyla sancakları oğullarına tevcih edilirdi. Dışarıdan herhangi birisi tayin edilmezdi. Yurtluk ve ocaklık itibariyle idare edilen sancaklarda zeamet ve tımar da bulunmaktaydı.

Hükümet tarzında idare edilen sancaklar teşkilat-ı mülkiye itibariyle diğer sancaklardan farklı bir yapıya sahiptir. Bu sancak beyleri, “Ahidnameleri gereğince azl ve nasb kabul etmezler. Mutî ve münkaddırlar, mu’ti-i ferman hazret-i sultandır ve sair ümera-i Osmaniye gibi hangi eyalete tabiler ise beylebeyleriyle maan sefer eşerler, başka kavim ve kabile ve askerlere sahiblerdir. Ve ol hükümetler bunlardır: Hükümet-i Eğil, Hükümet-i Genç, Hükümet-i Palu, Hükümet-i Osin (Oşnî), Hükümet-i Hazo (Kozluk) ve Hükümet-i Cezire’dir. Arazileri de tımar sistemine dâhil değildir. İçişlerinde tamamen müstakildirler. Hariçte, yani askeri ve siyasi alanda bağlı oldukları eyalete tabidirler. Savaş halinde belli bir sayıda askerleriyle birlikte savaşa iştirak ederler. Hükümet tarzında idare edilen sancaklarda tımar ve zeamet bulunmamaktadır. Sancağın bütün gelirleri kendilerine ait olup herhangi bir savaş durumunda bağlı bulundukları eyalet valisiyle birlikte savaşa iştirak ederler.

Zaza nüfusunun yoğun yaşadığı yerlerin birçoğu “yurtluk”, “ocaklık” ve “hükümet” tarzında idare edilen sancaklardır. Zaza nüfusunun yoğun olmadığı Çemişgezek ve Siverek sancakları ise, bazen merkezden tayinler yapılarak idare olunmuş bazen de yurtluk ve ocaklık şeklinde yerel beylere terkedilmiştir. Çapakçur, Pertek, Kulp, Atak ve Çermik sancakları yurtluk ve ocaklık olarak Kürd emirlerinin idaresine bırakılmıştır.

Osmanlı İmparatorluğu’nda en büyük imtiyaza sahip olan sancaklar hükümet tarzında idare edilen sancaklardır. Bu sancaklar mefruzü’l-kalem ve maktu’ül-kıdemdirler. Diğer bir deyişle herhangi bir devlet ricali tayin edilemez ve gelirleri devlet hazinesi adına irad olarak zapt edilemezdi. Sancak beyleriyle yapılan yazışmada bunlara “Han” lakabıyla hitap edilirdi. Hükümet tarzında idare edilen Zaza sancaklar şunlardır: Eğil Hükümeti, Genç Hükümeti, Palu Hükümeti ve Oşnî Hükümeti’dir. Her dört sancakta yaklaşık nüfusun yüzde doksanını sünni Zazalar teşkil etmektedir.

Zaza emirlikleri dört kısma ayrılırlar. Bunlar Süveydi emirleri, Mirdasi emirleri, Çemişgezek emirleri ve Hoy Dımıli emirleridir. Dımıliler, Hakkâri’de Bay kalesinde uzun süre hâkimiyet kurmuşlardır. Süveydi Zaza emirleri Hınıs, Hançuk, Genç, Çapakçur kalelerini, Mirdasi Zaza emirleri; Eğil, Palu, Çermik kalelerini, Pir Hüseyin ahfadı, Çemişgezek, Hozat, Mazgird ve Pertek kale ve sancaklarını idaresine almış ve uzun süre buralarda hâkimiyetlerini devam ettirmişlerdir.

Katib Çelebi “Cihannüma” adlı eserinde, Osmanlı döneminden önce Çemişgezek’in “Kürdistan’a” merkezlik yaptığını otuz iki kale ve on beş nahiyeden müteşekkil olduğunu ve geniş bir coğrafyayı kapsadığını yazmaktadır. Çemişgezek Zaza beylerinin 1515’te Osmanlı hâkimiyetine girmeden önce bu merkezde olduklarını ve geniş bir bölgeyi nüfuzu altına alarak hâkimiyet sürdüklerini ifade etmektedir. XVI. yüzyılda Kanuni Sultan Süleyman zamanında Çemişgezek sınırları daraltılmış üç emarete bölünmüştür. Diğer bir deyişle Çemişgezek, Mecıngırd, Sağman ve Pertek olmak üzere üç idari taksimata bölünmüştür. Çemişgezek hass-ı hümayuna dahil edilerek merkezden yönetilmeye başlanmıştır.

ÖNEMLİ ŞAHSİYETLERİ

1-Abdulkadir Efendi Avni el-Sivereki
(El Hac Abdulkadir Efendi Avni el-Sivereki)


Osmanh ordusunda çalışkanlığı ve cidiyetiyle Delelbaşı rütbesini alan, Lalac
Hani diye tanınan ve büyük toprak ağalarından Muhammed Ah Ağa'nın oğludur.
H.l 265 (M. 1849) yıhnda Siverek'te doğdu. H.1311 (M. 1894) yılında 73 yaşındayken vefat etti.

Hacı Abdulkadir Efendi, ömrünü ilim öğrenmek ve öğretmekle geçirdi.
Arapça, Türkçe, Farsça ve ana dili olan Kürtçe ile vaizlik ve müşidik yaptı. Türkiye Kürdistanı'mn kuzey batısındaki bölgelerde konuşulan Kurmanci ve Zazaki
şivelerini çok iyi konuşuyordu. Fıkıh konusunda da iyi bir alim ve iyi bir hatipti.
Yüksek mevkilerdeki devlet adamlanndan uzak durmaya çalışırdı. Bu nedenle
kendisine önerilen vilayetin idare meclisinde üyelik makamıyla müftülük görevlerini reddetti. Çünkü idari ve dünyevi işler'le Şer-i ve Dini kanısıyla bazen ters düşebilir düşüncesindeydi. Siverek'te tek okul olan El Medrese el-Feyziyye'de
uzun süre ders verdi. Arap diliyle Şer-i ilimlerde, Türkçe ve Farsça ile çok sayıda alim ve edebiyatçı yetiştirdi. Ergani, Çermik, Maden, Amed, Ruha ve Viranşehir'den çok sayıda öğrenci bu medresede eğitim görüyordu. Hanefi Mezhebi'ne mensup olan Hacı Abdulkadir, Kadiri Tarikati'na bağlıydı. Merasim yerine gitmediysede, bir süre sonra Nakşibendi Tarikatı'na girdi. Yaşamı mutasavuf alimlerin yaşantisı gibi geçti. Halktan uzak, çarşıya ve kalabalık yeri ere sadece cuma ve cemaat namazını kılmak için giderdi. Bunun dışında tüm vaktini zikir ve ibadetle geçirdi. Sadık bir sofi ve haktan yana olduğu için gerek Hıristiyan, gerekse Müslüman olan Kürt, Türk ve Türkmen'lerin sevgi ve saygısını kazanmıştı. Osmanlı Devleti, dini okulların tanzim ve tevhidi için yasa çıkanp, bu okullarda öğretmenlik yapanlara maaş bağlanacağını hükme bağlayınca. Hacı Abdulkadir,Çermik ilçesine iki veya üç yıllık bir süre için genel öğretmen olarak atandı. Daha sonra Siverek'e dönerek, aynı görevini burada sürdürdü.
Abdulkadir Efendi, çok sayıda alim yetiştiren Siverek ilçesinin Bab nahiyesindeki Zaza aşiretinin başkanı ve bu bir kaç satın yazan ve kitabın 2. bölümünü
yayınlayan Muhammed Ali Avni bin el-Hac Abdulkadir Avni bin Muhammed
Ali'nin babasıdır.

2-Muhammed bin Vehban
Meşhur hadisçilerden olan Vehban, Kürt Dünbeli (Zaza) aşiretine mensuptur.
Kümeyi bin Ziyad el-Nehi'nin Hz. Ali bin Ebu Talip'ten rivayet ettiği hadisleri
anlatip söylerdi.

3-Mahmut Han el-Dünbeli
Zaza Kürt Emirlerinden Şahbaz Han'ın oğludur. İran Kralı Nasreddin Şah döneminde Asfahan'a Beylerbeyi rütbesiyle emir oldu. İyi bir şair olan Mahmut Han, edebiyat dünyasında yazdığı şiir ve kasidelerle Fars şairi Enveri'ye rakip olacak kadar yetenekliydi. Diğer bilim dallanna da vakıf olan Mahmut Han, H. 1260 (M. 1840) yılında vefat etti

4-Mansur (Şah Mansur)
Kürtlerin Zaza emirlerinden olan Emir Behlul'un oğludur. H.760 (M.1359) yılında emir oldu. Bu görevini H.795 (M. 1393) yılına kadar sürdürdü.

 

5-Osman Esat Efendi

 

Ahalisi Zaza (Dünbeli) olan ve ilim öğrenmekle ünlü Siverek^-''*^ ilçesinin Bab nahiyesinden ve uranın Eski müftüsü Hacı Eyüp Efendi'nin oğludur. İlim ve risaletle uğraştı. İyi davranışlarından dolayı halkın sevgi ve saygısını kazandı. Kendi milleti ve mensup olduğu aşiretin içerisinde bulunan anlaşmazlıkları çözmek için çok çaba harcadı. Hükümet ile aşireti arasında oluşan düşmanlık duygularını, kendisine duyulan güvenden ötürü ortadan kaldırdı. Esat Efendi heybet li, ağır başlı ve üstün zeka sahibiydi. Bir rivayete göre Türkçe'yi iyi bilen ve alim olan rakiplerinden birisinin İstanbul'da bastırdığı Mevlidi Nebevi hakkındaki bir risalenin toplumda çok övgü ile propogandasımn yapılmaya başlanması üzerine,Esat Efendi bir hafta evine çekilerek. Mevlidi Nebevi hakkında çok güzel bir manzume yazdı. Kürtçe'nin Siverek'te konuşulan Zaza lehçesiyle yazılan ve böylesine güzel bir manzumeye birdaha  Rastlanmamıştır.

Bu manzumedeki yenilik ve derin hayal gücünü gören Kürt edebiyatçı, alim ve Şam'da yayınlanan Hawar gazetesinin sahibi Celadet Ali Bedincan'ın beğenip takdire şayan görmesi üzerine H.1353 (M. 1934) yılında bu manzumeye bir önsöz ekleyerek, onun Kürt şiveleri içindeki yerini anlatan hikayesini yayınladı.

(Avni)

6- Ali (Sultan Ali)

Zaza (Dunbuli) emiri Hacı Bey'in oğludur. H.822 (M.1419) yılında emir oldu. 13 yıl emirlik yaptıktan sonra H.835 (M. 1432) yılında vefat etti. Hükümdarlığı sırasında bölgesinde emniyet ve sessizlik egemendi

7- Gayyas Bey el-Dünbeli

Gayyas Bey, Ali Han el-Dünbeli'nin oğludur. Kardeşinden sonra Kürt Dünbelilerin (Zazalarm) emiri oldu. Şah Abbas tarafindan çok sevilen bir emir olan Gayyas Bey, Kandahar'ı kuşatmak istedi, ancak çok kayıp verince aşiretine geri dönmek zorunda kaldı. Şah Abbas, Kaçan ve civarındaki köyleri ona bırakınca, Zarabi aşireti burada onun soyundan meydana geldi.

8- İsa (El Emir Isa)

Emir Yahya'nın oğlu olan Emir İsa, Selahaddin el-Kürdi adıyla ünlüydü. Babasından sonra Zazaların emiri oldu. Azerbaycan ve Gohistan'a 100 bin Yezidi Kürt ailesini götürdü. Emirliğinin merkezi Tebriz olan Emir İsa, bir süre Harun el-Reşid'in vezirliğini yaptı. (Aşar el-Şia el-İmamiye)

9- Alihan

Dunbuli (Zaza) Kürtlerinin emiri olan Alihan, H.1240 yılında Ruslar'ın ele geçirdikleri Azerbaycan'a hükümdar olarak atandı. Kelp Ali burada üç yıl görev yapti. Osmanh-Rus barış anlaşması yapıldıktan sonra Erzurum hükümdarlığına atandı. Daha sonra Ruslar tarafindan Tepe ve Dağıstan eyaletlerine hükümdar olarak gönderildi.

10- Muhammed Sadık Han

Azerbaycan'ın emirler emiri Hüseyin Kuli Han el-Dünbeli (Zaza)'nın oğludur. İran Kralı Fethi Ali Şah'ın ölümünden sonra emiriikten istifa etti.

11- Mahmut Han el-Dünbeli

Zaza Kürt Emirlerinden Şahbaz Han'ın oğludur. İran Kralı Nasreddin Şah döneminde Asfahan'a Beylerbeyi rütbesiyle emir oldu. İyi bir şair olan Mahmut Han, edebiyat dünyasında yazdığı şiir ve kasidelerle Fars şairi Enveri'ye rakip olacak kadar yetenekliydi. Diğer bilim dallanna da vakıf olan Mahmut Han,H. 1260 (M. 1840) yılında vefat etti.

12- Murtaza Kuli Han

İsfehan'da uzun süre ikinci Şah Abbas'ın yanında kalan Zaza emirlerinden Ali Han'ın oğludur. Şah Abbas'ın tahta geçmesinde önemli ölçüde katkısı olan Murtaza Kuli Han, Şah'ın yanında saygın bir yere sahipti.

13- Osman Esat Efendi

Ahalisi Zaza (Dünbeli) olan ve ilim öğrenmekle ünlü Siverek ilçesinin Bab nahiyesinden ve buranın eski müftüsü Hacı Eyüp Efendi'nin oğludur. İlim ve risaletle uğraştı. İyi davranışlarından dolayı halkın sevgi ve saygısını kazandı.

Kendi milleti ve mensup olduğu aşiretin içerisinde bulunan anlaşmazlıkları çözmek için çok çaba harcadı. Hükümet ile aşireti arasında oluşan düşmanlık duygularını, kendisine duyulan güvenden ötürü ortadan kaldırdı. Esat Efendi heybetli, ağır başlı ve üstün zeka sahibiydi. Bir rivayete göre Türkçe'yi iyi bilen ve alim olan rakiplerinden birisinin İstanbul'da bastırdığı Mevlidi Nebevi hakkındaki bir risalenin toplumda çok övgü ile propogandasımn yapılmaya başlanması üzerine, Esat Efendi bir hafta evine çekilerek. Mevlidi Nebevi hakkında çok güzel bir manzume yazdı. Kürtçe'nin Siverek'te konuşulan Zaza lehçesiyle yazılan ve böylesine güzel bir manzumeye birdaha rastlanmamıştır.

Bu manzumedeki yenilik ve derin hayal gücünü gören Kürt edebiyatçı, alim ve Şam'da yayınlanan Hawar gazetesinin sahibi Celadet Ali Bedincan'ın beğenip takdire şayan görmesi üzerine H.1353 (M. 1934) yılında bu manzumeye bir önsöz ekleyerek, onun Kürt şiveleri içindeki yerini anlatan hikayesini yayınladı.(Avni)

DERLEME:Memdé Kazım...

Araştırma sürüyor, İlaveler yapılacaktır.

Görüş ve önerilerinizi yazmayı unutmayın..



UYARI: Bu sitedeki bütün materyallerin her hakkı saklıdır. İzin alınmadan ve kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz ve kopyalamak suretiyle elektronik ortamda kullanılamaz ve kitaplaştırılamaz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder