Şerabi,Şeravi veya Şarabi Aşireti

Şerabi veya Şeravi Aşireti

9. Asırda Mezopotamya’ya  yerleşmiş olan arap aşiretlerinin burada parçalanması ile oluşan  bir aşiret olarak Meydana geldiği iddia edilmektedir.

Ağırlıklı olarak Mardin Kızıltepe,Sason,Ergani ve Bitlis civarında  yaşamaktadır. Mardin ve Kızıltepe yörelerinde yerleştikleri yerlere “Tat” ismi verilmektedir. Bu kelimenin  neden bu aşiretler için kullanıldığı net olarak bilinmemektedir. Ancak “Tat “ dilsiz veya kelimeleri tam telaffuz edemeyenler için kullanılan bir sıfat’tır. Bu yöredeki Tat aşiretlerinin yaşadığı belde ve köylerin orijinal isimleri şöyledir;

Hırrin,(oldukça kalabalık olup,Tatların en büyük köyüdür,) kavs, Selağ, Dükük, Tıbvat,Telfayz, Mazraa,Bozkatre,Tiffhiye, Şiğlan, Harapdarp, Birtava, Telışır,Tuverike

Her ne kadar bu aşiret arap kökenli olarak kabul edilse de, Tarihte Sason Emirliği içinde yaşamış ve Sason Emirliğini , meydana getiren, önemli ayaklardan biri Babusi,Sasani ve Tamuki aşiretleri birlikte Şerabi aşiretidir. Sason aşiretlerinin,Bitlis emiri Mir Diyaeddin’nin Kardeşi Mir İzzeddin’in soyundan oldukları yani amca çocukları olduğu tarih kaynaklarında mevcuttur. Bitlis Emirliğinde Rojiki (rojkan) aşiretinden sonra ikinci derecede aşiret olarak kabul edilirler. Şerefnamenin iddiasına göre Sason Emirliğini oluşturan bu dört aşiretin Emirliğinini Akkoyunlular zamanında  Emir Ebubekir yapmıştır.

1514 yılındaki Çaldıran savaşına kadar Safevilerin yönetiminde kalan  Bu  aşiret Yavuz Sultan Selim’in bu bölgeleri Osmanlı topraklarına katması ile Şerabiler’de  Sasonlu Mir Mahmud Bey ‘in önderliğinde tamamen Safevilerden koparak Erzen Kalesinin yönetimi altına girdiler.

Diyarbakır Valisi Hatunoğlu Kurt İsmail Hakkı Paşa’nın Diyarbakır’daki Aşiretleri Islah Ve İskân Çalışması (1868-1875) eserinde (Oktay Kahramanın Çalışması) Bu Aşiretten şöyle söz etmektedir;

İşbu aşiret ötedenberi Habur Suyu üzerinde haymenişin bulunub cemaatleri 500 çadırdan ibarettir. Ziraatleri yalnız darı olub camus ve sığır ve manda beslemekle senevî  haylice revgân-ı sade hâsılatları olduğundan hâsılat-ı mezkureyi Urfa ve Siverek gibi kasabat-ı  meskune ahalisi füruhtla taayyüş iderler(Kaynak:  DVS. 1288, s.188)

Şerabi Aşireti, kış mevsiminde Cebel-i Abdülaziz, Habur ve Cağcağ taraflarında yaz mevsiminde ise Re'sulayn, Habur ve Cırcıp mevkiilerinde yaşamaktadırlar.

Kamus’u A’lam isimli eserde bu aşiretin Ergani yöresinde yaşayanlarının lisanının Kürtçe olduğu şöyle anlatılmaktadır; Bu bölgenin aşiretleri günlük hayatlarında Kürtçe konuşurlar, çoğunluğu sakin olup(Yani yerleşik) sadece Karageçili ve Şerabi Aşiretleri  Haymeniş’in (Yani göçebe ve yarı göçebe) halinde yaşarlar.


Nusaybin ve Civarında Bulunan Şerabi ve Cubur Aşiretlerin Islahı ve İskânı;

İsmail Hakkı Paşa'nın Nusaybin ve civarında bulunan aşiretlerin ıslahı ve iskânı çalışmasını vilayet memurlarından ismi verilmeyen ve kendisinden "çok mu'teber bir zat" diye bahsedilen birisi kaleme alıp Diyarbekir Gazetesi'ne göndermiştir. Bu zatın bizzat İsmail Paşa'nın yanında bulunup anlattıklarına göre, İsmail Hakkı Paşa Nusaybin'de iken Tayy, Şerâbi ve diğer aşiretlerin şeyhleri Nusaybin'e gelerek Vali Paşa ile görüştüler.

İsmail Hakkı Paşa, bu şeyhleri anlayacakları bir dil ile bedevi olarak yaşamanın zorluklarını ve zarar verdiklerini, bunun yanında yerleşik hayatın ve medeniyetin iyiliklerini izah etti. Aşiret şeyhleri de, İsmail Hakkı Paşa'nın bu anlattıklarına hak vererek kabul ettiler.

Bunun sonucunda aşiret şeyhlerinin istek ve arzuları, İsmail Hakkı Paşa'nın da almış olduğu tedbirler ve gösterdiği iyi muamele, aşiret ahalisi arasında memnunlukla karşılandı. 2.000 çadırdan oluşan Cubur ve Şerâbi aşiretleri, Habur ve Cağcağ Suları boyunda çadırlarını kurarak kendilerine ev yapmaya başladılar.

Bu aşiretler, iskân edilmeleri hususunda, ikna edildikten sonra kendilerine gerekli olan hizmet binalarının yapımına başlandı. Nitekim İsmail Hakkı Paşa'nın iskân konusunda takdiği önce ikna edip, hane yaptırmaya başlatması, daha sonra ise, güvenliklerini sağlamak için kışla ve hayvanlarına da samanlık, anbar ve ahır gibi binaları yaptırmasıdır.

İsmail Hakkı Paşa, Nusaybin'de de bu planı uygulamış, aşiretleri ikna edip ev yapmaya başladıktan sonra, hemen yakınında bir kışla yaptırmaya başlamıştı. Kışladan başka, 250 hayvan alacak büyüklükte iki ahır, bir zahire anbarı, 4 bölük seyyar süvari ve 4 bölük zapdiye piyadesi için tepe üzerinde iki koğuş yaptırdı.

Bu binaların yapımında kullanılan ağaç, Cebel-i Abdülaziz'den hayvanlarla, burada yaşayan yerleşik ahali tarafından getirildi. Binaların yapımında ise yevmiye olarak 100'er para verilerek Cubur ve Şerâbi Aşireti'nin ahalisi çalıştırıldı. Bu çalışanlar, kazma ve küreklerini ellerine alıp asla yere bırakmayarak sabahtan akşama kadar büyük bir şevk ve azim ile işleri
yapmışlardır. Nitekim şevk ve azimleri o kadar fazla olmuştur ki, mesela bir gün 150 işçiye ihtiyaç duyulmuşken 300'ü birden gelip, daha önce gelenlerin ellerinden kazma ve kürekleri alıp, "sen işleme, ben işlerim" diyerek işleri bitirmişlerdir.

İsmail Hakkı Paşa'nın izlemiş olduğu bu plan sayesinde Diyarbakır bölgesinde bulunan Cubur ve Şerâbi adıyla iki büyük aşiret Nusaybin ve civarına iskân edilip, hem bunların yerleşik ahaliye verdiği zararlar ortadan kaldırılmış, hem de devletin otoritesi altına alınarak, kendilerinin tarım ve hayvancılıkla uğraşıp daha üstün hayat seviyesinde yaşamaları
sağlanmıştır. (Kaynak:Diyarbakır Valisi Hatunoğlu Kurt İsmail Hakkı Paşa’nın Diyarbakır’daki Aşiretleri Islah Ve İskân Çalışması (1868-1875) eserinde (Oktay Kahramanın Çalışması)



Derleme:Memedé Kazım


Araştırmalarımız sürüyor,İlave ve Düzeltmeler yapılacaktır.

UYARI: Bu sitedeki bütün materyallerin her hakkı saklıdır. İzin alınmadan ve kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz ve kopyalamak suretiyle elektronik ortamda kullanılamaz ve kitaplaştırılamaz.

Not:Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir. Yazılan yorumlardan www.semskiasireti.com hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz...

BİLGİLENDİRİCİ YORUMLAR


İsim : HUSAMETTİN İLBOGA

Mail : husamettinilboga@yahoo.om.tr

Konu : SERABİ

Mesaj : SERABİLERİN TAT İSMİNİ VERİLMİŞ BU BİLGİ YANLIŞ BİLDİRİLMİŞTİR SERABİ BENİ SAAD KABİLESİNİN LAKABİDİR İŞRABİ ARABÇA ANLAMİ İÇTİ DEMEKTİR HAZRETİ RESULLAH SALLALLAHU ALEYHİ VESELEM HAZ HALİMA SAADİYE RADİYALLAHU ALEYHİ SUT ANESİNİ OLDUĞU İÇİN İŞRABİ LAKABİNİ ALMİŞTİR NUFUSU BİR KAÇ KÖY DEN İBARET DEĞİLDİR BİR KABİLE DİR EN AZ 3 MİLYANON NUFUSA SAHİPTİR TATLAR BERABER YAŞAMIŞ OLANLAR VAR ZAZALARLA YAŞAMIŞALAR VAR KURTLERLE YAŞAMIŞLAR VAR KISACASI DOĞUDAN BATIYA MEĞREBTEN MEŞREKE YAYILMIŞ BİR AŞİRETİR İRAN TURKİYE ARABİSTAN FİLİSTİNE KADAR YAYILMİŞ İYİ İNSANLARDIR 
Doğum Tarihi : 23/10/1971
Cinsiyet : Bay

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder