REŞKOTAN AŞİRETİ

Reşi aşiretinin bir kolu olarak bilinse de, bazı önemli tarih kaynakları Reşkotan aşiretini Bitlis emirlerinin(Rojkan) soyundan olduğunu yazar. Reşkotanlar, 1930'lu yıllarının verilerine göre 500 haneden oluşmaktaydı.Diyarbakır'ın doğusu ile Batman ve Beşiri ilçesi çevresinde yaşamaktadırlar. Geniş bir aşirettir. Oldukça savaşçı ve mücadeleci bir aşiret olmaları itibari ile Osmanlı dönemimde diğer kürt aşiretlerinin sindirilip islah edilmesi çabalarına en büyük direnci Reşkotan aşireti göstermiştir. bölge aşiretlerinden olan Ramanlılar ile birlik olup Cumhuriyet dönemi isyanlarına ismi karışmıştır. 16,yüz yılın sonlarında ,Yöre türkülerine konu olan ünlü Filitê Qûto ile Emê Etmaneki arasında cereyan eden yol kesme ve yol haracı meselesi halk arasında hala anlatılmaktadır.kimi kaynaklar isminin Reşi Aşiretinin bir kolu olması itibari ile Reşkotan olduğu , kimi kaynaklara göre de Ermeni tarihinde bahsi geçen "Reşdinyan" isminden geldiğini anlatmaktadir. Reşkotanlıların asıl vatanları: Reşkotanlıların bağlı olduğu Reşi veya Reşwan aşiretinin ilk vatanı, İran topraklarında Mazenderan dedikleri dağlık ve geniş bölge olduğuna inanılmaktadır.. Abbasi halifelerinden Harun Reşit döneminde 786 Miladi yılında İslam’ı kabul etmelerinden sonra Anadolu’ya getirilmişlerdir. Çoğu Bizans sınırlarına yerleştirilmişlerdir. Çok geniş ve büyük bir aşirettir. . Şerefname, Reşileri birçok aşiret federasyonunun içinde zikreder. Örneğin Cizre aşiretlerini anlatırken Reşıkileri de Cizre aşiretleri arasında ve Van civarına yerleşen Mahmudiyan abrına (beylik) bağlı sayar. Mahmudiyanlar bilindiği üzere Yezidi dinine mensup idiler. Daha sonra Müslüman oldular. Suruç Dunaileri arasındaki Reşilerden de 18. yüzyılın ortalarına kadar Yezidi kalmaya devam edenler olmuştur. Ancak Reşkotanlıların bu gurupta olup olmadığı net olarak bilinmemektedir.Reşilerin Yezidi iken neden din değiştirdikleri de bilinmemektedir. Ancak Harun Reşit dönemine kadar M.786 Yezidi kaldıkları, bu tarihten sonra Abbasi akınları sonunda kısmen Müslüman oldukları bilinmektedir. Din değişikliğinden sonra diğer yezidi aşiretlerinin baskılarına daha fazla direnemediklerinden bu bölgelerini terk ederek veya göçe zorlanarak bu günkü topraklarına geldikleri tahmin edilmektedir. Bazı tarihçilere göre bunlar Yezidi dinine saygılı davranmadıkları gerekçesi ile Yezidi Dasini aşireti ve diğer aşiretler tarafından sürgün edildikleri rivayet edilmektedir. Reşiler; Bukhti asıllıdır. Yine Reşileri tarihte Hasankeyf ve civarında kurulan Melikan Beyliği içinde de görmekteyiz. Bilindiği üzere Melikanlar Selahaddin Eyyubi’nin soyundan gelirler. Hasankeyf, Siirt, Beşiri, Tor, Erzen, şehirlerini içine alan bu beylik tarihte Melikan Beyliği olarak bilinir. Reşkotanlıların da bağlı olduğu Reşi veya Reşwan aşiretinin diğer kollarını Şerefname şöyle sıralamaktadır: Reşan, Aşti, Muhalbi, Mehrani, Beşnavi, Şıkaki Ustirki, Kurduli, Keşki, Celıki, Hendeki, Sohani, Bediyan, Şervanan. Bu gün Türkiyenin çeşitli bölgelerine dağılan Reşkotan aşiretinin kendi aralarında bölünmüş olduğu kollar şunlardır. 1-Pilokiler, 2-Bendurkiler,3-Hesarkiler:(Ancak Hesarkilerin Mardin civarında yaşayan ve ünlü Kürt Şairi Cigrxwin'in Mensubu olduğu Hesar aşireti ile aynı olup olmadığı net olarak bilinmemektedir. Zira Hesar aşireti Kercoz aşiret gurubundandır.),4-Balicankiler,5-Lülikiler,6-Mala Diyo gurubu,7-Mala Xalo gurubu. YUKARIDA ANLATTIĞIMIZ GİBİ DİĞER AŞİRETLERE GÖRE İSLAHATI OLDUKÇA GÜÇ OLAN REŞKOTANLILAR HAKKINDA OSMANLI ARŞİVLERİNDE BULUNAN ISLAHAT RAPORUNU DEĞERLİ ARAŞTIRMACI SİNAN ÇULUK'UN DEĞERLENDİRMELERİ İLE SİZLERE SUNUYORUZ. Bu raporlardan biri de Reşkotan Aşireti ve civarındaki bölgelerin ıslahatına memur edilen Salih Safi Paşa tarafından hazırlanmıştır. Yaver-i Ekrem ve Umum Rumeli Kumandanı Derviş Paşa'ya gönderilen ve günümüzde Osmanlı Arşivi Yıldız Perakende Evrakı Fonu'nda bulunan Kasım-Aralık 1890 tarihli bu rapor, ekinde mevcut harita ile birlikte Sason-Siirt-Bitlis civarındaki aşiretler, madenler ve coğrafi mevkilere dair önemli bilgiler içermektedir. Bilhassa Sason Ermenileri ile mahalli Arap halkı arasındaki tapu ve arazi meselesine dair malumatın, Sason isyanından öncesine ait olması önemlidir. Kürtlerin, idarecilerin adil ve cebini doldurmaya niyetli olmayanlarını görünce ıslahata rıza gösterdikleri, aslında devlete bağlı oldukları gibi tespitleri dikkate değer. Günümüzde de süregelen sorunların o devirdeki farklı ve benzer yanları ile çözüm yöntemlerine dair gözden kaçırılmaması gereken bu raporu, üslûp özelliklerini korumaya çalışarak, günümüz Türkçesi ile sunuyoruz.
Siirt mutasarrıflığında bulunduğum esnada[ii] Bitlis Vilayeti’nde iskân edilmiş bütün aşiretler içinde en vahşisi olup defalarca ıslahat fırkalarını püskürtüp girişimleri sonuçsuz bırakmış ve etraftaki aşiretler ve Kürtlerin hepsini yıldırmış olan Reşkotan aşiretinin ıslahı için emir verildi. Bendeniz de memur oldum. İki yüz on asker, iki dağ topu ve bir bölük süvari mevcuduyla Reşkotan’ın ortasına varıldı. Âdetleri uyarınca kadınlar ve çocuklarla, malları ve hayvanlarını evlerinde bırakıp, kendileri firar ederek gizlenmişlerdi. Gelen aracılarla konuşuldu. Devletin bu harekâtı yapmaktaki gayesinin aşiretin malına el koymak olmayıp, edepsizleri terbiye etmek ve zayıflarla suçsuzları kötülerin elinden kurtarmak olduğu anlatıldı. Bu aşiretin namusluları iki güne kadar gelip itaat etmedikleri takdirde hanelerinde bıraktıkları çocuk ve kadınların, mal ve hayvanlarıyla beraber kocaları ve akrabaları yanına gitmeleri için zor kullanılacağı cevabı ile aracılar geri gönderildiler. Ertesi günü ehl-i ırz takımı gelip kayıtsız-şartsız teslim ve gizlenen ağalar ile eşkıyanın ele geçirilmesinde hizmet ve yardım eylediler ki aşiret ağalarının cümlesi dâhil olmak üzere yüz otuz cani ve katil ile yol kesen soyguncu bir damla kan dökülmeksizin yakalandılar. Hepsinin malları mahfuz kaldı. Aşiretin ortasında Hamidiye isminde, halkın yardım paralarıyla Ordu-yı Hümayun’dan gelen Dersim ve kurmay subaylarının nezaretiyle bir tabur alır mükemmel kışla yapıldı. Aşiretin eşkıyalık defterine az zaman içinde son çizgisi çekildi. Öyle ki bugün Reşkotan aşireti itaatkâr halkın birincilerinden sayılıyor. İşte aşiretler ve Kürtler, Devlet-i Aliyye-i Osmaniye’ye sadakat ve itaat ile bağlılıkları yanında hakikaten adalet istediklerini fiilen gösterdiler. Bohtan kıt´asının idaresini ihlal eden Batvan ve Dudiran aşiretlerinin de inzibat dairesi içine alınmalarının çaresinin, meskûn bulundukları Deyr-i Göl nahiyesinin Diyarbakır'dan ayrılarak Siirt’e bağlanması olduğu anlaşılıp arz edildi ve iradesi alınıp gereği yapıldıktan sonra düşmanlık ortadan kaldırıldı. Deyr-i Göl nahiyesi ilk önce Bedirhan Paşa’nın merkezi ve gayet mamur bir yer olduğu, bir boğaz ile sınırlı Cemkari Yaylası’nın ve doğru tabir ile Bohtan kıt´asının hâkim noktasında bulunduğu cihetle Eruh kaymakamlığının işbu Deyr-i Göl’e nakliyle, ahalinin yardımlarıyla hükümet konağı inşası taahhüt olundu. İşbu taahhüt o zaman vilayete arz edildiği cihetle orada bir hükümet konağıyla bir de kışla inşa edilirse sağlanacak güvenli ortamın, Deyr-i Göl nahiyesinin geniş arazilerinin celp edeceği rağbet sebebiyle ziraat faaliyetlerini ve gelirleri arttıracağı şüphesizdir. Yaz mevsiminde oraya ilticaya mecbur olan aşiretlerin vergi vermeksizin beraber getirdikleri sürülerden kolaylıkla tahsil olunacak vergiden ve Cemkari’de olup yararlanılamayan tuzlaların inzibat altına alınıp açılmalarından, senede en az on bin lira fazla gelir elde edileceği gibi bölgenin karışıklıktan kurtarılmış olacağı delil gerektirmez. Adeta yabancı halinde kalıp ahvali bilinmeyen Sason halkının düşüncelerini anlamak ve mevkileri görüp öğrenmek için sekiz jandarma askeri ile dağlık bölgenin merkezi olan Kabilcevz’e gidildi. Nahiyelerin reisleri ile konuşuldu ve içlerinde yirmi beş gün kalınarak her tarafı gezilip görüldü. Bu büyük dağlık bölgenin esaslı olarak ıslahına bakılmadığı ve ahalisinin İslam'dan olmasına rağmen İslamlıklarının bir kuru isimden ibaret olduğu görüldü. Özellikle içlerinde Malaşigo, Bedri, Asi ve Celali nahiyeleri halkı[iii], kendilerince aziz bildikleri ve İsmail Hakkı Paşa hazretlerinin kırdırdığı taşın yerine yirmi ve daha ziyade para bırakmakla nikâhlarını kıymakta ve eşlerini boşayıp diğer bir hanımla evlenmektedirler. İçlerinde sünnet olan yoktur. Aralarına hoca gitse kovarak kabul etmezler. Bunlar dağdan çıkıp bir yere gitmediklerinden ve kimse ile karışıp görüşmediklerinden dünyadan habersizdirler. Sason’daki eski manastırı uğurlu bilmekte ve birçok işlerinde manastır papazının nasihatlerine uygun hareketle adeta Ermenilere benzemekte ve çok yaşamak için evlatlarına Ermeni ismi takmaktadırlar. Tamamına yakını başlarında Ermeni takkeli ve giydikleri elbise ise Ermeni elbisesidir. Bunların lisanları Arapça ve sonradan öğrendikleri Ermenice olup, Kürtçe hemen nadir bilirler. Bunların evlâd-ı fatihândan ve bu havali ahalisini İslam’a dâhil edenlerin evlâdından oldukları, bazılarının ellerinde görülen berat ve fermanlarda Abbasi’lerden oldukları anlaşılmıştır. Şimdi ise bu hale girmeleri cidden daha büyük üzüntü sebebidir. Bu hal devam ederse git gide İslamiyet’ten eser kalmaz. En ziyade dikkat çeken hal ise bundan önceki umumi sayım sırasında dağda da emlak sayımı olduğu vakit gerçekleşmiştir. Şöyle ki; İslam ahali vergi vermemek için sayıma rıza göstermediklerinden, Ermeniler aşiret ağalarını bir şekilde ikna etmişler ve olurlarını almışlardır. Ermeniler ağaların yüzüne gülüp bağlılıklarını bildirerek kendileri zaten aşiret ağalarının köleleri olduklarını belirtmiş, sayım için verilecek vergi ve masrafı kendilerinin ödeyeceklerini beyan etmişlerdir. Ağalar da Ermenileri vekil edip yazdırmış, fakat İslam'dan vergi alınmamak için emlak ve arazinin Hıristiyanların olduğuna dair beyanname verip, hemen tamamına yakını yani yazılan miktarı Ermeniler üzerine kayıt düşürülmüş ve tapu senetleri dahi Ermeniler namına verilmiştir. Ermeniler fırsat bulunca davaya kalkışıp, Müslümanları mülk ve araziden mahrum bırakmak ve âlemin nazarında kendilerini haklı çıkarmanın peşindedir. Müslümanların bu işten haberdar olmaları halinde Ermenilerin tamamını dağdan kovma veya yok etmeye kalkışmaları sakıncası mevcuttur. Bu sebeplerden dolayı Siirt’te ve sonraları Muş’ta bulunduğum sırada Sason’un ıslahı gerektiğini vilayete arz ve vilayet de Bab-ı Ali’den izin istemiş ve ıslahat emri alınmış ise de Ordu-yu Hümayun’ca bu gibi harekâta ve asker sevkiyatına müsait zaman olmadığı cevabı alınmıştır. O vakit vali bulunan Arif Paşa hazretlerinin gayreti, o büyük toprak parçasını devlete kazandırmak için asayiş zamanını beklemeye mani oldu. İki bölük asker ile beni de beraber alıp Kabilcevz’e gidildi. Dağdaki aşiret reisleri gelip bağlılık bildirmekle öteden beri vermedikleri vergileri vermek için acele ettiler. Bunlara din telkin etmek ve korkularını cehalet uçurumundan kurtarmak için uygun yerlerde ileride genelge olunmak üzere şimdilik Kabilcevz’e bir cami-i şerif ve bir de sıbyan mektebi inşa ve ikmali ile vergi tahsilâtının arkasını almak, halkın güvenini kazanarak tasarlanan ıslahatı tamamlamak için gereken talimatı vererek vali yerine döndü. İmam ve muallim tedarik olunarak beş vakit namaza başladıkları gibi, çocukları da okumağa ve cenazelerini pek uzak mahallerden getirip imamlara yıkatıp, cami civarına defn etmeğe başladılar. Dağ halkı üç yüz bin kuruşa yakın vergiyi düşünmeden ödediler. Yapılacak hükümet dairesiyle kışla, camiler ve mektepler için nakden ve fiilen yardıma hazır bulunduklarını garanti ve taahhüdü havi mazbata verdiler. Artık dağ bölgesinde tasarlanan ıslahatın kolaylıkla yürütüldüğüne kanaat geldi, bir engel ve zorluk kalmadığına emniyet hâsıl oldu. O konudaki arzımın cevabî emri alınmamış ve inşaat mevsiminin geçmiş olması yüzünden lazım gelen ıslahatın ve hükümet dairesiyle kışla, cami ve mekteplerin inşaatı ilkbahara ertelenerek dönülmüş, kısa süre sonra da oradaki görevden ayrılmam vuku´ bulmuştur. O sırada Ermenilerin sayımdaki niyetlerinin anlaşılmasına sebep olmayacak şekilde başkalarının üzerine kayıtlı tapu senetleri asıl sahipleri isimlerine kaydedilip, yeni senetlerin düzenlenmesi ve bazı yanlış yazılan tapu senetlerinin iptali gerek aşiret ağalarına, Hıristiyanlara ve gerek kaymakam ile mahalli heyetlere tavsiye ve bir takımı da tashih edilmiş idi. Hasenanlı aşiretinin Kıstarik ve Necar ve mücavir halkın mallarını yağmaladıklarına dair şikâyetler gelmeye devam ettiğinden yeni görev yerim Muş’a giderken merkeze uğramaksızın doğruca Hasenanlı aşiretine varıldı. Aşiret halkı gelip bağlılık bildirdi ve yetmiş beş şaki ve edepsizi teslim ettiler. Bunlar da sancak merkezine gönderilerek mahkemeye yollandı. Gasp edilen mallar geri alınarak sahiplerine verildi. Nüfus sayımı ile askerlik kurası tespiti de icra edildi. Aşiretler ve Kürtlerin cümlesi devletin sadık tebaası olduklarından ciddi ıslahat murad olunduğunu görür ve ıslahat memurunun gözünde şahsi menfaat olmadığını ve maksadın adaleti yerine getirmek olduğunu anlarlarsa, kendi elleriyle istenen şahısları tutup ıslahat memuruna teslim eder ve bağlı kalır. Her bir emir hükmüne cân-ı gönülden rıza gösterip kabulde tereddüt etmezler. Bu hale bakıldığında zor sayılan ve büyük tedbirlere bağlı görülen ıslahatın, elde kuvvet bulundurmakla beraber, adaletin hakikaten tesis edildiği zaman gayet kolaylıkla yürütüleceği şüphesizdir. Bu icraat üzerine Malazgirt ve Bulanık kazaları ahalisi Malazgird kalesinde bir alay süvari alır kışlanın halkın yardımı ile inşasına hazır olduklarını umumi mazbatalar ile bildirdiler. Buralarını arzdan maksadım Kürtler ve aşiretlerin devlete sadık ve her fedakârlığı kabul ve icra ede geldiklerini izah eylemektir. Sason Dağı'nın ıslahıyla, Mutki ve Cot ve Hizan kaza ve nahiyeleri ile bilcümle aşiretler halkı tereddütsüz bağlılık dairesine girip, vilayette her fenalığın ortadan kalkmasına ve her bir saadetin elde edilmesine sebep olacağı gibi senede on bin liradan fazla gelir elde edileceği şüphesizdir. Rebiulahir sene 1308 - Teşrin-i Sani sene 1306 - [Kasım-Aralık 1890]
Vilayet-i müşarunileyha riyaset-i ubeydanemde bil-cümle elviye ve kaza ve nevahi hey’etiyle İslam ve Hıristiyan erbab-ı vukuftan müteşekkil komisyon marifetiyle teşkil ve ol vakit dahi marifet-i çakeranemle tersim olunan haritası da takdim kılınmış ve muahharan vilayetin her ciheti gezilip görülmüş olduğundan haritası tashih olunduğu gibi nüfusu dahi sıhhate pek karib olarak kayd u terkim olunmuştur. Vilayet-i müşarunileyhada gösterilen meadinden başka külliyetli ve müteaddid meadinin vücudu şüphesizdir. Hizan’daki kurşun madeni gayet zengin olduğu gibi Hıyan ve Muş’daki demir madeni de zengin ve birinci demirdir. Varto kazasındaki kırmızı mermer hakikaten hem güzel ve hem de külliyetli olup ikişer ve ziyade metre tulunde köylüler çıkarıp haneleri kapılarıyla pencere etrafını onunla tezyin etmektedirler. Şirvan’daki altın madeni vaktiyle işlemiş şimdiki halde muattaldır. Tuzlaların kesreti ve hususan kaya tuzunun fevkalade vefreti vardır. Ilıcalar müteaddid olduğu gibi Nemrud Dağı’nda kömür madeni de vardır. İçilir ekşi sunun birisi Bitlis’de ve birisi de Malazgird kazasında olup içimi gayet hoştur. Sason kazasında vaki Kabilcevz karyesinde hükûmet konağıyla bir kışla inşa ve kaymakamlık merkezinin oraya nakl buyurulduğu takdirde o cesim cebel kazanılmış ve ebniye için ahali-i cebel memulden ziyade ianede bulunacakları şeksizdir. Ol halde cebel-i mezkur dest-i inzibata alınmasıyla mutlu ve habut bi’t-tab´ daire-i vazifeden hariç hareket edemeyeceği diğer Ekrad dahi Muş cihetinde edna taaddiyata bulunamazlar. Bundan başka senevi varidat dahi külliyetlice tezayüd eder. Haritada işaret kılınan Deyrgöl mevki´i vaktiyle Bedirhan Paşa’nın oturduğu mahal olup aşairin taaddiyatından naşi bir çok kura dağılmış ve orası hali kalmıştır. Eruh kaymakamlığı Deyrgöl’e ve Deyrgöl müdiri Eruh’a nakil ve oraya bir hükümet dairesiyle bir kışla inşa buyurulur ise Bohtan kıt´ası her gûne teşvişatdan kurtarılmış ve inzibat husule gelmiş [olur] ve çünkü Cemkari yaylasına her sene Cezire ve Çöl aşairi gelmekde olduklarından nokta-i mezkur elde bulunmasıyla yalnız resm-i ağnamdan senevi beş yükden ziyade varidat vücuda geleceği gibi on binden ziyade muhacirin kalmış olan arazi-i haliyeye iskan olunması kabil olmuş bu cihetle birkaç yük varidat vücud bulmuş olur. sinanculuk.blogspot.com'a teşekkürler DERLEME:MEMEDÊ KAZIM...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder