KAHPENG, KOHPENG AŞİRETİ

Bu kabile tarihte( Ruha ) Şanlıurfa’ civarında yaşamıştır. Günümüzde Kohpeng veya Kahpeng aşireti olarak adlandırılmaktadır. Kahpengler ile ilgili bilgi ve belgeler de muhtelif görüşlere rastlamak mümkündür. Bu görüşlerden kabul gören en önemlisi bu aşiretin aslında Mılan Aşiret Federasyonu Seyidan aşiretinin bir kabilesi olduğu 1600’lü yıllarda Karacadağ civarında konuşlanan aşiretten bir olay sebebi ile ayrıldığı düşüncesidir. Bu aşirete mensup insanlar tarafından da bu görüş kabul edilmektedir. Bu konu ile ilgili Mılan ve Brukan aşiretleri olayı ise şöyle anlatılır. 1600’lü yılların başları... Dönem Osmanlının duraklama dönemidir. Osmanlı tahtına yeni çıkmış Sultan 1. Ahmet, doğuda Safeviler, batıda Avusturya ile savaş halinde olup sıkıntılı bir dönemi yaşarken; içte ise Celali isyanları tüm Anadolu’yu kasıp kavurmaktadır. Bu karışık ve çatışmalı ortam içinde Karacadağ eteklerinde yarı göçebe halde yaşayan Brukanlar başlarındaki karizmatik liderleri Şemdin Bey yönetiminde nispeten huzurlu, doğayla barışık bir yaşam sürdürmektedirler. Lakin Anadolu’daki bu hengâmenin etkileri kısa sürede Karacadağ’a ulaşacak ve Brukanların bu huzurlu yaşantıları yerini acılı ve trajik bir sürece bırakacaktır. Bir sonbahar günü Brukan Aşireti beran berdan (koç katımı) şenlikleri, kutlamalarını yapmaktadır. Mevsim güz olmasına karşın bahardan kalma bir gün yaşanmaktadır. Bütün aşiret kadınlı erkekli bir bayram havasında eğlenmekte, davullar zurnalar eşliğinde halaylar çekilmekte, görkemli ziyafet sofraları kurulmakta, allı pullu bezenen koçlar ortalıkta dolaştırılmakta, gençler, yaşlı bir dilek ağacına çaputlar bağlamakta, aşiret mutlu bir şekilde eğlenmektedir. Gerek halayda gerekse dilek ağacına çaput bağlarken Merdan ile Zozan’ın anlamlı bakışmaları aralarındaki aşkı dışa vurmaktadır. Tam bu esnada peşlerindeki küçük bir askeri birlik tarafında kovalanan iki genç, tozu dumana katarak aşiretin konakladığı obaya gelir ve hızla Şemdin Bey’in çadırına doğru yönelirler. Obada tüm dikkatler bir anda onların üzerine yoğunlaşır. Bunlar o esnada yöre beylerbeyi A. Halim Paşa güçleriyle çatışma halinde olan yöredeki Ezidi (Yezidi) aşiretine mensup Mirza ve Cemşid adlı iki gençtir. Peşlerinden obaya giren birlik komutanı Şemdin Bey’den kendisine sığınan iki kaçağın teslim edilmesini ister. Şemdin Bey, Osmanlı Devleti’yle bir problemi olmadığını lakin aşiretin geleneğinde kendilerine sığınmış bulunan birilerinin başkasına teslim edilmesinin mümkün olmadığını söyleyerek reddeder. Tehdit ve hakaretler savuran birlik komutanı birliğiyle beraber öfkeli bir şekilde geri döner. Bu durumu öğrenen Diyarbakır Beylerbeyi A. Halim Paşa büyük bir hiddete kapılır, iki tutsakla beraber Brukan aşireti lideri Şemdin Bey’in güzelliği dillere destan kızı Zozan ile birlikte 50 bin altının ceza akçesi olarak alınmasını emreder ve bu amaçla bir askeri birlik yollar. Bu arada Ezidi aşiretine mensup sığınmacıların başlarından geçenleri anlatırlar. Beylerbeyinin yoldan çıktığını, padişahı bile dinlemez noktaya geldiğini söyleyip yaptığı zulümden yakınırlar. Beylerbeyinin gönderdiği kalabalık askeri birlik obaya doğru yönelir. Birlik kumandanı Şemdin Bey’e beylerbeyinin taleplerini pervasızca dile getirir. Şemdin Bey böylesi kabul edilemez talepleri şiddetle reddeder. Bu durum üzerine çılgına dönene birlik kumandanı kalabalığın içinden Zozan’ı fark eder, Şemdin Bey’i bir tekmeyle yere yıkar atını, Zozan’a doğru sürer. Başta Merdan olmak üzere tüm aşiret üyeleri ve savaşçıları elleri kılıçlarında Şemdin Bey’in işaretini beklemektedirler. Kumandan tam Zozan’a ulaşmışken Şemdin Bey kumandana dur ihtarı çeker, Şemdin Bey hiddetle ayağa kalkar. Kumandan atı ile geri döner, Şemdin Bey belinden çektiği hançeri kumandana fırlatır, kumandan şaşırmıştır ve bıçağın havada zik zak çizerek gelişini izler. Zozan bıçağın kumandanın kalbine girişini görür tüm aşiret şaşırmıştır. Kalbinden vurulan kumandan yere yığılır. Bunun üzerine askeri birlik ile aşiret arasında kısa ama kanlı bir çatışma çıkar. Aşiret gençleri aniden fırlayıp askere hücum eder. Asker gençlerin hücumuna dayanamayarak garnizona döner. Bu beklenmedik durumun ardından toplanan aşiret meclisi oldukça hararetli geçen bir tartışma sonucunda GÖÇ kararı alır. Bu sırada Karacadağ’da göçebe bulunan diğer kabile ve aşiretler bu olay üzerine Karacadağ’ı terk etme kararı alırlar Böylece Mıllanlara bağlı aşiretler de göç ederek kendi asli bölgelerine ve yaylaklarına geri yerleşirler. O dönem Mıllan aşiretinin federasyon zirvede olduğu devirdir. Zor Temir Paşa, Mılan aşiret federasyonunun reisliğini yapmaktadır. Zor Temir Paşa’nın emrinde 37 aşiret bulunmaktadır. Ruha (Şanlıurfa) civarında oturan ve Mıllan aşiret federasyonuna bağlı aşiretlerin o günlerde eşkıya ve gaspçılarla da başları derttedir. Sürekli Şamar ve Geys aşiret eşkıyaları bölgeye baskın yapmakta aşiret koyun ve keçilerini develerini talan etmektedirler. Karacadağ’dan göç edip yaylaklarına yerleşen Seyidan aşireti bu durumunun farkındadır. Bu aşiretin içinde bulunan bir kabile başkanı reisin divanına çıkarak savunma amacıyla yol boylarına veya eşkıyanın gelmesi muhtemel olan derelere toprak siperler eşmelerini ve buralarda pusuya yatmalarını söylerler. Bunun üzerine bu ailenin fikrine uyularak toprak tabyalar eşilir. Bu tabyalarda saklı bulunan gençlerden haberleri olmayan eşkıya yine rahat tavırları ile aşiret mallarının gaspı için gece yarısı aşiretler üzerine at sürerleler. Tam toprak siperlerin yakınlarına geldiğini sezen toprak tabyalardaki gençler aniden onları tuzağa düşürerek üzerlerine hücum ederler. Eşkıyalar neye uğradığını şaşırır ve çoğu öldürülür. Böylelikle aşiretler bu eşkıya ve gaspçı gurubunu dize getirir. Mıllan aşiret federasyonu reisi Zor Temir Paşa bu fikri ortaya atan söz konusu kabileyi tebrik ederek bundan sonra yıllık ödenen riyaset vergisinden muaf olduklarını ilan eder. Bu nedenle kabileler arasında bunlara toprak kazıp büyük çukur tabyalar yapan manasına yöresel dilde Kahpeng ismi verilir. Aradan uzun bir zaman geçer. Bu aile kabile düzeyine çıkar. Bu şekilde vergi vermemelerinden dolayı gerek mensup oldukları Seyidan aşireti gerekse diğer aşiretler bu kabileden sıkıntı duymaya başlarlar. Gittikçe yükselen dedikodu ve fitneler neticesinde Mıllan aşiret reisi Seyidan aşiretinin Viranşehir civarına göç etmesini emreder. Bu emir üzerine göç eden Seyidanlar. İçlerinde Kahpeng denilen kabilenin kendileri ile göç etmelerini kabul etmezler. Böylece Kahpengler, Ruha (Şanlıurfa) bölgesinde bulunan başka yaylaklara gelip yerleştiler. Halen bu bölgede yaşamaya devam ediyorlar. Kahpengler Mılan federasyonuna bağlı Seyidan aşiretine mensuplar. Seyidan aşiretine mensup bazı kabileler Zor Temir Paşa’nın Kahpengler hakkında vergi ile ilgili ileri sürdüğü dayatmaları kabul etmeyerek söz konusu göç sırasında Mılanlardan ayrılarak Diyarbakır ili Ergani ilçesine bağlı Deveviran köyüne yerleştiler. Halen orada yaşamlarına devam etmektedirler. Söz konusu Seyidanların aşiret şecereleri aynı köyde bulunan aşiret arifi Molla Abbas’ın yanında bulunmaktadır. Söz konusu şecerede Seyidan aşireti ile ilgili tüm taksimat bilgileri mevcuttur. Seyidanların son dönem reisleri Hasan Ağa isminde biri idi. Mıllan aşiret federasyonu reisi İbarahim Paşa örf gereği bir aba giydirerek aşiret reisi unvanını bağışlamıştır. Merkezi köyleri Cınaz ve Çoğran’dır. KAYNAK:Aşiretler.com(Ruhavi)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder