GAZNELİLER

Gazneliler, bugünkü Afganistan, İran’ın Horasan bölgesi ve Kuzey Hindistan’da kurulmuş bir Türk devletidir. Gaznelilerin ismi, devletin başşehri Gazne şehrinden gelmektedir.
Türkler IX-X. yüzyıllarda, başta Abbasiler olmak üzere, birçok İslam ülkesinde eyaletlerde asker, vali ve diğer devlet görevlerinde hizmetlerde bulunmuşlardır. İran’da kurulan Samaniler Devleti’nde (844-999) 912 tarihinden itibaren Türk vali ve kumandanlar görev almaya başlamıştır. Bunlardan biri de Horasan orduları kumandanı Alp Tegin’dir.
Alp Tegin (891-963), Samani emiri Ahmed b. İsmail’in (907-914) hassa askeri olarak görev yaptı. Üstün özelliklere sahip olduğundan birlik komutanlığı ve “hacibü’l hüccablık”a (bütün saray idaresinin başı) yükseldi. Ancak Samani emirlerinden Abdülmelik (954-961) ile arası açılınca Horasan valiliğine tayin edildi.
Fakat o, Horasan’dan Samanoğullarının merkezi Buhara’da olup bitenleri takip ediyordu. Nihayet Mansur b. Nuh zamanında buradan da ayrılmak durumunda kalınca emrindeki çok az askerle Doğu Afganistan’daki Gazne şehrine gitti. Buranın hâkimi olan Levikler hanedanını mağlup ederek bölgeden uzaklaştırdı ve şehirde hâkimiyeti ele geçirdi. Böylece Gazneliler Devleti’nin temeli atılmış oldu (12 Ocak 963) .
Alp Tegin ölünce (13 Eylül 963) sırası ile Ebu İshak İbrahim, Türk komutanlardan Bilge Tegin, Böri Tegin ve Sebük Tegin ülkeyi yönetti.
Sebük Tegin’in başa geçmesiyle Gazneliler Devleti, hükümdarlığın babadan oğula geçtiği bir hanedanın idaresi altına girmiş oldu. Bir diğer yönüyle Gazneliler Devleti’ni kuruluş yıllarında yöneten Türk komutanların yerini artık bir hanedan almış oluyordu. Sebük Tegin (977-997) zamanına kadar Gazneliler, Samanilere bağlı idi. Sebük Tegin, görünüşte Samanilerin bir valisi olarak hareket etmesine rağmen, bağımsız Gazneliler Devleti’nin temeli onun zamanında atıldı.
Sebük Tegin zamanında devlet, kuzey ve doğuya doğru gelişmeye başladı. Zebulistan, Büst ve Belucistan’a kadar olan yerler fethedildi. Diğer taraftan Sebük Tegin, Kabil Nehri boyunca Peşaver’e kadar sefer düzenleyerek Hintlileri mağlup etti ve Kuzey Hindistan’da İslam’ı yaymaya muvaffak oldu. Samani hakimiyetinde olan Horasan’da isyan çıkınca Sebük Tegin ve oğlu Mahmut bu isyanın bastırılmasında Samanilere yardımcı oldular. Sebük Tegin vefat ettiğinde yerine küçük oğlu İsmail’i veliaht olarak tayin etti. Böylece Gaznelilerde babadan oğula geçen hanedanlık idaresi başlamış oldu.

Sultan Mahmut ve Gazneliler Devletinin Yükseliş Dönemi

Sebük Tegin ölmeden önce yerine oğlu İsmail’i (997-998) veliaht göstermişti. Fakat Mahmud onun hükümdarlığına razı olmadı. kardeşine karşı giriştiği taht mücadelesinden başarılı çıkarak Mart 998’de Gazne’de babasının tahtına oturdu. Tahta geçtiğinde 28 yaşındaydı.
Mahmut çocukluğundan itibaren iyi bir dinî tahsil görmüş, Kur’an-ı Kerim’i ezberlemişti. İslami geleneklere oldukça bağlıydı. Din uğruna her türlü fedâkarlığı yapabilecek özelliklere sahipti. Geçmiş padişahlara ait haberleri dinlemeyi severdi. Gençlik yıllarından itibaren devlet idaresinde farklı görevler almış, seferlere katılmış ve bunlardan bazılarını bizzat yönetmişti. Mahmut, Gazne tahtına oturduğunda üstlendiği görev için oldukça iyi bir alt yapıya sahipti. O, devletin başında bulunduğu otuz senenin üzerindeki bir sürede takip edeceği yol ve bu yolda gösterdiği başarıyla çok önemli bir Türk-İslam kahramanı olarak adını tarihe yazdıracaktı. Ganeli Mahmut’un yetişmesinde çok önemli bir yere sahip olan babası Sebük Tegin’in Mahmut’a verdiği öğüdün bir bölümünü aşağıda okuyunuz.

Sebük Tegin’in Oğlu Mahmut’a Öğüdü

Memleketinin idaresinde gafil olma. Ordu ve askerin durumundan, silahlardan ve maaşlardan ve iaşelerden haberdar ol.
Müstahak olanın hakkını ver. Yolları emin tut. Hak sahibinin hakkını iade edinceye kadar uyuma. Aksi hâlde Allah’ın sana kıyamet günü bundan dolayı hesap soracağını bilesin. Eğer gece yarısı senin memleketinde bir canlı aç uyursa Tanrı senin cezanı verir. Hiçbir zaman zulmü uygun görme. Cömert ve merhametli olmalısın ve senin affın öfkenden fazla olmalı ki, insanlar sana rağbet etsinler. Bir işi lâyık olmayan bir kimseye buyurmamalısın. Padişahın en büyük düşmanının kendini beğenmişlik ve istibdat olduğunu bil. Her işte dostluğu denenmiş sadık insanların tavsiyelerini al ve o hususta kendi aklınla karar ver. Memleketin her tarafına casuslar ve haberciler tayin etmelisin. (Nesimi Yazıcı, İlk Türk İslam Devletleri Tarihi, s 179)
Gazneli Mahmut’un hükümdarlığı Gaznelilerin en parlak dönemidir. Gazneli Mahmut, Karahanlılarla birlikte Samanoğulları devletine son verdi. Samanoğullarının yıkılması ile bu devletin topraklan Karahanlılar ve Gazneliler arasında paylaşıldı. Horasan, Amuderya Nehri’ne kadar Gaznelilerin eline geçti.
Gazneli Mahmut, Samaniler tarafından tanınmamış bulunan Abbasi Halifesi’ne elçiler gönderdi ve onun adına hutbe okuttu. Halife Kadir-Billah (991-1031) da kendisine hilat, taç ve bayrak gönderdi. 1000 yılında bu olaydan duyulan memnuniyet sebebiyle Gazne’de büyük bir tören yapılmıştı. Mahmut, halifenin kendisini onurlandırmasının karşışığında; İslam dinine yardım etmek ve İslam düşmanlarını söküp atmak maksadıyla her yıl Hindistan’a sefer yapmayı vaat etmişti. Gazne Sultanı, bundan sonra Gazne’nin batısında bir ülke olan Sistan’a bir sefer yaptı. Saffari Hanedanının yönetiminde bulunan Sistan, Mahmut’un hakimiyetini tanımak zorunda kaldı.

Gazneli Mahmut’un Hint Seferleri

Sultan Mahmut Samani topraklarının önemli bir kısmına sahip olup kuzey sınırlarını güvence altına aldıktan sonra Hint seferlerine başladı. O, daha önceden babası ile Hindistan’a gitmiş ve bu ülkeyi tanıma fırsatı bulmuştu. Hint seferlerinin sebeplerini, ülkenin zenginliği ve İslamiyet’i yayma düşüncesi oluşturmaktadır. Ayrıca kalabalık ve çeşitli unsurlardan oluşan orduyu hareket hâlinde tutup cihada yönlendirme, ayrıca gönüllüler ve halkın ganimet edinme bakımından bu seferleri desteklediği bir gerçektir.
Tahminen ilk Hindistan seferi 1000 tarihinde başlamış ve 1026’ya kadar on yedi sefer yapılmıştır. İlk seferde Kabil’in doğusundaki bazı kaleler alındıktan sonra, 1001 tarihinde Hindistan düzlüğüne inilmiştir. Hindistan’ın coğrafi şartları çok engebeli olduğundan seferlerde ilerlemek zor olmuş ve mahalli idareci racaların direnişleri önemli bir engel oluşturmuştur. Ancak sekizinci Hint seferinde Multan (1010), dokuzuncu Hint seferinde Keşmir (1013) alınmıştır.
En mühim seferlerden birisi Sumnat Seferidir. Sumnat, Hindistan’ın batı sahilinde, Kathiavar Yarımadası’nda bir şehirdir. Bu şehirde kutsal bir tapınak, tapınağın içinde kutsal bir put vardı. Hindistan’daki bütün putların en büyüğü kabul edildiğinden, bu put için on bin köy vakfedilmişti. Ziyaret için gelenler, en kıymetli eşyalarını, mücevherlerini kutsal puta sunuyorlardı. Hindu inancına göre Sumnat’taki put, Hint ülkesindeki diğer putların üstünde olup Müslümanların fethettikleri topraklardaki putların başlarına gelenler Sumnat putunun onlara verdiği bir ceza olarak görülmüştür.
Sultan Mahmut bu inancı yıkmak için Sumnat seferini yapmış ve üç gün direnebilen Sumnat en sonunda teslim olmuştur. Gazneli Mahmut şehri ele geçirdikten sonra büyük putu yerinden söktürdü. Put dört parçaya ayrılarak parçalardan ikisi Gazne’deki Ulu Cami ve sarayın kapılarına konuldu. Diğer iki parça ise Mekke ve Medine’ye gönderildi. Halife Kadir Billah bu başarısından sonra Mahmut’a Kehfüddevle Ve’l-İslam unvanını vermiştir. Bu sefer Hindistan’daki batıl inançların zayıflaması ve İslam’ın yayılması açısından oldukça önemlidir. (Hasan Karaköse,Orta Çağ tarihi ve Uygarlığı,s,139,140’dan yararlanılarak hazırlanmıştır.)
Sultan Mahmut’un 1000 yılında başlattığı Hint seferlerinin sonunda Hindistanın Pencap, Peşaver, Multan, Gücerat, Delhi ve Ganj vadisinin batı yakası Gazne hakimiyetine geçti Gazneli Mahmut bu seferleri ile Hindistan’da sürecek olan Türk İslam hakimiyetinin temellerini attı. Bu bölgelerde Müslümanlık yayılmaya başladı. Bütün bu bölgeler Hindistan’ın en zengin yöreleriydi. Bunun yanında Gazne Devleti siyasi, askerî ve ekonomik olarak büyüdü. Özellikle Hindistan’dan temin edilen filler Gazne ordusuna hem güç kattı, hem de değişik bir özellik kazandırdı. Sultan Mahmut’un bu seferleri sayesinde Gazne Devleti, devrinin en zengin devleti hâline geldi. Fethedilen Kuzey Hindistan, Türklerin uzun süre hüküm sürdükleri bölgelerden biri oldu. Günümüz Pakistan devletinin temelleri Sultan Mahmut’un Hint seferleri ile atılmıştır.
Sultan Mahmut’un ilişki içerisinde olduğu devletlerden biri de Karahanlılardı. Sultan Mahmut Hindistan seferine çıktığında Batı Karahanlı hükümdarı İlek Nasr, Horasan’a ordular gönderdi. Fakat bu ordular Sultan Mahmut tarafından iki defa mağlup edildiler (1006 ve 1008). Karahanlıların Horasan’ı almak için yaptıkları girişimler başarısızlıkla sonuçlandı. Karahanlıların bu mağlubiyetleri hanedan içinde karışıklığa yol açtı. İlig Nasr, Horasan’ı Gazneli Mahmut’a bırakmak istemiyordu. Horasan’ı almak en büyük hayali idi. Ancak 1013 tarihinde ölünce bu hayalini gerçekleştiremedi. İlig Nasr’dan sonra hükümdar olan Yusuf Kadir Han ile kardeşi Mansur, Horasan’ı almak için ordularını birleştirdiler. Fakat bu mücadelede, Belh’de ikinci defa yenilgi aldılar (1019). Sultan Mahmut bir taraftan Karahanlılara karşı zaferlerine devam ederken bir yandan da Harezm, Belh, Huttal, Tirmiz gibi yerleri topraklarına kattı. Diğer taraftan Karahanlı hanedan ailesi arasında zaman zaman çıkan iç çekişmelerde arabulucuk yaparak bu ortamdan yararlanmasını bildi.
Afganistan’da Helmend vadisi ile Herat arasındaki dağlık bölgeye Gur denir. Sürekli Gaznelileri rahatsız eden bölge halkına karşı Sultan Mahmut 1011 ve 1020 de iki defa sefer düzenledi. Ancak bölgenin bazı yerleri kontrol altına alınabildi. Fakat Gur bölgesi Gazneliler zamanında tam olarak kontrol altına alınamadı. Dağlık bir yer olması bunda önemli bir etkendir. Bölge halkı 1150’lerden sonra zayıflamaya başlayan devletin yıkılmasında önemli rol oynayacaktır. Gazneli Mahmut devrinin önem li olaylarından biri de Gazne-Selçuklu ilişkileridir. Bu sırada kuzeyde büyük bir tehlike hâline gelen Selçuklu Oğuz Türkleri Horasan’a girmeye çalışıyordu. Sultan Mahmut Selçuklular üzerine yürüyerek onları mağlup etti. Ancak Selçuklular yeni katılımlarla bölgedeki güçlerini artırmaya devam ettiler. Selçukluların yurt edinme faaliyetleri Gazneli Mahmut’u korkuttu. Mahmut, Selçuklu Yabgusu Arslan’ı hile ile yakalatarak Hindistan’daki Kalincar Kalesi’ne hapsettirdi.
Irak’a yönelen Gazne hükümdarı, Büveyhoğullarını yendi ve Bağdat’ta oturan Abbasi halifesini Büveyhoğullarının baskısından kurtardı. Kendisine halife tarafından sultan unvanı verildi. Türk tarihinde ilk defa sultan unvanını kullanan hükümdar Gazneli Mahmut oldu. Sultan Mahmut, Irak topraklarını da alarak batıda en geniş sınırlara ulaştı. Irak seferinden dönerken yolda hastalandı. Gazne’ye ulaşınca da vefat etti (1030).
Türk tarihinin en büyük hükümdarlarından biri olan Sultan Mahmut, Gazneliler Devleti’ni imparatorluk hâline getirdi. Hindistan fatihi Gazi Sultan Mahmut Han’ın âlimleri himaye ettiği ve farklı şehirlerden âlimleri Gazne’ye davet edip onların ilminden faydalanmak istediği bilinmektedir. Sultan Mahmut çıktığı bazı Hint seferlerine meşhur âlim Biruni’yi de götürdü. Biruni“Kitabu Tahkiku’l-Mal li’l-Hind” adlı eserini bu seferler sonrasında yazdı. Bu eser Hint inanç ve âdetlerini tarafsız olarak ele alan ve İslam dünyasına tanıtan ilk eser olması bakımından önemlidir.
Gazneli Devleti’ni en geniş sınırlarına ulaştıran, âlimlere, kültüre ve edebiyata değer veren Gazi Sultan Mahmut, ölümünün ardından âlemin aslanı ve zamanın yeganesi olarak anılmıştır.

Kaynak:fikir.gen.tr

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder