ÇERKEZLERİN TARİHİ

Çerkez adının daha eski şeklinin Kerkes (Kerket, Kerkete) olduğu sanılıyor. Yerli adları Adige'dir. Eski çağlardan beri Azov ve Karadeniz kıyılarında, Kuban boylarında, Taman yarımadasında ve Kafkasya'da yaşadılar. 10'uncu yüzyılda Ruslar tarafından "Kashak" (Kasog) olarak adlandırıldılar. Ossetçe'de "Kasagi", Gürcü dilinde "Kazak" deniyor onlara (Bk. Ch. Quhequejay, Enc. of Islam, Çerkes Maddesi).
Deguignes'e göre Çerkezler bir Sibirya kavmidir. Buradan Gürcistan'a gelmiş, sonraları "Kerkes" diye bilinmişlerdir.
Minorsky, Çerkez adını "Çar-Kas" (Dört Kas aşireti) olarak yorumlayan görüşlere işaret etmektedir.

OSMANLI KAYITLARINDA "ÇERKES TAİFESİNDEN" OLDUKLARI SÖYLENEN AŞİRETLER VE BULUNDUKLARI YERLER
Abakaslı: Gürcistan, Poti
Betrenay (Bitrenay): Kuban Nehri boyu (Kafkasya)
Bzedoğ (Buzadoğ, Buzadık, Bzadok, Cuzadoğ): K.N. boyu
Cana (Jana): K.N. boyu
Cuzadoğ: K.N. boyu
Çerakise: K.N. boyu
Natukac (Natuhac): Kırım, Gürcistan
Nokoy: K.N. boyu
Obuş: Gürcistan, Sohum, Anapa, Doğu Karadeniz kıyısı
Ordana: Sohum, Anapa, Doğu Karadeniz kıyısı
Şabsığ: Kırım, Gürcistan
Şağani: K.N. boyu
Terane: Kırım
Ubuh (Ubuk, Ubuc, Upuş): Sohum, Kırım havalisi
Zana (Jana, Yana, Zanoğlu Mehmet Giray Beğ): K.N. boyu
Abuzek: K.N. boyu
Alnı Kesik: K.N. boyu
Bağ: K.N. boyu
Beslibay: K.N. boyu
Besni (Besney, Bisni): K.N. boyu
Bestanay (Bestenay): K.N. boyu
Birekay (Brekay): K.N. boyu
Bjadoğ (Buzadoğ): Kırım, Kafkasya
Kabart (Büyük Kabart): Dağıstan civarı
Cano: K.N. boyu
Basnioğlu: Kırım, Gürcistan
Çubsun (Çubsin): K.N. boyu
Çuncen: Kafkasya
Hamşi: K.N. boyu
Hatukay: K.N. boyu
Karaçay: K.N. boyu
Kerkenari (Kerkeni): K.N. boyu
Kabart (Küçük Kabart): Dağıstan civarı
Pzadoğ (Pjadoğ): Kafkasya
Temirköy: Kafkasya
Timurköy: K.N. boyu
Kızılbeğ (Kızılbeğli): Kuban Nehri boyu, Meraş ve Bozok sancakları, Zülkadriye Kazası (Meraş Eyaleti), Şamardı Kazası (Niğde sancağı), Eğridir kazası (Hamid Sancağı), Şücaaddin Kazası (Niğde Sancağı) - Çerkez Yörükanı Taifesinden.
Abazek: Kafkasya
Abazaş: Kafkasya
Nuradoğ: Kuban Nehri boyu.
(Bk. Cevdet Türkay, Başbakanlık Arşivi Belgelerine Göre Osmanlı İmparatorluğunda Oymak, Aşiret ve Cemaatlar).


YUKARIDAKİLERİNE EK OLARAK AYNI KAYITLARDA YERALAN DİĞER ÇERKEZ AŞİRETLERİ
Çerkesoğlu İsmail: Ana Sancağı (Bağdat Eyaleti) - Türkman Taifesinden.
Çerkesli (Çerkezli, Çerkezlu): Manavgat Kazası (Alaiye Sancağı), Kocaeli Sancağı, Lefke Kazası (Hüdavendigar Sancağı), İslimye Kazası (Silistre Sancağı), Karinabad Kazası (Silistre Sancağı) - Yörükan Taifesinden.
Çerkes Müslüm (Çerkes Müsellem): Hayrabolu Kazası (Tekfurdağı Sancağı)
Çerkesoğlu (Çerkesoğulları): Karaman Eyaleti, Hama, Hums, İçel ve Alaiye sancakları - Türkman Taifesinden.
(Bk. Cevdet Türkay, Başbakanlık Arşivi Belgelerine Göre Osmanlı İmparatorluğunda Oymak, Aşiret ve Cemaatlar).
ENCYCLOPEDİA OF İSLAM'IN ÇERKEZ MADDESİNE GÖRE ÇERKEZLERİN ANA AŞİRETLERİ
Natukhay (Natkuadj)
Shapsug
Mokhosh
Temirgey (K'emirgoy, Kemgui, Cengui)
Bjedukh
Khatukay
Besleney
Kabard (Kaberdey, Kabarda)
Ubakh
Abaza


EDİP YAVUZ'A GÖRE ÇERKEZLER'İN 24 BOYU
Kabartay, Abaza (Abkhaz, Abkaz), Abazeh (Abadzeh), Bozuduk, Memşüh, Besvi (Besevi), Besleney, Katukay, Katukaç, Şefake, Şabşi (Şabşik, Şabşuğ), Kemerguy, Temirguy, Kemguy, Çemkuy, Bjeduh (Bjaduh), Birtkaç, Barta, Çiget, Ubih, Sebilde, Zon, Mamaluk, Makos.
E. Yavuz, bu aşiretlerden Şefake'nin Dersim'in Şavak aşiretiyle aynı olduğunu öne sürer.


OSSETLER YA DA ALANLAR
ADLARI, ORİJİNLERİ VE YAYILDIKLARI COĞRAFYA
Minorsky’nin “A History of Sharvan and Darband” adlı çalışması ile Minorsky ve W. Barthold’un birlikte kaleme aldıkları Enc. Of İslam’ın “Alan” maddesindeki açıklamalardan çıkan sonuç şöyle toparlanabilir:
“Osset” adının orijini “As” sözcüğüdür. Bu sözcüğün daha eski şekli “Aorsi”dir (Arapça’da, örneğin Mesudi’de “al-Arsiyya”, Çince’de ise muhtemelen Yen-ts’ai).
“Aorsi” kelimesi, Farsça söylenişte “As”, Gürcü dilinde “Ows-eti”, Rusça’da “Os-et-in” formuna girer.
Adı geçen kaynaklarda “Osset” adının orijini böyle açıklanır.
Aynı kaynaklara göre, “As” (veya “Aorsi”), Alanlar’la ilşkili bir aşiretin adıdır. Ossetler’in ataları Alanlar’dır. Arsiya (Arisia, al-Larsiya), As veya Osset, Alanlar demektir. Alan adı Arapça’da “al-Lan” olarak da geçer. Hazar Denizi ötesinde, Aral Denizi güneyinde yaşayan Alanlar’ın bu ilk sıralarda büyük olasılıkla Arsiya (Arisia, al-Larisiya) diye bilindikleri, sonraları Harzem çevresinden gelip Hazar Kralliğı’nın topraklarına yerleştikleri ve zamanla Ossetler diye bilindikleri kayddediliyor.
Ammianus Marcellinus’a göre Alanlar, eski Massagetler’dir. Buradan hareketle Masqat (Mazk’ut)’ın eski sakinlerinin Alanlar’la ilişkisi kuruluyor (Aktaran Minorsky, a.g.e, s. 147).
Gürcüler ve Ruslar, daha sonraları Alanlar’ı “Yasi” olarak da adlandırmışlardır. Kaynaklar Çin’de bile Alan askeri kolonileri ve yerleşmelerinin varlığından sözederler (Bk. Enc. Of İslam, Alan Md.)
İrani bir halktır Alanlar. İskitler ve Sarmatlar’la ilişkilidirler.
Cambridge Ancient History’nin “Sarmatlar ve Partlar” başlıklı kısmında Sarmatlar ve Alanlar hakkında özetle şu bilgiler verilmektedir:
“Sarmatlar, İrani gelenekte, M.Ö. 7./6.- 4. yüzyıllarda Don ötesi ve Azov Denizi kıyılarında (Don, Dinyeper, Volga ve Ural arasında) yaşayan İskitler’le akraba yarı-İrani bir halk olarak görülür. Polybius, Kırım kuzeyinde (Don-Dinyeper arasında) kıral Gatalas tarafından yönetilen bir Sarmat devletinden, Polyaenus ise Sarmat kıraliçesi “Amazon”dan sözederler. Strabo’nun Greek kaynaklarında Sarmatlar’ı “Lazyge”ler adında güçlü bir aşiretin yönettiği kayddedilir. Yurdu ilkin Azov Denizi’ne yakın bir yerde bulunan bu aşiret, sonraları Danube (Tuna) ve Theiss’e doğru yayılır. Yüzlerce yıl boyunca Roma imparatorluğuna komşu olarak yaşar. Lazyge adındaki bu aşiret (Lezgi/Lek, SC) ile İskit-Maeotik grubun en Helenleşen aşiretleri içinde anılan ve kıraliçesi Tirgato olan “Jazamatae (veya Jaxamatae)” aşireti bir ve aynı aşiret olmalılar. Öyle görünüyor ki, Güney Rusya’daki tüm bu İrani aşiretlere sonuçta Sarmatlar genel adı verilmiştir. Bu aşiretlerin başlıcaları, Roxolani (Lazyge aşiretinin kuzeyinde yerleşikti), Aorsi, Siracian (Kuzey Kafkasya’da Kuban vadisi civarında M.Ö. 193’te hala adı geçer) ve Alani aşiretleriydi.
Sarmatlar’ın sosyal ve politik yaşamlarında kadınların önemli rolü vardı. Bu özellik İranlılar’a yabancı, ama Anadolu halklarında genel ve ortaktı. Bu karakteristikleri nedeniyle Sarmatlar’ın İrani ve Maeotik aşiretlerin bir karışımı oldukları, içlerinden bazılarının Maeotik kuralı benimsedikleri sanılmaktadır. Yunanlılar tarafından esas ve ayırt edici özellikleri “Kadınların yönettiği bir ırk” olarak tarif edilmiş olan Sarmatlar içinde değişik adlar altında Alan aşiretleri ile karşılaşılır: Aorsi, Roxolani ve Alani (A-lani) gibi. Bu aşiretler aynı zamanda Sarmat aşiretleri olarak anılırlar.
Roxolani aşireti Pontus kıralı Mithridat’ın Kırım’daki savaşlarında, Aorsi ve Siracian aşiretleri ise O’nun oğlu Pharnaces’in tarihinde güçlü ve sadık müttefikler olarak aktif roller oynadılar.
İskitler’le birlikte yüzlerce yıl Güney Rusya steplerini yöneten, Hazar ve Aral denizleri kuzeyini, Güney Rusya steplerinin doğusunu kapsayan ve Sibirya’ya kadar uzanan güçlü bir “göçebe devlet” (göçebe aşiret konfederasyonu veya Aorsi-Alani imparatorluğu) oluşturan Sarmatlar, Roma İmparatorluğu’nun korkulu düşmanları oldular. Romalılar’la savaşlarında hiç yenilmemekle ünlendiler ve Roma’nın kendisinin istilasında da rol aldılar.
Partlar ve Sarmatlar akraba idiler. Sarmatlar da büyük ihtimal Mazdacı idi. Savaşlardaki strateji ve taktikleri ve silahları da Partlar’ınkine çok benziyordu. Bu ikili Roma’ya karşı ittifak ettiler.
Sarmat adı, Heredot’ta “Sauromatae” olarak geçer. M.Ö. 4’üncü yüzyıl sonunda “Syrmatae” formunda görünür. Polybius ve Strabo’da “Sarmate” şekline girer. Başlangıçta farklı oldukları sanılan Sauromatae ve Syrmatae (Sarmate) sözcüklerinin, gerçekte bir ve ayın adın şekilleri oldukları görüşü benimsendi” (Bk. Cambridge Ancient History, IV, Chapter III, Sarmatlar ve Partlar).
Alanlar’ın dört aşiretten oluştuğunu söyleyen Müneccim-Başı, bunlardan üçünün adlarını şöyle verir: Dhass, As, Roxalani (Aktaran Minorsky, A History of Sharvan and Darband, s. 169).
Bir diğer kaynakta bunlar Jazyges, Alani ve Roxolani şeklinde Sarmatlar’ın kolları olarak sayılırlar (Bk. Edward Gibbon, The Decline and Fall of The Roman Empire, vol. 1, Everyman’s Library, 1910 ve 1993 baskıları).


DİLLERİ
Sarmatlar ve Alanlar İrani bir dil konuşurlardı. Alanlar’dan gelme Kuzey Kafkasya’daki Ossetler, hala İrani bir dil konuşmaktadırlar.
Robert Ellis, “Osse” sözcüğünün Ossetler’in dilinde varolduğunu ve “kadın” anlamına geldiğini yazmaktadır. Bu sözcüğün çoğulu, Ellis’e göre, “Ossetha”dır. Aynı yazara göre Lezgi (Lek) dilinde “Oss”, “halk”, “insanlar” demektir.
R. Ellis, Ossetçe’nin Digori ve Tagori (Tagauri) olmak üzere iki bölümü olduğundan sözeder.
Enc. Of İslam’ın “Alan” maddesine göre, Ermeni coğrafyacıları en batıdaki Alanlar’a “Ashtigor (As-Digor)” diyorlardı. “Digor”, Ossetler’in batı bölümü, “Asi” ise Osset dilinde Elbruz Dağı’na yakın daha batıdaki bölgeye referanstı.
“Asetinler (Osetler), kendilerine İron (bir bölümü de Gron) derler. Dillerinin İran’ın eski dillerinden Polowice’ye çok yakın olduğu söylenir”
(Bk. Hayri Ersoy-Aysun Kamacı, Çerkes Tarihi, Tümzamanlar Yayıncılık, İstanbul, 1994, s. 128).
Yukarıdaki alıntıda geçen “Polowice”, açık ki Pehlevice’dir. “Gron” sözcüğü ise etnik Goran adıyla ilişkili olsa gerek.
KISA TARİHLERİ
Alanlar tarihte M.S. 1’inci yüzyıldan beri anılırlar. M.S. 35, 72-73 ve 134-135 yıllarında Part hakimiyeti altındaki topraklara, Roma eyaleti Kapadokya’ya doğru yayıldılar. 3’üncü yüzyılda Dinyeper vadisinde Germanlar’la bütünleştiler. 371 yılında Hunlar tarafından yenilgiye uğratıldılar. Onların bir bölümü Kafkasya kuzeyini istila edip burada yerleşirken (Bulgar, Türk ve Hazarlar’a komşu topraklara), bir diğer bölümü Vandallar’la birlikte Kuzey Afrika, Fransa ve İspanya’ya göçtü. Kuzey Afrika’da “Vandal Krallığı” (418-534)’nın kurulmasında rol oynadılar. Bizans imparatoru Justinian’a, bu krallığı zaptettiği için, “Vandallar’ın ve Alanlar’ın Kralı” ünvanı verilmiştir (Bk. Enc. Of İslam’ın “Alan” Maddesi ve Cambridge Ancient History IV).
Edward Gibbon, Fransa ve İspanya’ya göçeden “ırklar” veya aşiretler arasında en önde gelenlerin “Lygian”lar olduğunu (Lygi, Lek, Lezgi, SC) yazmaktadır.
Abbasiler altında hala Bizans Hiristiyanlığına bağlı bulunan Alan krallarının, 932’den sonra Hristiyanlığı bıraktıkları söylenirse de, Moğol istilası döneminde bile Alanlar (Aslar, Asetinler/Osetler)’ın Hristiyan bölümlerine rastlanmaktadır (Bk. Minorsky, A History of Sharvan and Darband ve Enc. Of İslam’ın Alan Md.).
Ossetler, Alan halkının son kalıntıları arasındalar.


PAVLAKİLER KONUSUNDA BİR TEZ
Anton Josef Dierl’in Tezi: Pavlakiler Esir Vandallar’la İlişkili Olamaz Mı?,
"Kafkas Halkları ve Aşiretleri (I)'e Ek" başlıklı yazımın Alanlar'la ilgili kısmında Bizans tarihçisi Procopius'un General Balisarius'un danışmanı sıfatıyla bizzat katıldığı Vandal Savaşları hakkında söylediklerini özetledim.
Bu özeti yeniden aktarıyorum:
"Kafkas zincirinden Hazar kapılarına kadarki topraklar Alaniler'in elindedir. Alaniler bağımsız olup, Bizans’a karşı genelde İranlılar'la (Sasanilerle, SC) ittifak ederler. Alanlar ve Vandallar Gotik halklardı. Azov Denizi (Maeotik Gölü) civarında yaşayan Vandallar, 423'te Alanlar’la birlikte ilkin Germanlar’ın topraklarına girdiler, daha sonra da Batı Roma İmparatorluğu'na dahil İspanya ve Portekiz’i istila ettiler. 455 yılında Libya’yı (Kuzey Afrika ülkelerini) Romalılar’dan ele geçirip burada 95 yıl kadar yaşayan bir Vandal-Alan İmparatorluğu kurdular (429/430-533/4). Hemen sonra da İtalya'ya girdiler. Alanlar da dahil Vandallar’la birlikte hareket eden tüm diğer “barbarlar”, bu tarihlerde Vandallar ortak adıyla bilindiler. Vandallar dendiğinde Alanlar da dahil Vandallar’ın tüm müttefikleri akla geliyordu. O tarihlerde bunların hepsi Vandal adında temsil edilirlerdi. Tüm 'barbarlar'a ortak/genel bir adla Vandal denirdi. Bizans imparatoru Justinian, Libya’daki Vandallar'a karşı General Balisarius kumandasında bir ordu yolladı (533). Balisarius, burdaki Vandal-Alan yönetimine son verdi (Aralık 533). Bu savaşta esir ettiği Vandalları Kartaca’da toplayıp gemilerle Bizans’a getirdi (534 sonu). Vandal ve Alan kıralı Gelimer de bu esirler arasındaydı. Gelimer’in kardeşi Tzazon ise Libya'daki savaşta öldürülmüştü. Gelimer, Arius/Arian dininden'di. Bizans’ta yasak bir dindi bu. İmparator Justinian Ortodoks olmayan Hiristiyanlığa izin vermiyordu. Justinian esir Vandal-Alan kıralı Gelimer'i ve ailesini Galatia'ya yerleştirdi (1 Ocak 535). Diğer esirleri ise gemilere bindirip Bizans impratorluğunun doğusundaki kentlere yerleştirdi. Justinian’ın Vandalları adını verdiği bu esirleri beş atlı birlik halinde örgütleyip yerleştirildikleri yerde Sasaniler'e karşı savaşlarda kullandı".
Dersim ve çevresini iyi tanıdığı anlaşılan Anton Josef Dierl adlı bir Alman yazar, Desmala Sure dergisine yolladığı eski bir yazısında, Procopius'un yukarıda anlattığı olaylardan hareketle, Bizans'ın Doğu hudutlarına yerleştirdiği Vandal-Alan esirlerle Pavlakiler arasında bir bağlantı kuruyordu. A. J. Dierl'in bu uzunca yazısında özetle şu görüş ifade ediliyordu:
"Bizans Generali Balisarius’un Kuzey Afrika’dan getirdiği Vandal esirlerin 'Vandali Justiniani' adı altında beş garnizon halinde sınır muhafızı olarak Sasani-Bizans hududuna yerleştirildikleri anlaşılıyor. Bunlar, muhtemelen 540-544 yılları arasında Sasanilere karşı savaştılar. Bence, onlar Erzurum-Tercan-Erzincan-Kemah-Kemaliye-Keban-Malatya askeri hattına yerleştirilmiş olmalıdırlar. Yerleştirildikleri yerler, Erzincan kenti, Kemah, Divriği, Pülümür ve Keban olabilir. Erzincan civarındaki Tema Colonia belki de onlardan bir koldu. Divriği, Kemah köyleri, Erzincan ve Pülümür’de oranı yüksek olan sarışın ve mavi gözlüler, bu Vandal-Alan esirlerle bağlantıya işaret edebilir. Bahsi edilen esirler Hiristiyandı, ama Ortodoks veya Katolik değil, Arian dinindendiler. 639/640’ta onların yerleştirildiği hatta Araplar göründü. Vandal-Alan esirlerin yerleştirildiğini tahmin ettiğim yerler Bizanslılar ile Araplar arasında bölündü. O sırada Arianizm heretikliği artık her tarafta ölmüştü. Dersimliler'le karışan bahsi geçen esirlerin bir arayış içine girip Mani'nin düşüncelerinde karar kılmaları ve Polikyenler/Pavlakiler diye bilinmeleri olasıdır. Nihayet Pavlakilik de bir tür Hristiyanlıktı. Onlar Vandal ve Alan dili konuşuyor olmalıydılar. Alanca, Dersim diline yakındı. Onların elit kesiminin Yunanca ve Latince de bildikleri tahmin edilebilir".



Kaynak:Arşad Poladyan



UYARI: Bu sitedeki bütün materyallerin her hakkı saklıdır. İzin alınmadan ve kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz ve kopyalamak suretiyle elektronik ortamda kullanılamaz ve kitaplaştırılamaz.

Not:Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir. Yazılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder